Son Dakika
Emhal Besi Çiftliğine bayan eleman aranıyor
Yalvaç’ın üreten ve üretken markası: DURUTÜRK
ELBENGİLİ PVC-Alüminyum-İnşaat’tan BAYRAM TEBRİKİ
Yalvaç’ta perde, tül ve nevresimin adresi: ERTEN…
Yalvaç’ta 15 yıldır el yapımı PİZZA’nın tek adresi: Dr. Pizza…
Yalvaç’ın kazanma ustası 10. seçiminden %95’le galip çıktı
Hz. Mevlana’nın vuslat gecesi, sevgilisine kavuşma gecesi, Şeb-i Aruz, düğün gecesinin 748’cinsini idrak ettiğimiz bugün (17 Aralık 2020); Vuslata, sevgilisine kavuşmaya gidilen yolda uyguladığı vuslat reçetesinde; anladığım kadarıyla; sırayla çile, açlık ve hiçlik olduğu görülür. Çile ilacımız, açlık gıdamız, hiçlik kazancımızdır, der… Çileyi, insanın nefsini kötülüklerden arındıran, onu ahlâkî faziletlerle donatan bir ilaç olarak görür. İlacın etken maddesini ise inciye benzettiği “sabır” olarak bildirir. Bu yüzden manen gelişmek için, kötülüklerden arınmak için sabrı tavsiye eder.
Reçetede ikinci sırada bulunan açlıkla ilgili; “Suyu aramayla daha az uğraş ve susuzluğu ara. O zaman yukarıdan ve aşağıdan sular fışkıracaktır” ve yine “Ruha açlığı yerleştir.. Açlık tüm nahoş şeyleri hoş kılar. Hâlbuki açlık olmaksızın tüm hoş şeyler nahoş olur, reddedilir” diyerek; açlığın sevgiliye giden yolu hoşlandırdığını ifade eder. Hiçlikle ilgili ise “Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen “hiç” ol. Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil, hiçlik bilincidir. Manevi anlamda hiçlik, yaratanın yüceliği ve bilgeliği karşısında, O’na hayranlık ve saygı duyarak, kendi küçüklüğünün farkındalığını yaşama hali olarak açıklanabilir. Hiçlik, büyük bir bilgeliktir. Hiçlikte bilginin getirdiği tevazu vardır. Hiçlikte kendini ve haddini bilme hali vardır. Hiçlikte gurur ve kibir yoktur. Hiçlikte “ben” de yoktur. Çilede sabır, açlıkta boşluk, hiçlikte yokluk sevgiliye giden yolun en temel üçlemesidir.
Vuslat yolunda; hayatta bazı öğrenmelerin önemli olduğunu, bunlardan örnek vermek gerekir ise; öncelikle, düşünmeyi öğrenmenin esas olduğunu; Bunu da “Düşünmeyi öğrendim. Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim. Sonra sağlıklı düşünmenin, Kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim” sözleri ile ifade eder (Akademik düşünme öğreniminin şekli de kalıpları yıkarak düşünme olmalıdır!). Bu yolda bir diğer öğrenimin kendini öğrenmek olduğunu; “Okumayı öğrendim. Kendime yazıyı öğrettim sonra… Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana…” sözleri ile insanın kendi kimliğini tanıma yolunun okuduktan sonra, yazmaktan geçtiğini söyler. Dünyada gerek insanlar, gerekse ülkeler arasında huzur ve mutluluğa giden yolda en önemli öğrenmenin: “Ekmeği öğrendim. Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini. Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim” sözleriyle hakça paylaşmanın, yani adaletin barış için çok önemli olduğunu ifade eder. Vuslat yolunun öğrenilmesi gereken son durağı, ölümle ilgili öğrenmeye gelindiğinde; “Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının (ölmeden ölenler) hayatı tadacağını öğrendim..” şeklindeki ifadesi ile hesaba çekilmeden önce, kendini vereceği hesaba göre hesaba çekerek yaşayarak hayattan tat alabileceğini söyler.. O halde insanın insan gibi hayatı anlayıp anlamlandırarak yaşaması ve vuslatın gerçek manada anlam kazanması için; düşünmeyi, okumayı, yazmayı, adil olmayı ve ölmeden önce, yaşarken ölmeyi öğrenmelidir!..
Tüm bu düşüncelere O’nun; cömertlik, şefkat, merhamet, hoşgörü, tevazu, alçak gönüllülük, aşk, sevgi, dostluk ve “ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol!” konularındaki öğütlerini de hatırlatarak; vuslat gecesinin, gecelerinin; başta ülkemize olmak üzere, coğrafyamıza, dünyamıza, insanlık âlemine sağlık, sevgi, iyilik, barış, huzur, kardeşlik getirmesini diliyor ve vuslat gecesinde Hz. Mevlana’yı, tasavvuf ehlini rahmetle, saygıyla, tüm kalbimle anıyor, mekanı cennet olsun.
Ancak yukarda kısmen bahsedildiği gibi, tüm iyi öğreti ve öğütlere rağmen, bilhassa ölüm silahları ve mikroplarla küresel emperyal güçler tarafından dünya ve insanlığın bugün getirilmiş olduğu salgın hastalık, savaş, açlık, kıtlık ortamında; doğa ve insan ölümlerini görmezden gelir isek; bu dünyanın herkese yeteceğini kabul etmeyip paylaşımda adil olmaz isek; daha büyük felaketlerin sırada olduğu unutulmamalıdır! Dünya insanları olarak bir an önce aklımızı başımıza toplamalıyız!..
Yoksa! bugünleri bile ararız.
Not: Anlamakla ilgili Hz. Mevlana’nın birkaç veciz sözü:
“Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir”
“Uğraşma boşuna. Seni ancak gördükleri ve duydukları kadar anlayacaklar.”
“Denize testiyi daldırırsan bir testi kadar su alır, gerisi kalır”
“Gördükleri, ancak kendi anladıkları kadarı olacak.”
“Söyleyebildiğin, karşındakinin anladığı kadardır ancak.”
Etiketler: Özyalvaç » Prof.Dr. Zafer KaraerYorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler