logo

reklam

Siyasi partilerle ilişki düzeyi, liderlik beklentisini nasıl etkiliyor? (2)

Hangi partiye yakın olanlar nasıl lider istiyor? Seçmen, taraftar, üye ya da militan olmak, liderlik beklentisini nasıl etkiliyor? Siyasal iletişim uzmanı Bülent Özgül araştırdı, sizler için yazdı…

(Geçen haftadan devam) -Geçen haftaki yazıya ulaşmak için tıklayınız-

 

Özellikle iletişim imkanlarının artmasıyla, partilerle partiye yakınlık duyan insanların arasındaki bağ sanal bir nitelik almaya başlamış, tıpkı ürün pazarlar gibi, siyasi program ve vaatlerine yandaş arayan bir siyasi yapılanma ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu nedenle, sadece siyasi parti üyelerini baz almanın doğru olmayacağı ortadadır. Bunun yanında, sadece seçmenlere yönelik olarak yapılacak bir çalışma da eksik kalacaktır. Bu çerçevede, üyelik, taraftarlık, seçmenlik ve militanlık kavramlarını da kapsayan yandaş kavramı çalışmada baz alınacaktır.

Yandaş kavramını açıklamak bakımından, örgütsel adanmışlık kavramı yardımcı olabilecektir. Siyasi partilerde örgütle bağ kurmanın tek yolunun resmi üyelik olmaması, bağlılık (adanmışlık) kavramı üzerinden bir tanımlama yapma imkanını vermektedir.

1.1. Yandaşlık ve Örgütsel Adanmışlık

Yandaşlık kavramının, daha çok işletme literatüründe karşılaşılan, örgüte yönelik bağlılığı ifade eden örgütsel adanmışlık kavramı çerçevesinde ele alınması mümkün gözükmektedir. Örgütsel adanmışlık düzeyinin yükseltilebilmesinde, örgütteki liderlik beklentilerinin iyi karşılanmasının önemli bir etken olduğu gözlenebilmektedir.

Adanmışlık kavramı, kelime anlamı olarak bağlılık, sadakat olarak açıklanabilir. Ancak, bu kavram hiçbir şekilde körü körüne bir sadakati ve adanmışlığı ifade etmemektedir. Adanmışlık, toplumsal içgüdünün duygusal bir anlatım biçimi olarak, toplum duygusunun olduğu her yerde varlığını göstermektedir. Örgütsel adanmışlık, bireyin örgütün hedeflerini benimsemesi ve o örgüt içindeki varlığını sürdürmeyi istemesidir. Bir örgütteki üyelerin örgüte olan bağlılıklarından söz edebilmek için; üyelerin o örgütün bir mensubu olabilme amacına yönelik olarak güçlü bir istek duyması, kurumun yararını gözeterek yüksek düzeyde çaba sarf etmek istemesi, örgüte temel oluşturan değerlerini ve hedeflerini benimseyip kabullenmesi gerekir. Örgütsel adanmışlık kavramı, bireyin örgütü bir bütün olarak ele alıp genel olarak değerlendirdiği bir duygusal tepkidir. Bu tutumun üyenin kendisi ve örgütü arasındaki ilişkiler düşünülerek örgütte zaman içinde yavaş yavaş ve tutarlı bir şekilde geliştiği kabul edilmektedir (Tiryaki, 2005:86) . Örnek olarak, bir partiye resmen üye olmayan bir kişinin, kendisini o partili olarak görmesi ve bazen de onun hararetli savunucusu haline gelebilmesi verilebilir.

Örgütsel adanmışlık, örgüt faaliyetlerine katılma, sadakat ve örgüt değerlerine olan inanç olmak üzere bireyin örgüte olan psikolojik bağlılığını ifade eter. Adanmışlığın üç aşaması itaat, dahil olma ve kimlik kazanma olarak nitelenebilir. İtaat aşamasında, birey karşısındaki insanların etkisini kendini tanıtma amacıyla kabul eder ve örgüte dahil olmaktan gurur duyar. Son aşamada ise birey, örgütün değerlerinin övgüye değer ve kendi değerleriyle benzerliğini fark ederek örgütü özümseyerek içselleştirir. Örgütsel adanmışlık, örgüt ile üye arasındaki ilişkinin kilit noktası konumundadır. Kısaca, üyelerin örgütlerine duydukları bağın bir ifadesidir (Cengiz, 2002:805). Siyasi partilerde de yandaşlar arasında benzer bir hiyerarşiye sahip örgütsel adanmışlık sıralaması, derecesi olduğu görülebilir.

