logo

reklam

Pisidialı Gençler ve Alketas (4)

Pisidialı Gençler ve Alketas (4)

Prof. Dr. Mehmet ÖZHANLI

Dışarda yapılanları haber alan gençler surların üzerine çıkmış, cesede yapılan saygısızlığı ve işkenceleri öfkeyle izliyorlardı. Kale kapısını zorla açmaya çalışan Alketas’ın askerlerini ve bazı gençleri nöbetçiler çok zor durdurabildi. İskender’in Hindistan seferinde Alketas’ın yanında bulunan subayı, geçirdiği sinir kriziyle kapıyı açması için kale komutanına yalvardı. Kale komutanı bunun, ölmesinden başka bir işe yaramayacağını bundan dolayı sabırlı davranması gerektiğini bozuk Yunancasıyla anlatmaya çalıştı.

Beyaz bir atın üzerinde uçuşan erguvan rengi peleriniyle yapılanları izleyen Antigonos, kör olan gözünü kapatmak için taktığı siyah bant ve iri cüssesiyle ilerlemiş yaşına rağmen oldukça heybetli görünüyordu. Çocukluğundan beri okuduğu Homeros’un İlyada destanındaki Akalı kahramanlar onu hep etkilemiş ve kendisi de onlar gibi olmak için büyük çaba sarf etmişti. Verdiği emir üzerine, bir atın arkasına ayaklarından bağlanan ceset, tıpkı Akhilleus’un, Troyalı kahraman Hektor’un cesedine yaptığı gibi taşlık arazide kalenin doğu bedeni boyunca götürülüp getirildi. Derisi sıyrılmış cesedin geçtiği yerlerde dökülen kan gökkuşağını andıran bir iz bırakmaktaydı. Uzun süre devam ettirilen işkence başladığı terasta son buldu. Attan çözülen cesedin başına bir subayın attığı tekme ile ceset, yüzü koyu döndü, Alketas’ın açık kalan gözleri toprakla kapandı. Ordu toplandı, ölen askerler için büyük bir cenaze töreni düzenlendi ve kurbanlar kesilerek dualar edildikten sonra yola çıkmak üzere yürüyüş pozisyonuna geçildi.

Antigonos’un ordusu Selge’ye doğru yola çıktığında, Pisidialı gençler kendilerine sığınmış bir insanı koruyamamanın verdiği acıyla, açılan doğu kapısından arazinin eğimine aldırmadan cesede doğru koşuştular. Subay arkadaşının pelerini çözüp üstünü örttüğü cesedi, oradaki ağaçlardan kestikleri dallarla yaptıkları sedyenin üzerinde kente taşıdılar. Kentin meydanında bulunan mermerden masanın üzerine konulan cesedin etrafına toplanmış olan gençler, elinde asasıyla meclisin başı olan yaşlının geldiğini gördüklerinde kendi aralarında homurdanmaya başladılar. Durumu fark eden kale komutanı sert bir el hareketiyle gençleri susturdu, meclisin başı ve yanındaki yaşlıların gelebilmesi için yolu açmalarını işaret etti. Yaşlı adam gelip cesedin ayak ucunda durdu, sol elini asayı tutan sağ eli üzerine yerleştirdi ve kale komutanına baş rahibi getirtmesini söyledi. Bir dua okuduktan sonra gençlere döndü ve “ aldığımız bu kararın bizim için ne kadar ağır olduğunu, ne zaman ki kentte yaşayanların hayatları hakkında karar vermek zorunda kalırsanız bizi anlayacaksınız” dedi. Rahip geldiğinde kendilerine sığınmış olan ve koruyamadıkları bu tanrı misafiri için büyük bir cenaze töreni düzenlemesini ve kentte 40 gün yas ilan edilmesini bildirdi. Rahip cenazeyi suyla temizledikten sonra açılmış olan yaraları dikerek kapattı ve Baris kentinden aldıkları gül suyu ile duruladı. Öbür rahipler cenaze töreni için diğer hazırlıklara başlamışlardı. Gençlerin adına söz alan kale komutanı, gençler olarak koruyamadıkları bu insanın ruhunun rahat emesi için kent meclisinden iki anıt yaptırmalarını talep ettiklerini söyledi. Yaşlı, meclisin sekreterine dönerek bir toplantı organize etmesini ve toplantıya kentin ünlü mimarlarını ve heykeltıraşlarını da çağırmasını söyledikten sonra meclise doğru yöneldi. Yolda, siyah yas elbiselerini giymiş cenazeye doğru gelen kentin yaşlı ağıtçı kadınlarıyla karşılaştı. Kadınlar yaşlı adamı saygıyla selamlayarak hazırlanmış olan cenazenin yanına geldiler. En tecrübeli olan ağıtcı kadın yanık sesiyle kentte yaşanan bu talihsiz olayı özetleyen bir ağıt yaktı ve ardında ölenin ruhunu yücelten ağıtlar birbirini izledi. Göğüslerini yumruklayan, saçını başını yolan bu kadınların yanık sesleri ve yüreğe dokunan ağıtları gençlerin birçoğunun hıçkırıklarla ağlamasına sebep oldu.

Gençlerin talebini değerlendiren meclis, Alketas’ın cesedine işkence edilen terasa bir anıt ve kentin kutsal kabul edilen kayalık alanına kayadan oyulan bir anıt mezar yapmak için karar almıştı. Kâtip agoraya gelip toplanan halka, yaşanan olayın bu iki anıtla tarih boyunca hatırlanıp gelecek kuşaklara aktarılmasını ve alınan bu kararın yazıya geçirilip kentin merkezine yerleştirilmesi kararını okudu.  Mimarlar ve heykeltıraşlar hiç zaman kaybetmeden işe koyuldular. İlk işleri, üzerinde yaşanan olayların işlendiği Dokimeion’dan getirilmiş mermerden bir lahit yaptılar. Ketin meclisinde başlayan cenaze törenine, neredeyse kentin tamamının katıldığı bir alayla agorada devam edildi. Kurbanlar kesildi, yapılan dini törenin ardından gençler arasında çok farklı alanlarda spor karşılaşmaları düzenlendi. Yakılan ağıtların arkasından söz alan kale komutanı, kaledekileri koruması için kendisine verilen görevin kutsallığından bahsettikten sonra bu olayın böyle bir sonla bitmesinde gençlerin duyduğu üzüntüyü ve yaşlıların böyle bir karar almak zorunda kalmalarının çaresizliğini herkesin yüreğine dokunacak kelimeler seçerek ifade etti. Alketas’a verdikleri koruma sözünü tutamamalarının yaşattığı acıyı, komutanın gözlerinden akan yaşlar anlattı. Titreyen sesiyle, bir zamanlar Likyalılarla yapılan savaşta tanrısal kahraman Bellerophon’a karşı; Büyük İskender’in saldırısını püskürten atalarının gösterdikleri yiğitliğin yanında kendilerinin yaptığının utancını yaşadıklarını ve gelecek nesillere eski geleneğin devam ettirilmesi için onlara çok iyi anlatılması gerektiğiyle konuşmasını tamamladı. Gençlerin omuzlarına aldığı cenazenin önünde yürüyen baş rahibe, dualar ve ilahilerle bütün halk eşlik etti. Mezar alanına gelindiğinde kesilen kurbanlar ve okunan dualarla, hazırlanmış lahite cesedi silahlarıyla birlikte yerleştirdiler. Lahit, Alketas’ın kentin kapısına geldiği atın üzerindeki görüntüsüyle betimlendiği kabartmanın önüne konuldu. Şahlanan atın üzerinde uçuşan peleriniyle işlenen Alketas’ın karşısında Pisidialıların sembolü olan bir kalkan ve Tanrı Solymos’un kartalını yapan heykeltıraşlar, mimarların işkence edilen terasa inşa ettiği, hatırlatma anıtının üzerine de düşmanın ölüye olan saygısızlığını anlatan bir kabartma kuşağı resmettiler.

Onurun, erdemin ve verilen sözlerin kutsal kabul edildiği böyle bir dönemde meydana gelen bu trajik olayı, yaşayan Termessoslu gençlerin hepsi yaşlanıp zaman değirmeninde öğütüldükten yıllar sonra, tarihçi Diodoros bin yıllar sonra öğrenilsin diye yazıya geçirdi.

Etiketler: » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.