Son Dakika
Emhal Besi Çiftliğine bayan eleman aranıyor
Yalvaç’ın üreten ve üretken markası: DURUTÜRK
ELBENGİLİ PVC-Alüminyum-İnşaat’tan BAYRAM TEBRİKİ
Yalvaç’ta perde, tül ve nevresimin adresi: ERTEN…
Yalvaç’ta 15 yıldır el yapımı PİZZA’nın tek adresi: Dr. Pizza…
Yalvaç’ın kazanma ustası 10. seçiminden %95’le galip çıktı
İnsanın uygarlık serüveninde en büyük devrim yazının icadıdır. Şimdiye kadar yapılan arkeolojik araştırma ve kazılar sonucu yazının, yaklaşık MÖ 3400 – 3200 yılları arasında ortaya çıktığı söylenir. İlk yazı işaretlerinin görüldüğü kil tabletler, İran’ın Susa kentinden Fenike’nin Utarit limanına kadar uzanan geniş bir coğrafyadaki kentlerden ele geçmiştir. Yazılı tabletlerin yoğun bir biçimde ele geçtiği yer ise Orta Mezopotamya kentleridir.
Yazının icadından önce, Kalkolitik Çağda (MÖ 5500 – 3000) kayıt ve denetim için kullanılan, krallara, yöneticilere ya da kişilere ait özel mühür ve damgalar üzerinde yapılan motifler, yazının öncüsüdür. Mühürler öncesinde çeşitli boy ve biçimlerde kil ya da taştan yapılmış ve her biri bir besin maddesine tekabül eden (calculi) hesap taşları kullanılıyordu. Neolitik Dönemde (MÖ 8000 – 5000) ortaya çıkan bu jetonlar, Anadolu’dan İran’a uzanan çok geniş bir coğrafyada bulunmuştur. Yaklaşık MÖ 3300 yılına ait yazılı belgeler birçok sayısal işaret içermektedir. Bunun sebebi yazının daha çok hesap işlerinde kullanılmak üzere icat edilmiş olmasıdır. Yani tapınağa gelen malların hesaplanması ya da tüccarların alıp sattığı malın miktar ve fiyatlarının belirlenmesinde kullanılmaktaydı.
İlk yazı işaretleri resimlere benzediği için resimyazı (piktogram) diye adlandırılmıştır. Parça bütünü anlatacak biçimde bir sistem uygulanmıştır. Örneğin bütün büyük baş hayvanlar (inek, öküz, domuz) çizilen bir başla sembolize edilmiştir.
Yazıya dökülmüş ilk dilin, şimdilik Sümerce olduğu kabul görmektedir. Bunun sebebi başta Uruk olmak üzere Sümer kentlerinde yapılan kazılarda çok sayıda yazılı kil tabletin ele geçmiş olmasıdır. Sümer kentlerinde ele geçen erken döneme ait yazı tabletlerin çoğunluğunu sayım belgeleri oluşturur. Ancak, III. Ur Hanedanlığı döneminde sayım belgelerine sözlük metinleri de eklenir. İdeogram ya da logogram olarak adlandırılan işaretlerin her biri bir sözcüğü ya da kavramı temsil ediyordu. Bundan dolayı yazıda yüzlerce işaret kullanılmıştır.
Sümer kentleri dışında İran’ın Susa kentinde yapılan kazılarda açığa çıkarılan tabletlerde görülen yazı “Ön-Elamca” olarak adlandırılmıştır. MÖ 3200 – 3000 yılları arasında yazıldığı belirlenen ve yoğunlukla evcil hayvanlarla çizilmiş olan bu yazı henüz çözümlenememiştir.
MÖ 2600 yılına gelindiğinde Aşağı Mezopotamya’da Tell Abu Salabih’te bulunan tabletler, Sümerce dışında başka bir dilin (Akadca) yazıya aktarılmış olduğunu gösterir. 3. binyılda Sümerceyle birlikte kullanılan Akadca 2. bin yılda Sümercenin yerini almış ve Sümerce artık ölü bir dile dönüşmüştür. Akadca, 2. binyılın başlarında Assurca ve Babilce olmak üzere iki ana lehçeye bölünmüştür.
Günlük hayatta artık kullanılmayan Sümerceyi, Akadlı yönetici ve yazıcılar, kültür dili olarak dini alanda, dua ve ilahilerde kullanılmaya devam etmişlerdir. Akad devletinin yıkılmasıyla ortadan kalkan Akadca da, Assur ve Babiller tarafından ibadet dili olarak kullanılmıştır.
Akadca yazı sisteminin esnek olması ve az sayıda işaret içermesinden dolayı 3. binyılın sonundan itibaren Elam dilinin, 2. binyılda ise Akadcayla hiçbir akrabalığı olmayan Hititçe ve Hurrice gibi dillerin yazıya aktarılmasında önemli bir rol oynamıştır.
Mısır’da kullanılan erken dönem resim yazısı da (Hiyeroglif) MÖ 4. binin sonlarına tarihlendirilmektedir. Bu yazıda da Mezopotamya kültürlerinin etkisi olduğu düşünülmektedir.
Yazı Anadolu’da Mezopotamya’dan bin yıl sonra kullanılmaya başlanmıştır. Anadolu’ya yazıyı, Assurlu tüccarlar MÖ 1950 de getirmişlerdir. Assur Ticaret Çağı ya da Assur Koloni Çağı olarak adlandırılan bu dönemde (MÖ 1950 – 1750) Assurlu tüccarlar, Basra’dan aldıkları malları eşek kervanlarıyla Diyarbakır, Ergani, Maden, Elazığ, Malatya, Darende, Gürün ve Pınarbaşı’nda geçen yol boyunca ticaret yaparak Kayseri Kültepe’ye taşırlardı. Kültepe’de (Kaniş/Karum) yapılan kazılarda on binlerce yazılı tablet açığa çıkarıldı. Çoğunluğu ticari anlaşmalar içeren bu tabletler, Anadolu Tarihi içerisinde önemli bir yere sahiptir.
MÖ 4. bin yılın sonundan itibaren yazı kullanılsa da alfabetik çiviyazısı MÖ 2. bin yılda ortaya çıkmıştır. Alfabetik yazının ilk örnekleri, tarihinin en erken döneminden itibaren firuze taşı ile ünlü olan Sina Yarımadası’ndaki çölle kaplı Serbait el Hadim kentinde bulunmuştur. Bu ticaret kentinde Fenike ve İbrani dillerine yakın Batı Sami dili kullanılmıştır. Bu kent dışında Akdeniz’in en büyük ticaret limanı olan Ugarit’te açığa çıkarılan tabletler arasında “alfabe kitabeleri” bulunması alfabetik yazının kullanıldığına kanıttır. Ele geçen yazıtların büyük bir kısmı soldan sağa doğru yazılmış olsa da yazım kuralı bu tarihte değişkendir. Serbait el Hadim ve Ugarit yazıtlarında otuz civarında ünsüz işaretin kullanımı, bu dillerin oldukça zengin bir fonetiğe sahip olduğunu göstermektedir. (Devamı bir sonraki yazıda)
Etiketler: Özyalvaç » Prof.Dr. Mehmet ÖzhanlıYorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler