logo

reklam

Prof.Dr. Zafer Karaer yazdı: “İYİLİK GÜNÜ MÜ?..”


Prof.Dr. Zafer KARAER
ozyalvac@ozyalvac.com.tr

Geçmişi 1996 yılına kadar giden, ancak son birkaç yıldır gündemde yer bulan, gerçi yeterince bulduğu tartışılan, 13 Kasım “Dünya İyilik Günü”; benim için oldukça önemli.

Çünkü dünyada yerleşik düzene geçildiği 12 bin yıllık insanlık tarihinde,  gerek savaşlar, gerek kötülükler sayesinde, her geçen gün iyilik kelimesi hızla değer kaybetmekte, hatta anlamını kavrayamayan büyük çoğunluk ellerinden gelse; iyilik kelimesini sözlüklerden, tedavülden, ortadan kaldıracaklar.

Tabii ki; ülkemizde de aynı tutum ve davranışlar neticesinde özellikle 1980 darbesinden sonra izlenen politikalar sayesinde bireyselleşme, herkes kendi hayatını yaşasın felsefesi, köşe dönücülük gibi anlayışlarla iyilik kelimesi bir kenara itilmiş, tamamen şahsi çıkar ve menfaatler ön plana çıkmıştır. Bu durum elbette ailede ve toplumda büyük yıkımlara sebep olmuş ve olmaktadır.

Oysa iyilik ve iyi o kadar birleştirici, o kadar bütünleştirici bir davranış biçimi ki, bunu anlamak istemiyoruz.

İnanıyorum ki; bugün hem dünyanın hem de ülkemizin halindeki olumsuzlukların temelinde; insanların iyiliği yeteri kadar bilmemesi yatmaktadır. İyilik kavramı üzerinde durulmamasıdır.

Önce kelime olarak İYİLİK ne anlamlarla yüklü ona bakalım. İyilik; başkalarını mutlu etmek, insanların, hayvanların, yaşanan çevrenin sıkıntılarını gidermek için yapılan faaliyetlerdir.

Ayrıca iyilik karşılık beklemeden, tamamen gönülden gelen bir istekle yapıldığında İyiliktir.

Peki, bir insan neden iyilik yapar? Veya yapmalıdır?

İYİLİK, insanların toplumla, çevreyle ve kurumlarla olan bağını güçlendirmek için, toplumun gelişmesinde katma değer yaratmak için ve toplumsal ilişkilerde aksaklıkları düzeltmek için, toplumsal yaşamda ortaya çıkabilecek istenmeyen durumların, tüm kötülüklerin önlenmesi ve önüne geçilmesi için yapmalıdır.

Ayrıca iyilikten sonra en önemli kazanım olan “kendini sağlıklı ve mutlu hissetme durumuna” sahip olmak için iyilik yapmalıdır… İyilik yapabilen bir insanın,  en önemli donanımı ise sadece ve sadece İYİ sıfatına sahip olmasıdır.

Peki; insanı iyi yapan değerler nelerdir?

– Davranışlarını bilgi, akıl ve mantık çerçevesinde, muhakeme eden, sorgulayan,

– Her kararı bilgi, akıl ve mantık çerçevesinde korkusuzca uygulayan, cesaretli olan,

– Her konuda hakkı hak edene veren adaletli olan,

– Toplum kurallarına uyan. Utanma, çekinme, sıkılma, duygusu, incelik sahibi edepli, adaplı olan,

– İşinde yapabileceğinin en iyisini yapmaya gayret gösteren,

– Kazandığı paranın hakkını veren,

– Dil, din ırk ayırımı yapmadan, herkese eşit mesafede duran ötekileştirmeyen,

– İlişkilerde karar verirken kendini karşısındakinin yerine koyabilen empati yapan,

– Her konuda doğru, dürüst ve ilkeli duran dürüst ve şeffaf olan,

– Zor durumda olan birinin hayatına dokunabilen, yardım ve paylaşmayı seven,

– Eko sisteme saygılı olan, doğaya ve tüm canlılara karşı duyarlı ve saygılı olan,

– İhtiyacı olanı ve tüketebileceğini satın almaya özen gösteren,

– Elinde fazla olanları başkalarıyla paylaşan israftan kaçınan,

– Aklın düşmanı olan hırs ve öfkesini kontrolü altına alabilen,

– Kibirlenmeyen, böbürlenmeyen…

– İnsanların özünde iyi olduklarını unutmadan onlara sevgi ve iyilikle yaklaşan insanlara sevgi ve güven telkin edebilen,

…Ve tabii ki; vatanını, ülkesini, bayrağını, milletini seven, bu değerlere ihanet etmeyen şeklinde sıralanır.

Aslında uygulanması ve bilinmesi çok kolay olan bu değerler, kalıplı kalıpsız, şişman zayıf, kadın erkek her insanın üzerine provasız oturur ve çok yakışır. Yeter ki istense!

İşte, bir insanı iyi yapan değerlerinden ne kadarını davranışlarına ve yaşamına yansıtabiliyorsa, o kadar iyilik yapan insandır.

İyi insan ne kadar çok ise ülkesi ve dünya da o kadar iyidir. Gelin iyi insan olalım! İYİLİK yapalım!

Hayatımızda mutluluğu ve güzellikleri yakalamak daha kolay olsun.

Ülkemiz ve dünyamız sadece 1 gün değil 365 gün iyilikler ve güzelliklerle donansın ki; Kötülükler, kavgalar, savaşlar hep geride kalsın.

Selam sevgi ve saygılarımla…

Prof.Dr. Zafer KARAER

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • BÜYÜK BAŞKOMUTAN, BÜYÜK TAARRUZ, BÜYÜK ZAFER…

    30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İkinci Viyana kuşatmasından (1683) tam 238 yıl sonra ilk defa Sakarya Meydan Muharebesinde toprak kaybedilmemiş, 22 gün 22 gece (23 Ağustos-13 Eylül) süren “HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR. O SATIH BÜTÜN VATANDIR anlayışıyla gerçekleştirilen SAKARYA meydan savaşında kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman, Sakarya Nehrinin batısına püskürtülmüş ve bağımsızlık yolunda en önemli adım atılmıştır, düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra, 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kem...
  • SOKAKTAN MECLİSE BÖYLE NEREYE?..

    24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    O gün sabah erken kalktım. Hava sakindi. Üç gündür dağdan esen sert ve şiddetli, aynı zamanda sıcak rüzgâr dinmişti. Denize gidebilirdim. Mayomu giydim ve yaklaşık 600 metre uzaklıktaki denize hızlı adımlarla kısa sürede ulaştım. Yaklaşık 1 saat deniz kenarında yürüyüş ve yüzmeden sonra biraz yorgun vaziyette dönüş yolunda, bahçesinde etrafı temizleyen 50-55 yaşlarında zaman zaman ayak üstü sohbet ettiğim Hakan’a rastladım. Kendisi mühendisti, zamanında İstanbul da şirketleri ve iyi bir hayatı olmuş, ancak hayatın acımasız yanlarını da yaşam...
  • Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi; Keneler ve Düşündürdükleri

    30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla havaların ısınması, yağmurların yağması ile birlikte, bahçe, tarla işleri ile birlikte KENE MEVSİMİNİNİN de başlaması, dolayısıyla Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ve insanlarda ölümlerin görülmesi söz konusu olabileceğinden, EMEKLİ DE olsam, sorumluluk bilinciyle yıllardır yaptığımız uyarıları, yapılması gerekenleri; YETKİLİLERE, ETKİLENENLERE bir kez daha hatırlatmak istedim.. Ülkemizde 2002 yılında Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ile gündeme oturan, popüler olan ve 7’den 70’e herkesin tanıdığı keneler, biz...
  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...