Son Dakika
Osteoporoz, yaşlılarımızın ve özellikle de kadınların korkulu rüyası olarak, yaşama kalitelerini olumsuz etkileyen ve kemik erimesi olarak bilinen yaygın bir rahatsızlık.
20 Ekim “Dünya Osteoporoz Günü” nedeniyle sağlık kuruluşlarınca etkinlikler yapılarak vatandaşlarda farkındalık yaratılmaya ve rahatsızlık oluşmadan gerekli tedbirlerin alınması için harekete geçirilmeye çalışılıyor.
Bu kapsamda, Yalvaç Devlet Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Cemile ESER KARA ile ’’Dünya Osteoporoz Günü’’nde vatandaşlarımızı konu hakkında bilinçlendirmek ve farkındalık oluşturmak için söyleşi gerçekleştirdik.
Dr. Cemile ESER KARA, sorularımızı cevaplayarak şu bilgileri verdi:
1-Osteoporoz Nedir, Neden Önemlidir?
Halk arasında “Kemik Erimesi” olarak bilinen “Osteoporoz”; kemik kütlesinde azalma ve kemik yapısının zayıflaması sonucunda, kemik kırılganlığında ve kırık ihtimalinde artış ile karakterize bir metabolik kemik hastalığıdır. Dünyada 200 milyondan fazla insanda osteoporoz olduğu tahmin edilmektedir. Öyle ki 50 yaş üstü her üç kadından birinin ve her beş erkekten birinin osteoporoz kırığı yaşayacağı düşünülmektedir. Mevcut sağlık koşullarındaki iyileşmeler ve ortalama yaşam süresinin uzaması; görülme sıklığı ve yol açtığı komplikasyonlar nedeniyle osteoporozu önemli bir sağlık sorunu haline getirmiştir. Bu yüzden toplumsal farkındalığı arttırmak adına her yıl 20 Ekim tüm dünyada “Dünya Osteoporoz Günü” olarak düzenlenmiştir.
2- Osteoporoz Nedenleri Nelerdir?
Risk faktörlerinin bilinmesi, özellikle değiştirilebilen faktörlerin tanımlanması osteoporoz için riskli bireyleri belirlemede ve koruyucu önlem almada önemlidir. Değiştirilebilen risk faktörleri; kötü beslenme, düşük vücut ağırlığı, yetersiz kalsiyum alımı, D vitamini eksikliği, sigara kullanımı, hareketsiz yaşam tarzı, aşırı kahve ve alkol tüketimidir. Bununla birlikte; ileri yaş, kadın cinsiyet, genetik yatkınlık, beyaz ırk, erken menopoz, aile öyküsü, düşük enerjili kırık öyküsü, birinci derece yakınlarında kalça kırığı öyküsü, 3 ay ve daha uzun süreli sistemik glukokortikoid kullanımı, bazı kanserler, bazı kanserlerde kullanılan ilaçlar, tiroid bezinin fazla çalıştığı hipertiroidi dediğimiz durumlarda, bazı adrenal bez hastalıklarında, kadın ve erkeklerde cinsiyet hormonlarındaki düşüklük durumlarında, bazı romatizmal hastalıklarda, kadınlarda herhangi bir nedenle menopoz öncesi rahmin alınması durumu da düşük kemik yoğunluğuna neden olmakta ve değiştirilemeyen risk faktörlerini oluşturmaktadır.
3-Osteoporozun Belirtileri Nelerdir?
Osteoporoz, önlenebilir ve tedavi edilebilir olmasına rağmen çoğu zaman kırık oluncaya kadar belirti vermeyen sinsi bir hastalıktır. En sık görülen şikâyet şiddetli sırt ve kalça ağrılarıdır. Yorgunluk, kramp, yaygın eklem ağrıları ve buna bağlı uyku bozuklukları da sıklıkla görülebilmektedir. Kemik erimesi özellikle sırt bölgesinde omurgada çökme kırıklarına neden olur. Yine osteoporozda, hafif bir düşme ya da çarpmanın şiddeti ile orantısız şekilde oluşan kırıklar görülür. Bu kırıklar en sık omurga, kalça, el bileği ve üst kol kemiğinde omuza yakın bölgede görülmektedir. Omurga kırıklarına bağlı boyda kısalma, sırtta kamburluk gibi duruş bozuklukları görülebilmektedir. Bunun yanı sıra yine omurgadaki çökmelere sekonder olarak göğüs ve karın boşluğundaki daralmalar bu sistemlere ait yakınmalara (erken doyma, bağırsaklarda şişkinlik, ağır eforla artan nefes darlığı vb.) neden olabilmektedir.
4-Osteoporoz Tanısı Nasıl Konur, Tedavisi Nasıldır?