Örgütsel adanmışlık, hem örgütler hem de üyeleri açısından avantajlı bir durumu ifade eder. Bireyler örgütte bir takım amaçlar, değerler ve inançlar için bir araya gelerek bütünü oluştururlar. Bu bireyler arasındaki paylaşılan ortak değerler ne kadar çok ise güçlü bir örgüt kültüründen söz edilebilir. Böyle bir kültürün oluşması, örgüt içi birliği sağlayarak etkinliği, verimliliği ve sürekliliği beraberinde getirir. Örgüt ve birey sürekli bir şekilde birbirlerine katkı sağladıkları sürece birbirlerine bağlılıkları da devam eder. Örgütsel adanmışlığı yüksek olan üyeler, düşük olanlara göre daha yüksek örgütte kalma niyeti taşımakta ve daha fazla çaba sarf ederek, yüksek bir çaba sergileyebilmektedirler (Kama, 2005:84).

Örgütsel adanmışlık bağıyla siyasi partiler ile üyeleri, taraftarları, seçmenleri ya da militanları; yani genel olarak yandaşları arasında karşılıklı bir etkileşim oluşur. Bireylerin örgütsel adanmışlıkları ve siyasi parti genel başkanının liderlik özelliklerine yönelik beklentiler arasındaki ilişkinin önemi giderek artmaktadır. Tabii ki, bir siyasi partide ideoloji, program, fikirler, sosyo-ekonomik özellikler, vb. unsurlar da etki sahibidir, ancak iletişim teknolojisindeki gelişmeler ve örgüt yapılarındaki gelişmeler, insan ilişkilerindeki gelişmeler; liderlik özelliklerinin ve liderlik beklentilerinin önemini giderek arttırmaktadır.

Bu noktada, yandaşlık kavramının altında, siyasi partilerle vatandaşların kurduğu ilişki, Duverger’nin yaptığı ayrıma göre incelenecektir. Buna göre, yandaşlık; parti üyeliği, seçmenlik, taraftarlık ve militanlık düzeyinde ele alınacaktır.

1.2. Parti Üyeliği

Parti üyesi kavramı partilere göre değişmektedir, her parti kendine özgü bir üyelik anlayışına sahiptir. Bazı partiler için üye sadece seçim kampanyaları için gerekli bir unsur iken, bazı partiler için üye partinin toplumu eğitme işlevinde önemli bir unsurdur.

Parti üyesi kavramı parti mensubu kavramının karşılığıdır. Partiye üye olmak, her şeyden önce, giriş beyannamesi doldurup imzalamak demektir. Bu usul her şeyden önce üyelik işlemine maddi bir biçim kazandırır. İkinci olarak üye hakkında bir bilgi fişi olma niteliğini taşır. Aslında iki türlü üyelik işlemi arasında ayrım yapılabilir: Açık ve sınırlı. Birincisinde, üyelik formunu imzalamak (ve bir aidat ödemek) dışında hiçbir şart ve formalite yoktur. Dolayısıyla, partiye giriş sınırlandırılmamıştır. Buna karşılık, sınırlı üyelik, çok farklı mahiyettedir. Bu iki ayrı işlemle olur: İlgilinin kabul edilmek üzere müracaatı ve partinin yetkili organının aldığı kabul kararı. Genellikle kabul yetkisi, yöresel ocağa aittir; ancak ret halinde üst mercilere başvurmak mümkündür. Bazen de müracaat, özel bir komisyon tarafından incelenir. Genel olarak bu sistem, bir mecburi kefillikle tamamlanır. Üye, partiye kabul edilmenin sonucunda bunun somut delili olarak bir üye kartı alır. Kartın çeşidine göre de bir kart bedeli ve yıllık ya da aylık olarak partiye aidat öder. Bazı partilerde aidat diğerlerine göre büyük önem taşımaz. Çünkü  partinin açıklarının kapatılması için gönüllü mali destekçiler vardır. Ancak bazıları için daha baştan, partinin ve seçim kampanyalarının finansmanının üye aidatlarıyla gerçekleştirileceği ilan edilmiş bir amaçtır. Bunun gerçekleştirilmesi, aynı zamanda partinin bağımsızlığının da garantisidir. Bu tür partilerde üyeler, aidatın bu hayati karakterini anlar ve kendilerine yüklediği fedakarlığı kabul ederler (Duverger, 1993:116). (Devamı haftaya)

Etiketler: » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.