logo

reklam

TÜRK MUSIKİSİNİN TEDAVİ ÖZELLİĞİ


admin
ozyalvac@hotmail.com

Türk musıkisiyle terapi geleneği modern tıpta yeniden keşfedilmeye başlandı. “Tümata” Türk Musıkîsini Araştırma ve Tanıtma grubu üyeleri ve öğrencileri ile yurdumuzda, Avusturya, Almanya, İsviçre ve İspanya’da tanıtım, uygulama, eğitim faaliyetleri başlamış ve devam emektedir.

Avusturya Viyana Meidling Klinik’te yürütülen nöroloji projesi kapsamında, Türk müziğiyle terapi uygulaması yapıldığında, bazı hastaların komadan çıktıkları ve EEG-beyin elektrosu çekimlerinde alfa ve teta ritimlerinin arttığı ve bunun trans göstergesi olduğu tespit edilmiştir. Onkoloji, kardiyoloji, immünoloji ve geriatri projeleri ise halen sürdürülmektedir.

Ankara Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Algoloji Anabilim Dalı’nda kronik ağrılı hastalarla yapılan çalışmalarda, Türk musıkisi seansı öncesi ve sonrasında kan testleri yapılmış ve hastalarda stres hormonlarının yüzde 40 oranında azaldığı görülmüştür. Yine aynı fakültenin çocuk psikiyatrisi bölümünde otistik, spastik, hiperaktif çocuklarla müzik ve hareket terapisi uygulaması yapıldığında iletişimin arttığı, algılama ve öğrenmenin hızlandığı tespit edilmiştir…

Türklerde tedavi amacıyla müzik eşliğinde hareket çok çok eski zamanlardan gelen bir uygulamadır. Orta Asya’da, baksı ve kamların döneminden beri, beş sesli müzik icrasıyla uyumlu hareketler bir şifa ayininin parçaları olarak kullanılmıştır. Bu ayinde Ataruhu’na yönelen tedavici, müzik ve hareketle kendisindeki ruh gücünü artırarak trans haline ulaşmakta ve elde ettiği sezgilerle hastaya tedavi uygulamaktaydı.

Bu gelenek Orta Asya Türklerinde hâlâ devam ediyor. Günümüze kadar gelen “baksı raksı”, namı diğer “karacorga”, kutsal bir atın yürüyüşünü andıran ezgilerle uyumlu hareket terapisinin en eski ve önemli örneklerindendir. Kullanılan enstrümanlar kılkopuz, dombra, şankopuz ve çeşitli ritm aletleri olarak sıralanabilir.

Takriben bin yıl önce Horasan’ dan başlayarak, bugünkü Türkmenistan, Özbekistan, İran, Azerbaycan, Afganistan, Kazakistan ve Türkiye bölgelerini içine alan coğrafyada neredeyse beş yüzü aşkın musiki makamları ile tedavi uygulaması yapılırdı.

Dokuz yüz sene önce Eyyubi Sultanı Nureddin Zengi tarafından yaptırılan Şam’daki Nureddin Hastanesi’nde müzik terapi uygulaması başlamış olup Mardin (1108 -1122), Kayseri (1205), Sivas (1217), Divriği (1228), Amasya Darüşşifası (1308), Bursa (1400), İstanbul, Fatih Darüşşifası (1470), Edirne (1484-1488), Manisa (1539) şifahanelerinde yetişmiş tedaviciler tarafından müzik terapi uygulandığına dair bilgi belge ve rivayetler mevcuttur. (Kaynak: Evliya Çelebi Seyahatnamesi ve vakfiyeler).

Farabi, İbn-i Sina, Ebubekir Razi, Haşim Bey, Gevrekzade Hafız Hasan Efendi, Hasan Şuuri tarafından günümüze ulaşan bilgilere göre çeşitli makamların çeşitli organlara ve duygulara etkileri olmakta ve muhtelif terane uygulamalarıyla organ ve duygu rahatsızlıkları iyileşip sağlık gerçekleşmekte…

Bu minval üzre bazı Türk Musıkısi makamlarının tedavi özellikleri şöyle:

Rast makamı: Kemik, beyin ve yağlara etkili. Fazla uyumayı engeller. Düşük nabzın yükselmesine yardımcı olur. Akıl hastalıklarına iyidir. Felç illetine devadır. Başa ve göze etkilidir. Kaslara tesiri vardır. Spazmları çözer.

Rehavi makamı: Sağ omuz, baş ağrıları, burun kanamaları, ağız çarpıklığı ve akıl hastalarına faydalı. Doğuma yardımcı olur. Göğüs, mide ve basen için yararlı.

Hüseyni makamı: Karaciğer, kalp ve ruhların iltihabını söndürür ve yok eder. Mide hararetini giderici özelliği var. Sol omuza etkili. Sıtma hastalığına iyidir. İç organlara etkisi söz konusu. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Barış duygusu verir.

Hicaz makamı: Kemiklere, beyne ve çocuk hastalıklarına tedavi edici etkisi var. Üro–genital sisteme ve böbreklere etki gücü fazla. Göğüs bölgesi diğer önemli etki alanıdır. Düşük nabız atımını yükseltir. Zehirlerin atılmasına yardımcı olur.

Acemaşiran makamı: Kemiklere ve beyne etkili. Vücutta yağ dengesine yardım eder. Yaratıcılık duygusu ve ilham verir. Hanımlarda doğumu kolaylaştırır. Ağrı giderici ve spazm çözücü özelliği var.

Uşşak makamı: Kalp, ayak rahatsızlıkları, nikriz (damla) ağrılarına faydalı. Gülme, sevinç, kuvvet ve kahramanlık duyguları verir. Uyku ve istirahat için faydalıdır, gevşeme hissi sağlar.

Buselik makamı: Kan dolaşımı, karın bölgesi, kalça, uyluk ve bacak bölgelerine etkili. Kulunç, bel ağrısı ve tansiyon rahatsızlıklarına faydalı. Kuvvet ve barış duygusu verir. Akıl hastalıklarına etkili olduğu konusunda önemli bilgiler var.

Isfahan makamı: Ense, boyun, omuzlar ve sol dirsek için etkili. Güven hissi, uyum sağlama, hareket yeteneği, zihin açıklığı, gönül yenileme, düzgünlük verme, zekâyı açma ve hatıraları tazeleme özelliği mevcut.

Neva makamı: Göğsün sağ tarafına, böbreklere, omurilik, kalça ve uyluk bölgelerine etkisi var. Üzüntüyü giderir ve lezzet verir. Akıl hastalıklarının tedavisinde faydalı.

Irak makamı: Menenjit, beyin ve akıl hastalıklarına faydalıdır. Omuz, kol, sol kol ve ellere etkilidir. Başın üst tarafına etkisi belirtilir. Lezzet verir, düşünme ve kavrama konusunda etkilidir. Korku gidericidir.

Büzürk makamı: Zihni temizler, vesvese ve korkuyu def eder. Fikre yön verir. Kulunç ve beyin hasarı ile ortaya çıkan şiddetli hastalıklara yararlı. Güç kazandırır. Boyun, boğaz, göğüs, ciğer, kalp ve basen için etkili.

Zirefgend makamı: Sırt, mafsal ağrılarına ve kulunca faydalı. Beyinle ilgili ağız çarpılmasına, kalp, ciğer, göğüs, kalça ve sağ omuza etkili. Meclisin neşesini arttırır, derin duygu hissi verir.

Zengüle makamı: Kalça eklemleri ve bacak içleri ile ilgisi bulunur. Kalp hastalıklarına, menenjit ve beyin hastalıklarına etkili. Beyin hastalıkları ve ruh hastalıklarının tedavisi için mide ve karaciğer ateşini yok eder.

Şimdi anlamış olmalısınız Türk sanat müziği dinlerken neden uykunuzun geldiğini… Rahatlama hissi efendiler, rahatlama hissi… Şifa olsun…

Fırsat düştükçe öz musıkimizi dinleyiniz ki, sağlık, esenlik dileklerimiz yerini bulsun!..

Etiketler: » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • BÜYÜK BAŞKOMUTAN, BÜYÜK TAARRUZ, BÜYÜK ZAFER…

    30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İkinci Viyana kuşatmasından (1683) tam 238 yıl sonra ilk defa Sakarya Meydan Muharebesinde toprak kaybedilmemiş, 22 gün 22 gece (23 Ağustos-13 Eylül) süren “HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR. O SATIH BÜTÜN VATANDIR anlayışıyla gerçekleştirilen SAKARYA meydan savaşında kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman, Sakarya Nehrinin batısına püskürtülmüş ve bağımsızlık yolunda en önemli adım atılmıştır, düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra, 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kem...
  • SOKAKTAN MECLİSE BÖYLE NEREYE?..

    24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    O gün sabah erken kalktım. Hava sakindi. Üç gündür dağdan esen sert ve şiddetli, aynı zamanda sıcak rüzgâr dinmişti. Denize gidebilirdim. Mayomu giydim ve yaklaşık 600 metre uzaklıktaki denize hızlı adımlarla kısa sürede ulaştım. Yaklaşık 1 saat deniz kenarında yürüyüş ve yüzmeden sonra biraz yorgun vaziyette dönüş yolunda, bahçesinde etrafı temizleyen 50-55 yaşlarında zaman zaman ayak üstü sohbet ettiğim Hakan’a rastladım. Kendisi mühendisti, zamanında İstanbul da şirketleri ve iyi bir hayatı olmuş, ancak hayatın acımasız yanlarını da yaşam...
  • Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi; Keneler ve Düşündürdükleri

    30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla havaların ısınması, yağmurların yağması ile birlikte, bahçe, tarla işleri ile birlikte KENE MEVSİMİNİNİN de başlaması, dolayısıyla Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ve insanlarda ölümlerin görülmesi söz konusu olabileceğinden, EMEKLİ DE olsam, sorumluluk bilinciyle yıllardır yaptığımız uyarıları, yapılması gerekenleri; YETKİLİLERE, ETKİLENENLERE bir kez daha hatırlatmak istedim.. Ülkemizde 2002 yılında Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ile gündeme oturan, popüler olan ve 7’den 70’e herkesin tanıdığı keneler, biz...
  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...