logo

reklam

Prof.Dr. Mehmet Özhanlı yazdı: Höyüklü Kasabası


Prof.Dr. Mehmet ÖZHANLI
mehmetozhanli@sdu.edu.tr

Anadolu’da yerleşik hayat Neolitik Dönemde (MÖ 10.000 – 5000) başlamıştır. Bu dönemde kurulmuş olan birçok köyde yaşam, hiç kesintiye uğramadan günümüze gelmiş ve devam etmektedir. Doğal felaketlerin ve kentler/devletler/insanlar arasında Kalkolitik Dönemde (MÖ 5000 – 3000) başlayan ve de hiç hız kaybetmeden artıp çeşitlenen savaşların sebep olduğu toplu ölümlere ve yıkımlara karşın yerleşimlerin yerlerinin değişmemesi kalanların ve yeni gelenlerin buralarda yaşamaya devam etmesi ilk yerleşimcilerin, yaşam için en doğru yerleri seçtiklerini kanıtlamaktadır. Zaman içerisinde değişen koşullara uyum sağlayan neolitik köylerin bazıları gelişerek kasabalara, ilçelere ve kentlere dönüşürken bazıları neolitik dönem dokusunu kaybetmeden köy statüsünde kalmıştır. Bugün, Anadolu’da bulunan yerleşimleri ziyaret ettiğinizde tarihin zaman tünelinde bilgilendirici bir yolculuk yaparsınız.

Isparta İlinin, Yalvaç İlçesine bağlı Höyüklü Kasabası da bu yerleşimlerden biridir. Höyüklü kasabasının ilk sakinleri MÖ 6 binde Anthios Çayının (Yalvaç Çayı) kıyısına kurdukları neolitik bir köye yerleşmiş Anadolulu bir kabileydi. Yalvaç Ovasının en verimli arazisinin ortasına kurulmuş olan bu küçük köy, bölgenin en iyi ürünlerini yetiştirmiş ve kısa zamanda kasabaya evrilmiştir. Tunç Çağında (MÖ 3000 – 1200) bölgenin nüfusunun artmasıyla arazilerinin bir bölümünü hemen yanı başına yerleşmiş olan Yağcılar höyükte yaşayanlarla paylaşmak zorunda kalmış olmalarına karşın tarla sınırları ve su için yaşanan küçük sürtüşmeler dışında dost hane bir şekilde yaşamışlardır. Tunç Çağında Yalvaç Ovasında ortaya çıkan yerleşim sayısı bu günkü köy ve kasaba sayısı kadardı ve yerleşimler arasında gelişkin bir yol ağı açılmıştı. Kuzeyinde bulunan köylerin Eğirdir Gölü tarafında bulunan yerleşimlerle bağlantısı Höyüklü’den geçen yolla olmuştur. Bu yol ağı Yarıkkaya Höyükten başlayarak başta Köstük Höyük yerleşimi olmak üzere bir çok yerleşimden geçerek Höyüklü’ye varmaktaydı. Oradan ikiye ayrılan yolun bir tanesi Çaltı üzerinden geçerek Yenice boğazına diğeri Madenli höyük yerleşimin önünden geçerek gölün kıyısında bulunan İskele Höyük yerleşimine ulaşmakta ve oradan da Isparta tarafına devam etmekteydi. Yol boyunca belli mesafelerde açılmış olan antik kuyular rahatlıkla takip edilebilmektedir. Kuyuların yanı başında bulunan ve halk arasında “ulu kavak” olarak adlandırılan ağaçlar, Tunç Çağından itibaren kullanılmış olan yol ağının mil taşları gibi durmaktadır. Bu günkü Isparta – Yalvaç yolu antik yolun çok az doğusuna kaymıştır. Anayol üzerinde bulunması ve elde ettiği bol ürünle bir cazibe ve çekim merkezine dönen köyün nüfusunda bu dönemde büyük bir artış yaşanmıştır. Nüfusu kozmopolitleşen kasaba, Demir Çağ boyunca Hellenistik ve Roma İmparatorluk Dönemlerinde Antiokheia’ya bağlı bir kasaba olarak önemini korudu. Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesiyle Doğu Roma İmparatorluğu yönetiminde kalan kasaba, Neolitik dönem kültürünü yansıtmaya devam etti. Hıristiyanlığın devletin resmi dini olmasıyla yaşam katmanlarından oluşan yerleşimin en tepe noktasına yeni dinin bir ibadet hanesini inşa edilerek döneme ve zamana kendini uydurdu Höyüklü. Selçuklu ve Beylikler Döneminden sonra kasabaya hâkim olan Osmanlı İmparatorluğu Döneminde var olan ibadet hane camiye dönüştürülerek eklenen minarelerle kasabaya İslam dinin imzası atıldı.

Bu gün kasabaya geldiğinizde Bizans Döneminden itibaren var olan antik köprüden geçerek günümüzden geçmişe doğru bir yolculuk yapabilirsiniz. Geçmişe tanıklık etmiş birçok eseri her köşe başında, evlerin temellerinde ve belediye binasının önünde görebilirsiniz. Bugün kasabada yaşayanlar kökleri Neolitik Döneme kadar inen çok çeşitli bir kültüre sahiptirler. Bu köklü kültürden kopmayan kasabalılar kasabalarına, bütün farklı dönemlerin hikâyelerini ve kültürünü içinde barındıran bu yaşam tepesini tanımlayan “Höyük” ismini vermişlerdir. Geçmişle iç içe yaşayan bu kasaba, Anadolu’yu tanımlayan çok güzel bir filim şeridi gibidir.

Etiketler: » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • BÜYÜK BAŞKOMUTAN, BÜYÜK TAARRUZ, BÜYÜK ZAFER…

    30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İkinci Viyana kuşatmasından (1683) tam 238 yıl sonra ilk defa Sakarya Meydan Muharebesinde toprak kaybedilmemiş, 22 gün 22 gece (23 Ağustos-13 Eylül) süren “HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR. O SATIH BÜTÜN VATANDIR anlayışıyla gerçekleştirilen SAKARYA meydan savaşında kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman, Sakarya Nehrinin batısına püskürtülmüş ve bağımsızlık yolunda en önemli adım atılmıştır, düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra, 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kem...
  • SOKAKTAN MECLİSE BÖYLE NEREYE?..

    24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    O gün sabah erken kalktım. Hava sakindi. Üç gündür dağdan esen sert ve şiddetli, aynı zamanda sıcak rüzgâr dinmişti. Denize gidebilirdim. Mayomu giydim ve yaklaşık 600 metre uzaklıktaki denize hızlı adımlarla kısa sürede ulaştım. Yaklaşık 1 saat deniz kenarında yürüyüş ve yüzmeden sonra biraz yorgun vaziyette dönüş yolunda, bahçesinde etrafı temizleyen 50-55 yaşlarında zaman zaman ayak üstü sohbet ettiğim Hakan’a rastladım. Kendisi mühendisti, zamanında İstanbul da şirketleri ve iyi bir hayatı olmuş, ancak hayatın acımasız yanlarını da yaşam...
  • Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi; Keneler ve Düşündürdükleri

    30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla havaların ısınması, yağmurların yağması ile birlikte, bahçe, tarla işleri ile birlikte KENE MEVSİMİNİNİN de başlaması, dolayısıyla Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ve insanlarda ölümlerin görülmesi söz konusu olabileceğinden, EMEKLİ DE olsam, sorumluluk bilinciyle yıllardır yaptığımız uyarıları, yapılması gerekenleri; YETKİLİLERE, ETKİLENENLERE bir kez daha hatırlatmak istedim.. Ülkemizde 2002 yılında Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ile gündeme oturan, popüler olan ve 7’den 70’e herkesin tanıdığı keneler, biz...
  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...