logo

reklam

Pisidia Halkı Homonadlar (3)


Prof.Dr. Mehmet ÖZHANLI
mehmetozhanli@sdu.edu.tr

Pisidia Halkı Homonadlar (3)

Prof. Dr. Mehmet ÖZHANLI

Roma – Homonad Savaşı

 

Dağlık coğrafya ve savaşçı Homonadlar ile ilgili raporu okuyan Augustus, öldürülen kral Amyntas’ın oğlunun, küçük olmasını da fırsat bilerek Galatya- Kapadokya Krallığını direk kendisine bağlayarak imparator eyaletine dönüştürdü.

Sezar’ın dizinin dibinde her türlü kurnazlığı öğrenerek yetişmiş olan Augustus, oluşturduğu yeni eyalet sistemiyle senatoya karşı büyük bir güç elde etmiş oldu. İmparator, Homonadlara ve yaşadıkları dağlık coğrafyaya nasıl egemen olunacağını, daha önce İspanya’nın kuzeybatısındaki Cantabri ve Astures kabilelerine karşı yapmış olduğu savaşta tecrübe edinmişti. “Yol götürmediğin yer senin değildir.” felsefesini kendilerine destur edinen Roma imparatorlarının yaptıkları ilk iş, egemen olmak istedikleri bölgelere, Romanın ağır silahlı askerlerinin gidebileceği geniş yollar açmaktı. Vakit kaybetmeden İzmir (Smyrna) limanından başlayarak Anadolu’nun içlerine uzanan geniş yollar açmaya başladılar. Bu yollardan bir tanesi de Pisidia – Phrygia sınırında bulunan Antiokheia’ya gidip oradan birkaç kola ayrılan Via Sebaste idi. Bu yolun en önemli kavşağını oluşturan Antiokheia, Homonad kalelerini kuşatmak, Pisidia, İsauria ve Lykonia bölgelerinin tamamına egemen olmak için stratejik bir noktadaydı.

Vergiden muaf tutulan Antiokheia, yapılan parasal yardımlarla kent Roma’ya benzer biçimde yeniden yapılandırıldı, dağlık coğrafyalarda savaşmakta büyük başarılar elde etmiş olan beşinci ve yedinci lejyonlar buraya yerleştirilerek askeri bir kente dönüştürüldü. Homonadların yaşadığı topraklara sınır olan ve Roma’ya bağlılıklarını bildiren Parlais, Olbasa, Komama gibi kentler de kolonileştirildi ve Homonad savaşında görev alacak diğer lejyonlar da buralara yerleştirildi. MÖ 188 yılından beri Roma’ya yandaş olan Antiokheia, oluşturulan bu koloni kentlerin başkenti yapılarak Homonadlara ve komşu bölgelere karşı düzenlenecek seferler burada organize edildi. İlk olarak Homonad kraliçesinin Amyntas’ı öldürdüğü Kremna kenti kuşatıldı. Roma’nın büyük bir savaş hazırlığı içinde olduğunu haber alan kraliçe bir gece vakti Kremna’dan ayrılmış ve yerini çok az kişinin bildiği daha korunaklı bir kaleye gitmişti. Ele geçirilen kentte bulunan Homanad gençleri kılıçtan geçirildi yaşlı ve kadınlar küçük guruplara bölünerek bir daha bir araya gelemeyecekleri biçimde diğer bölgelerdeki kentlere dağıtıldı. Pisidia’nın kalbi olan Kremna, yerleştirilen Roma yandaşları ve emekli askerlerle önemli bir askeri koloni haline getirildi.

Açılan yollar, oluşturulan koloniler ve bölgeye sevk edilen binlerce ağır silahlı askerle Roma, egemenliğini kabul etmeyen Homanadlara karşı savaşa hazırdı. Bu hazırlıklar Kral Amyntas’ın öldürüldüğü MÖ 25 yılından 12 yılına kadar devam etti. Bu süre içerisinde Homonadlar da en korunaklı, savunması kolay ve birbirine yakın olan 45 kaleyi tahkim ederek kabileleri bir araya topladılar. Vadiler içerisinde Roma ordusunun geçeceği yolları kontrol eden kuleler inşa ederek saldırı noktaları belirlediler. Bu noktalara vadi içerisinden geçme mecburiyetinde olan Roma askerlerinin üzerine yuvarlamak için taşlar, kayalar ve ağaç kütükleri yığarak hazırlıklar yaptılar.

İmparator Augustus, tarihçi Tacitus’un “yorulmak nedir bilmeyen ve verilen görevi azimle yerine getiren” diye tanımladığı Consul P. Sulpicius Quirinius’u bölgeye göndererek işini sağlama aldı. Quirinius, vur-kaç taktiği kullanan gerilla savaşlarında oldukça deneyim sahibi ve bir o kadarda acımasız biriydi. Karşısında yurtlarını, ailelerini savunmak için canlarını ortaya koymuş, gözünü budaktan sakınmayan korkusuz insanlar olduğunu gören Quirinius, bu savaşın kolay olmayacağını fark etti ve hiç acele etmedi. Öncelikle Homanadların bıraktığı çevre kaleleri ve kırk beş kalenin etrafındaki bütün bölgeleri ele geçirdi ve Homonadları bir çember içerisine sıkıştırdı. Hayvanlarını, kadın ve çocuklarını kalelere alan Homonadlar büyük bir direniş gösterdiler. Birçok kaleye aynı anda saldıran Roma ordusu büyük kayıplar verdi. Sarp kayalık tepelerin üzerine kurulmuş olan kaleleri savunmak oldukça kolaydı. Düzenlenen çok sayıda saldırı büyük kayıplarla son buldu. Aşırı kayıplar yüzünden Quirinius, taktik değiştirerek bir daha kalelere saldırmadı.

Kalelerin birbirleriyle olan bağlantısını kesecek biçimde her kalenin etrafını kuşattı ve bütün su kaynaklarını kontrol altına alarak beklemeye başladı. Saldırılar kesilince umutlanan Homonadlar, yaklaşan kışla birlikte daha büyük bir sorunun kendilerini beklediğini anlamaları uzun sürmedi. Bütün kış boyunca kalelerden çıkamadılar. Karasal iklimin en sert yaşandığı bu yüksek bölgede bir metreyi aşkın yağan kar ve esen kuzey rüzgârı, dışarıda bırakılan birçok hayvanı telef etti. Kalelerin içindeki aşırı nüfus, ortaya çıkan salgın hastalıkların hızlı yayılmasına ve bir türlü bitmemesine neden oluyordu.

Koloni kentlerden durmadan destek alan ve askerlerini dönüşümlü olarak dinlendiren Quirinius, kale beylerine teslim olmaları için haber gönderiyor ve sabırla bekliyordu. O yılın baharı, yazı ve sonbaharı aynı biçimde geçti. Mevsim tekrar kışa döndüğünde stokları azalmış ve birçok hayvanı ölmüş olan Homonad Beyleri yaşlılarla bir araya gelerek durumu değerlendirdiler. Durum çokta iyi görünmüyordu. Soğuktan ve hastalıklardan, başta çocuklar olmak üzere çok sayıda kişi ölmüş ve sinirleri gerilmiş olan halkın arasında umutsuzluk ve tartışmalar başlamıştı. Romalı generalin kuşatmayı kaldırmayacağını ön gören bazı yaşlılar, daha büyük kayıplar vermemek için generalle anlaşıp teslim olmanın uygun olacağını savunurken, çoğunluk ve gençler direnmeden yana oldular.

Etiketler: » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • BÜYÜK BAŞKOMUTAN, BÜYÜK TAARRUZ, BÜYÜK ZAFER…

    30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İkinci Viyana kuşatmasından (1683) tam 238 yıl sonra ilk defa Sakarya Meydan Muharebesinde toprak kaybedilmemiş, 22 gün 22 gece (23 Ağustos-13 Eylül) süren “HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR. O SATIH BÜTÜN VATANDIR anlayışıyla gerçekleştirilen SAKARYA meydan savaşında kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman, Sakarya Nehrinin batısına püskürtülmüş ve bağımsızlık yolunda en önemli adım atılmıştır, düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra, 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kem...
  • SOKAKTAN MECLİSE BÖYLE NEREYE?..

    24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    O gün sabah erken kalktım. Hava sakindi. Üç gündür dağdan esen sert ve şiddetli, aynı zamanda sıcak rüzgâr dinmişti. Denize gidebilirdim. Mayomu giydim ve yaklaşık 600 metre uzaklıktaki denize hızlı adımlarla kısa sürede ulaştım. Yaklaşık 1 saat deniz kenarında yürüyüş ve yüzmeden sonra biraz yorgun vaziyette dönüş yolunda, bahçesinde etrafı temizleyen 50-55 yaşlarında zaman zaman ayak üstü sohbet ettiğim Hakan’a rastladım. Kendisi mühendisti, zamanında İstanbul da şirketleri ve iyi bir hayatı olmuş, ancak hayatın acımasız yanlarını da yaşam...
  • Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi; Keneler ve Düşündürdükleri

    30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla havaların ısınması, yağmurların yağması ile birlikte, bahçe, tarla işleri ile birlikte KENE MEVSİMİNİNİN de başlaması, dolayısıyla Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ve insanlarda ölümlerin görülmesi söz konusu olabileceğinden, EMEKLİ DE olsam, sorumluluk bilinciyle yıllardır yaptığımız uyarıları, yapılması gerekenleri; YETKİLİLERE, ETKİLENENLERE bir kez daha hatırlatmak istedim.. Ülkemizde 2002 yılında Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ile gündeme oturan, popüler olan ve 7’den 70’e herkesin tanıdığı keneler, biz...
  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...