Son Dakika
Emhal Besi Çiftliğine bayan eleman aranıyor
Yalvaç’ın üreten ve üretken markası: DURUTÜRK
ELBENGİLİ PVC-Alüminyum-İnşaat’tan BAYRAM TEBRİKİ
Yalvaç’ta perde, tül ve nevresimin adresi: ERTEN…
Yalvaç’ta 15 yıldır el yapımı PİZZA’nın tek adresi: Dr. Pizza…
Yalvaç’ın kazanma ustası 10. seçiminden %95’le galip çıktı
Gözetleme kulesinde oturan gözcü, kentin bulunduğu dağın doğu eteğinde kente doğru gelen binlerce askeri gördüğünde panik içerisinde koşarak dar taş merdivenlerin dik oluşuna aldırmadan basamakları ikişer üçer atlayarak kale komutanının yanına geldi. Dizlerinin bağı çözülmüş, sararmış rengiyle dili dolaşarak gelen askerleri anlatmaya çalıştı. Kale komutanı nöbet yerini terk ettiği için onu azarladı ve yanındaki askerlere gidip bakmalarını emretti.
Kuleye çıkan askerler haberin doğru olduğunu ve birçok askerin kentin surlarının önüne yaklaştığını bağırarak bildirdiler. Kale komutanı savaş borusunu çaldırarak bütün askerlerin hazır olması emrini verdikten sonra kendisi de surların üzerine çıktı. Çok geçmeden surlara yaklaşan askerlerin kaleyi kuşatmak için değil başkalarından kaçarak panik içerisinde geldiklerini fark etti. Biranda gözü, kalenin doğu kapısına yönelmiş, yaklaşık otuz askerin korumak için çember içerisine aldıkları süvariye kaydı.
Süvarinin, bu dağlık arazide binicilikte gösterdiği ustalık ve uçuşan mor pelerini onun komutan olduğunu açık bir şekilde gösteriyordu. Dağın eteklerine baktığında, surlara yaklaşmış olan askerleri kovalayan binlerce askerin düzenli bir biçimde kaleye doğru geldiğini gördü. Yanındaki subayına bir birlik ile süvarinin yaklaştığı kalenin doğu kapısına gitmesini bu durumu ve süvarinin ne istediğini sormasını istedi.
Kapıya ulaşmış olan süvarinin korumaları kapıya sert bir biçimde vurarak kapıyı açmalarını yalvararak istediler. Kapının üzerindeki küçük pencereden dışarı bakan subay, atının üzerinde tedirgin bakışlarla etrafına bakınan süvariyle göz göze geldi. Kim olduğunu ve ne istediğini sordu. Süvari, İskender’in krallık yüzüğünü verdiği ve en çok güvendiği Generali Perdikkas’ın kardeşi Alketas olduğunu ve kaleye sığınma talebinde bulunduğunu söyledi. Haberci, kentin meclisinde toplanmış, kenti kuşatan bu tehlikeyi ve savunma önlemlerini kendi aralarında tartışan yaşlılara, süvarinin isteğini iletti.
Kentin hafızası olan yaşlıların birçoğu, sığınma talebinde bulunan bu genç süvariyi içeri alırlarsa kentin başına büyük bir felaket açacaklarını, bundan dolayı bu durumda kent olarak tarafsız kalmayı önerdiler. Bu yaşlıların dizlerinin dibinde yetişmiş olan gençler, kapılarına gelmiş ve yardım isteyen birine yardım edilmemesinin ve onun geri çevrilmesinin ahlaken doğru olmadığını kendilerinden öğrendiklerini söyleyip yaşlılara karşı çıktılar. Gençlerin bu davranışları karşısında çaresiz kalan yaşlılar süvarinin ve adamlarının içeri alınmasına onay verdiler. Bu onayın doğru olmadığını ancak, ahlaken bunu yapmaları gerektiğinin farkında olan yaşlılar, hüzünlü bir biçimde birbirlerinin gözlerinde, yıllar önce İskender’in binlerce askerle kenti kuşatmasını ve ona karşı verilen o inanılmaz savunmayı gördüler.
