logo

reklam

Prof. ÖZHANLI: Dünya, Estetik Yapmaya Gelmez

Dünya, Estetik Yapmaya Gelmez

Prof. Dr. Mehmet ÖZHANLI

Zaman, evrendeki her şeyi yaşlandırır. Dünya yaklaşık 4,5 (4,543E9 yıl) milyar yıl yaşında. Yaşlanmış olan dünyanın yüzeyini, bu yıllar içerisinde meydana gelen doğa olayları şekillendirmiştir.

Büyük patlamaların, kırılmaların, çökmelerin yaşanması sonucu dağlar, platolar, ovalar, vadiler, dereler, nehirler, göller, denizler, okyanuslar ve diğer şeyler bu günkü görünümlerini aldılar. Yüzü kırışıklıklarla dolmuş olan bu yaşlı dünyada, her kırışıklığın bir sebebi var ve bunları meydana getiren sebepler ortadan kalkmış değil. Sebebi ortadan kalkmamış kırışıklıkları düzeltmeye çalışmak büyük felaketlere yol açar. Bu gün dünya üzerinde yaşanan binlerce felaketin sebebi insanın doğaya yaptığı müdahalelerden kaynaklanmaktadır.

Milyonlarca canlı uyum içerisinde sorunsuz yaşarken, insanın egosu, aç gözlülüğü, doyumsuzluğu, mülkiyetçiliği, milliyetçiliği, ideolojisi, dini ve saldırgan yapısı dünyayı yaşanmaz bir hale getirdi. Birçok canlıyı kendisine hizmet etsin diye köleleştirdi. Bu canlılar yetmedi kendi neslinden olanların da büyük bir bölümünü köleleştirip sömürdü. Egemenlik ve çıkar savaşlarıyla milyonlarca insanın ölümüne yol açtı. Birçok canlının ve bitkinin neslini tüketti. Ormanları katlet ederek, dünyanın eko sistemini bozdu. Nehirleri göle, gölleri nehirlere dönüştürdü. Geliştirdiği bütün teknolojileri kötüye kullanarak yaşlı dünyanın düzenini bozdu. Her ne kadar kutsal kitaplar insanı kutsal bir varlık gibi göstermeye çalışsalar da, insan ilk günden itibaren doğaya, diğer canlılara ve kendi türüne karşı acımazsız, korkunç bir katil olmuştur ve olmaya devam etmektedir.

Bir türlü gözü doymayan insan, makine gücüyle dereleri doldurup imara açar, birinci derece deprem bölgelerine gökdelenli kentler kurar, dağları düzleyerek tarla yapar. Barajlar, HES’ler kurarak doğaya gem vurmaya çalışır. Diğer canlıları evcilleştirdiği gibi doğayı da kontrol altına almayı ve kendine göre yeniden şekillendirmeyi ister. Ama insanın unuttuğu şey: Doğa insandan daha vahşidir; “kendisinden alınanı asla bırakmaz bir gün mutlaka geri alır”. Kuru bir dere vardır son 50 yıldır hiç su akmamıştır. Siz orayı düzler tarla yapar ve yanına ev inşa edersiziniz. O tarla ve ev, ama erken ama geç bir gün mutlaka sele gider. Ormanın içerisinde ev yaptınız ve önlem almadınız, o ev bir gün mutlaka küle döner. Birinci derece deprem bölgesine kent kurdunuz ve çok katlı evler yaptınız. Bu kentte yaşayanların sonu depremle gelir.  Bunları bilmek içinde kâhin veya evliya olmaya gerek yok, az buçuk aklı ve deneyimi olan bunları bilir. Hiçbir şey doğanın kanunundan kurtulamaz…

Doğa, estetik yapmaya gelmez. Yüzeyindeki her kırışık, çukur, kabartı milyonlarca yıldır meydana gelen olayların şekil bulmuş halidir. Bunları değiştirmeye kalktığınızda yanardağı patlatır, depremi tetikler, heyelanı hızlandırır, selin önünü açar ve ateşi tutuşturursunuz. Böylece milyonlarca canlının, insanın ölümüne ve yok olmasına sebep olursunuz. İnsanında doğası öyledir. Bir insanın yüzüne vücuduna yapılan estetik kısa süreliğine farklılık yansıtır, ancak zamanla eski haline geri döner. Çünkü yaşanmışlıkların izleri asla silinemez.

Bireyken masum ve iyi görünen insan, bir araya gelip kitleselleşip kabilelere, toplumlara, halklara, milletlere, uluslara dönüştüğünde zapt edilemez bir felaket olur. Karıştığı kalabalığın yönlendirilmiş hareketlerine uyarak akıl ve mantığı rafa kaldırır vicdan ve merhamet duygusunu yitirir. Bütün canlılar içerisinde bahaneler uydurup yalanların arkasına saklanan tek canlı insandır. Sebep olduğu bütün kötülükler için hep başkalarını suçlar, asla kendisine toz kondurmaz. Hep bir ötekileştirdiği ve suçu üstüne yıktığı birileri vardır.

Doğaya karşı aklını kullanmayan, açgözlü hareket eden insanların, toplumların ve devletlerin başından doğa felaketleri eksik olmaz. Bu ülkelerde yangınlar, seller, heyelanlar, depremler binlerce insanın ve canlının ölümüne sebep olur. Yaşadığı doğaya karşı bu kadar acımasız davranan insanın ölümüne yine de üzülmemek mümkün değildir. Bir canın yok olmasından daha acı bir şey olamaz. İnsanlar bu felaketlere sebep olanların timsah gözyaşlarına kanacaklarına, akıl diye bir şey var, bir zahmet artık kullansınlar… Yoksa doğa, insanın gözünü toprağın doyurduğunu bildiği için bağrına alarak onun anladığı dilden ona her zaman yardımcı olur…

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.