Osteoporoz başlangıçta sessiz ilerlemekte ve genellikle belirti vermemektedir. Önemli olan kırıklar gelişmeden hastalığı saptamaktır. Yukarıda bahsi geçen risk faktörlerinden birini bulunduran 65 yaş altındaki menopoza girmiş/girecek olan kadınlar ile 50-69 yaş arası erkeklerin osteoporoz açısından taranması önerilmektedir. Ayrıca risk faktörlerinden bağımsız olarak 65 yaş üzeri tüm kadınlar ve 70 yaş üzeri tüm erkeklerin taranması da öneriler arasındadır. Bu tarama, kemik mineral yoğunluğunun ölçümü, bazı kan tetkikleri ve gereklilik halinde radyolojik görüntüleme yöntemleri ile yapılabilmektedir.
Osteoporozun tedavisinde yaşam tarzının değiştirilmesi, kalsiyum ve proteinden zengin yeterli ve dengeli diyet alımı, uygun egzersizler gibi ilaç dışı tedavilerden fayda sağlanabilir. Ağrılı dönemde ağrı kesici /kas gevşetici ilaçlar, yatak istirahati, lüzumunda korse kullanımı ve gerektiğinde fizik tedaviden faydalanılabilir. En yaygın kullanılan ilaçlar kalsiyum, D vitamini, magnezyumdur. Bunun yanı sıra mutlaka hekim kontrolünde değerlendirilmesi ve yürütülmesi gereken kırık azaltıcı ve yeni kemik yapımını arttıran ilaçların kullanıldığı tedaviler de mevcuttur.
5-Osteoporozdan Korunmak İçin Neler Yapmalıyız?
Erişkin dönemde en yüksek kemik kütlesine ulaşabilmek için kalsiyum, proteinden ve liften zengin yeterli ve dengeli diyet alımı ve uygun egzersizlerin osteoporozdan korunmada anahtar role sahip olduğu unutulmamalıdır. Aktif yaşamı benimseyerek yaşa ve kişiye uygun egzersizler düzenli olarak yapılmalıdır. Omurga kırık riskini arttırdığından osteoporozu olan kişilerde öne eğilerek yapılan egzersizlerden kaçınmak gereklidir. Ancak postür eğitimi ve güçlendirici egzersizler; yürüyüşler, ağırlık çalışmaları, aerobik egzersizler, denge ve koordinasyonu geliştiren egzersizler osteoporoz için oldukça faydalıdır. Kemiklere yük bindiren egzersizlerin kemik kütlesinde artışa yol açtığı bilinmektedir. Öte yandan sigara ve alkolden uzak durulmalı, D vitamini için güneş ışınlarına güvenli koşullarda maruz kalınmalı ve gerektiğinde yaşa uygun yeterli miktarda D vitamini doktorun önerdiği dozda alınmalıdır.
Ayrıca osteoporoz gelişmiş olan hastalarda düşme ve kırıkların önlenmesi için gerekli önlemler alınmalıdır. 65 yaş üzerinde her üç kişiden biri düşmektedir. Özellikle osteoporozu bulunan kişilerde düşmeler sonucu kırıklar oluşmakta; en sık omurlarda, kalça, el bileğinde gelişen bu kırıklar yeti kayıplarına, hatta ölümlere neden olabilmektedir. Düşmeleri önlemek için; baş dönmesi ve uyku haline yol açabilecek ilaçların düşmeye neden olabileceğini göz önünde bulundurarak kişinin kullandığı ilaçları zaman zaman doktoruyla beraber gözden geçirmelidir. Dengenin sağlanmasında görme ve işitme duyusu önemli olduğundan göz ve kulak muayenesi düzenli olarak yaptırılmalıdır. Evin düşme açısında daha güvenli olması için önlemler alınmalıdır (yerde ayağın takılmasına ya da kaymasına yol açacak nesne bulundurmamak, kaygan zeminlerde takılmaya sebebiyet vermeyecek kaydırmaz paspasları kullanmak, halıları sabitlemek, merdivenlere ve koridorlara tutunmak için tırabzanlar yaptırmak, aydınlatmayı yeterli hale getirmek, sık kullanılan eşyaların kolay erişilebilir yerlerde bulundurmak, gerektiğinde baston/yürüteç gibi yardımcı araçları kullanmak, terlik yerine ev ayakkabısı tercih etmek, ayağı iyi destekleyen ve saran ayakkabı kullanmak vb. olarak sıralanmaktadır.
Etiketler: Dr. Cemile ESER KARA » fizik tedavi » hastane » Osteoporoz » yalvaçYorum yapabilmek için Giriş yapın.
BENZER HABERLER