Pers egemenliğine son vermek için Makedonya’dan yola çıkıp, boğazları geçerek Anadolu’ya giren İskender’in komutasındaki on binlerce Makedon ve Yunan askerinin önünde hiçbir ordu ve kent direnememiş ve birçoğu elçiler göndererek kendiliğinden İskender’e teslim olmuşlardı. Pamphylia ovasında bulunan Perge, Silyon, Aspendos ve Side gibi kentleri savaşsız teslim alan İskender, geri dönmüş Likya’yı Pamphylia’dan ayıran ve Pisidia sınırında bulunan Torosların yüksek bir zirvesi olan Solymos (Güllük) dağındaki Termessos kentini kuşatmıştı. Bu kuşatma sırasında genç olan ve kentin savunmasında büyük başarı göstermiş olan bu yaşlılar, değişen koşulların yarattığı bu durumda duygusal düşünmenin büyük felaketlere yol açacağını gördüklerinden gençleri meclisten çıkararak kendi aralarında değerlendirmenin daha doğru olacağına karar verdiler.
Subay, kapıyı açtırdı Alketas ve yanındakiler kaleye alındıktan sonra kapılar kapatıldı ve savunma pozisyonuna geçildi. Haftalardır dağlık Pisidia’da at sırtında birçok çatışmaya girmiş ve doğru düzgün dinlenememiş olan Alketas bitkin bir biçimde atından indi ve kendisine gösterilen koltuğa yığılırcasına oturdu. Etrafına toplanan gençler güvende olduğunu ve artık korkmaması gerektiğini telkin ettiler. İskender’in naibinin kardeşini bu zor duruma düşüren olayın ne olduğunu sordular. Alketas, abisi Perdikkas’ın İskender’in cenazesini, vasiyeti üzerine Mısır’a götürdüğünü ve orada yönetimde olan İskender’in diğer generali Ptolemaios ile aralarında çıkan anlaşmazlıktan dolayı Perdikkas’ın savaş kararı almak zorunda kaldığını belirti. Memphis yakınlarında Nil Nehrini geçmeye çalışırken meydana gelen feci kazadan abisinin ordusundan yaklaşık 2000 kişinin boğulmasını fırsat bilen Ptolemaios’un, kışkırtmasıyla ordunun içerisinde çıkan isyanda abisinin, bir asker tarafından sırtından hançerlenerek öldürüldüğünü gözyaşları içerisinde anlattı.
Perdikkas’ın öldürülmesi üzerine ordularının büyük bir bölümünün Ptolemaios’un tarafına geçtiğini diğer bir bölümünün de Anadolu’yu elinde tutan Antigonos’un ordusuna katıldığını uğradığı ihanetten doğan nefretle izah etti. İskender’in vasiyetini yerine getirmek ve abisinin intikamını almak için kendisine sadık arkadaşlarıyla birlikte Pisidia Dağlarına çekilerek Antigonos’a karşı bir mücadele başlattıklarını söylerken gözlerinin içi parladı. Elde ettikleri bazı başarılara rağmen fillerle desteklenmiş ve yaklaşık 40.000 kişiden oluşan Antigonos’un düzenli ordusuna karşı daha fazla direnemediklerini ve Tanrı Solymos’un evi olarak düşünülen Termessos’a sığındıklarını belirttikten sonra onlardan yardım etmelerini istedi. Bu konuşmanın yapıldığı yerin etrafında ve kalenin her yerinde koşuşturan insanların çıkardıkları gürültü arasında “surları tamamen kuşattılar” diye bağıran kale komutanın sesi duyuldu. (devam edecek…)
Etiketler: Özyalvaç » Prof.Dr. Mehmet Özhanlı
Yorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler