Son Dakika
Emhal Besi Çiftliğine bayan eleman aranıyor
Yalvaç’ın üreten ve üretken markası: DURUTÜRK
ELBENGİLİ PVC-Alüminyum-İnşaat’tan BAYRAM TEBRİKİ
Yalvaç’ta perde, tül ve nevresimin adresi: ERTEN…
Yalvaç’ta 15 yıldır el yapımı PİZZA’nın tek adresi: Dr. Pizza…
Yalvaç’ın kazanma ustası 10. seçiminden %95’le galip çıktı
O gün sabah erken kalktım. Hava sakindi. Üç gündür dağdan esen sert ve şiddetli, aynı zamanda sıcak rüzgâr dinmişti. Denize gidebilirdim. Mayomu giydim ve yaklaşık 600 metre uzaklıktaki denize hızlı adımlarla kısa sürede ulaştım.
Yaklaşık 1 saat deniz kenarında yürüyüş ve yüzmeden sonra biraz yorgun vaziyette dönüş yolunda, bahçesinde etrafı temizleyen 50-55 yaşlarında zaman zaman ayak üstü sohbet ettiğim Hakan’a rastladım. Kendisi mühendisti, zamanında İstanbul da şirketleri ve iyi bir hayatı olmuş, ancak hayatın acımasız yanlarını da yaşamış, bıkmış, sonunda kendini emekliye ayırmış, sahildeki evine taşınmış, yalnız yaşayan, okuyan, aydın bir insan.
Hocam günaydın, dedi, ben de günaydın, kolay gelsin Hakan diye karşılık verdim.. Karşılıklı hal ve hatır sorduktan sonra, ülkedeki ekonomik sağlık eğitim adalet emekli, çalışan sorunlarıyla birlikte, laf lafı açtı derken…
Hakan; Geçenlerde Avustralya’dan genç bir tanıdığının Türkiye’ye geldiğini, orada caddelerde, sokaklarda, toplu taşımlarda ve çevresinde, Türkiye’dekine benzer silahlı çatışmalar, bıçaklı saldırılar, kavgalar döğüşler olmadan monoton bir yaşam sürdüğünü, bunun da sıkıntı verici olduğunu, Türkiye’ye özellikle bu tür kavgaları görmek, o ortamı solumak, yaşamak için geldiğini, hayatının burada renklendiğini söylüyor, diyerek üzülme ile kızma arasında bir hal içinde anlattı.
Evet, bu durum ülkemizin en önemli sosyal sorunlarından biriydi. Son yıllarda sokakta caddede hatta evimizde bile tesadüfen yaşamıyor muyuz?
Herkesin elinde silah, bıçak, sopa, en küçük bahanelerle birbirine saldırıyor, yaralıyor, öldürüyor, hatta bazen hızını alamıyor trafikte kazaya sebep olan arabayı bile darp ediyor, iş yerleri soyuluyor, haraç uğruna işyerleri ve, sahipleri kurşunlanıyor, yine sokakta, evde kadın cinayetleri işleniyor, hayvanlara acımasız davranışlarda bulunuluyor, öldürülüyor…
Ayrıca düğün alaylarında, asker konvoylarında, stadta magandalar, holiganlar toplum huzurunu bozuyor, hatta ve hatta milletin seçtikleri vekiller MECLİSTE sokakta magandaların yaptıklarını aratmayan söylemler, kanlı kavgalar ile o kutsal çatıyı kirletiyor…
Yani sokaktan meclise her yerde hep insanlık dışı, vahşet tabloları…
Hangi ruh halinde bu insanlar, ya da ruhun bozulmuş hallerindeler?
Toplum olarak ruhsal bunalım içinde olduğumuz bir gerçek. Zaman zaman bazı kaynaklardan son yıllarda artan nispette anti depressan kullanımı (%50) ve yine her gün haberlerde gördüğümüz kadar ilkokul çocuklarına kadar yayıldığı iddia edilen uyuşturucu madde bağımlılığındaki artış toplumun ruh sağlığının bozulduğunun en önemli göstergeleridir.
Bu derece bozuk ruh halindeki toplumun iyileştirilmesi, ancak iyilikle donanmış iyi insan (=İÇİNDE BULUNDUĞU DURUMU, ALACAĞI HER KARARI BİLGİ, AKIL VE MANTIK ÇERÇEVESİNDE SORGULAYAN VE KORKUSUZCA CESARETLE UYGULAYANDIR, HER KONUDA HAKKI HAK EDENE TESLİM EDİP ADALETLİ OLANDIR, TOPLUM KURALLARINA UYAN İNCE RUHLU, UTANMA, ÇEKİNME, SIKILMA, DUYGUSUNA SAHİP EDEPLİ, AHLAKLI, ADAPLI OLANDIR, İŞİNDE YAPABİLECEĞİNİN EN İYİSİNİ YAPMAYA GAYRET GÖSTEREN KAZANDIĞI PARANIN HAKKINI VERENDİR, DİL, DİN IRK AYIRIMI YAPMADAN, HERKESE EŞİT MESAFEDE DURAN ÖTEKİLEŞTİRMEYENDİR,. HER TÜRLÜ İLİŞKİDE İLKELİ, DÜRÜST VE ŞEFFAF OLANDIR, ZOR DURUMDA OLAN BİRİNİN HAYATINA DOKUNABİLEN YARDIM VE PAYLAŞMAYI SEVENDİR, DOĞAYA VE TÜM CANLILARA (EKO-SİSTEM) KARŞI DUYARLI VE SAYGILI OLANDIR, İHTİYACI OLANI VE TÜKETEBİLECEĞİNİ SATIN ALMAYA ÖZEN GÖSTEREN, YA DA ELİNDE FAZLA OLANI BAŞKALARIYLA PAYLAŞAN İSRAFTAN KAÇINANDIR, AKLIN DÜŞMANI HIRS VE ÖFKESİNİ KONTROLÜ ALTINA ALABİLENDİR, ÖZÜNDE İYİ OLDUKLARINI UNUTMADAN İNSANLARA SEVGİ VE GÜVEN TELKİN EDE BİLENDİR, YAKLAŞANDIR, İLİŞKİLERDE KENDİNİ KARŞISINDAKİNİN YERİNE KOYABİLEN EMPATİ YAPANDIR. TABİİ Kİ; VATANINI, ÜLKESİNİ, BAYRAĞINI, MİLLETİNİ SEVENDİR!!) sayısının artmasıyla mümkündür.
Bunun için hem aile içinde hem de özellikle ilk okulda olmak üzere üniversiteye kadar eğitim-öğretim konuları arasında iyi olmak ve iyilik yapmakla ilgili dersler olmalıdır. Böylece iyi sıfatıyla
donanmış insanlar yetişmiş olacak, bu da ülkenin gelişmişlik adına geleceği için önemli bir adım olacaktır. Yoksa bu haliyle girilen yol çıkmaz sokak, olup sonuçları bu günleri aratır, diye düşünüyorum.
Diğer taraftan iyi olmak ve iyilik bireyin içsel dünyasında yer alan erdemlerdir ve bunun tanımını ve kullanımını bilmek, sadece kişisel değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur… İyi olanın çok ve iyilik yapmanın yaygın olduğu toplumlarda, bireyler arasındaki ilişkiler daha olumlu ve ılımlı olduğundan; Bu durum, toplumsal barışı getirir, ayrıca bugün ülkemizde şikayet ettiğimiz kavgaların, çekişmelerin, insanlık dışı istenmeyen durumların önüne geçilmesinde de sigorta işlevi görür.
Bütün bunlar aynı zamanda toplumun gelişmesi adına kazandırılan katma değerler olduğundan, bu toplumlar (Avustralya) GELİŞMİŞTİR.. Ya BİZ?..
Selam, sevgi ve saygılarımla…
Etiketler: Özyalvaç » Prof.Dr. Zafer KaraerYorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler