Son Dakika
Önceki yazılarımızda, şehrimizin öncelikli sorunları olan Yalvaç OSB’nin faaliyete açılması ve altyapının yenilenmesi hususlarını ele almıştık.
Öncelik sıralamasında bence üçüncü sırayı da, imar ve yapılaşma konusu almaktadır.
Yalvaç’ımız hem birinci derece deprem bölgesinde yer alması hem de uzun yıllardır vatandaşta beklenti oluşturulan sosyal konut meselesi nedeniyle imar ve yapılaşma konusunda artık etkin adımların atılmasını şiddetle beklemektedir.
6 Şubat depremlerinin yüzümüze bir kez daha şamar gibi çarptığı deprem gerçeğiyle yüzleşmek konusunda artık Yalvaç’ımızın kaybedeceği bir zaman kalmadığını ifade etmemiz gerekir.
Bilindiği gibi, depreme dayanıksız oldukları gerekçesiyle ilçe merkezimizde hali hazırda Abacılar’da bulunan Meslek Lisesi ve Mesleki Eğitim Merkezi, çarşı içindeki Kaymakam Abdurrahman Bey Ortaokulu, Yalvaç Atatürk Anadolu Lisesi eğitim ve öğretime kapatılmış durumdadır. Bu okulların yanı sıra Fatih İlkokulu için de benzer bir akıbetin gündeme gelmesi bekleniyor.
Okullarda yaşanan bu gelişme, birçok sıkıntıyı beraberinde getirmekle beraber, artık bu konuda adım atılmasına vesile olmasıyla hayırlı bir gelişmedir.
6 Şubat depremlerine kadar üstü örtülen okulların depreme dayanıksızlığı hususunun kabullenilmesinin ardından görmemiz gereken gerçek şudur: İlçemizde depreme dayanıksız binlerce yapı stoğu bulunmaktadır ve insanlar çaresizce bu yapılarda yaşamlarını sürdürmekteler. Yalvaç, deprem riski en yüksek yerler arasında yer almaktadır ve artık bu gerçeği önümüze koyarak hesap yapmaktan kaçacak yerimiz kalmamıştır.
Yalvaç’ımızda yaşanan ciddi bir sıkıntı da, yeterli arsa üretiminin olmamasıdır. Bu noktada, arsa sıkıntısını gidermenin önemli yollarından biri de, kentsel dönüşüm kapsamına alınacak eski evler ve depreme dayanıksız konutların bulunduğu arsalar olabilir diye düşünüyorum.
Kentsel dönüşüme sokulacak mahalle ve adalarda çağdaş bir mimari planlama ile hem konut stoku sağlamlaştırılabilir hem de yapılacak düzenlemeler ile kentsel dönüşümün maliyetine çözüm üretecek bir formül üretilebilir.
Bu konuda pek çok alternatif konuşulabilir, ancak ben burada somut bir iki öneriyi gündeme getirmek istiyorum.
Bunlardan ilki, şehrimizin cazibe merkezi anlamında en güzel yerinde bulunan Görgü mahallelerimizin kentsel dönüşümde ilk sıraya alınmasıdır. Zira, Görgü Cami, Bayram ve Orta Mahallelerimiz, konum olarak şehrin en güzel lokasyonunda yer almakla birlikte çok kötü bir yapı stoğunu barındırmaktadır. Mevcut imar planı ve düzenlemesiyle, Görgü mahallelerimizdeki eski evlerin ve depreme dayanıklı konutların dönüşmesi ve imar açısından estetik bir görüntüye kavuşması mümkün değildir. Arsaların ve evlerin şu anki halleriyle müteahhitlerin ilgi göstereceği bir durum söz konusu değildir. Yapılan yeni evlerin de estetik açıdan ve ekonomiklik açısından oldukça kötü olduğunu sizler de görmektesiniz. Burada gerek mülk sahiplerinin gerekse müteahhitlerin önünü açabilmenin yolu, bu mahallelerimizin tamamının kentsel dönüşüm kapsamına alınarak çağdaş bir mimari ile hayata kazandırılmasıyla mümkün olacaktır. Tabii ki bunu hayata geçirecek olan da belediye yönetimidir. Çarşının dibinde bulunan bu mahallemizde kentsel dönüşümün finansal kaynağını yaratmak, lokasyonunun oluşturacağı rantla mümkün olabilir diye düşünüyorum. Burada geniş caddeler, yeşil alanlar ve sosyal donatı alanlarını da göz ardı etmeyen bir planlama ile ilk katlarının ticari alana dönüşmesi yoluyla mülk sahiplerini de inşaat yapacak yatırımcıları da mutlu edecek bir formül üretilebilir. Alanın oldukça büyük, lokasyon olarak değerinin yükselmesi ihtimali en yüksek alan olması; bunların yanı sıra dayanıksız ve kötü yapı stokunun da ortadan kaldırılarak çağdaş ve güzel bir mahalle oluşturulması, şehrimizin güzelleşmesi, ekonomik hareketlilik yaratılması gibi yararlar göz önüne alındığında, Görgü mahallelerinin kentsel dönüşüm kapsamına sokulması hususunun, belediye başkan adayları ve 1 Nisan’da koltuğa oturacak belediye başkanının gündemine girmesinin yararlı olacağını düşünüyorum.
İkinci önerim de, Abacılar Mahallesi ile ilgili. Burada da artık kronik hale gelen bir kötü konut stoğu ve imar sorununun artık çözüme kavuşması gerektiğini düşünüyorum. Zira, Abacılar Mahallesi hem şehrimizin girişinde yer alması hem de gelişime çok açık bir lokasyon olması nedeniyle, kentsel dönüşüme çok uygun bir mahalledir. Bu mahallemizde de yine mülk sahiplerini ve yatırım yapacak müteahhitler açısından uygun bir formülün; hem şehir estetiği hem de dayanıklı güzel konutların kazandırılması koşuluyla üretilmesi büyük fayda sağlayacaktır.
Bu noktada, İstanbul ve deprem bölgesine öncelik verilen Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden uygulamasının, bakanlıkça ülke çapına yayılması planının da olduğunu göz önüne alırsak, Yalvaç’ta uygulanacak kentsel dönüşüm çalışmaları için finansal kolaylık anlamında doğacak fırsatların da değerlendirilmesi mümkün olacaktır. Ancak, bu fırsatı kaçırmamak için Yalvaç’ın kentsel dönüşümle ilgili bütün adımları sırasıyla en kısa sürede tamamlaması gereklidir. Destek çıktıktan sonra harekete geçmeye kalkıldığında çok geç kalınmış olabilir. Zira kentsel dönüşümle ilgili süreç, zaman alan ve bütün boyutlarıyla kolay olmayan bir süreçtir, doğru ve hızlı yönetilmesi önem taşır.
Burada, konunun imar mevzuatına uygunluk koşullarının sağlanması önemlidir tabii ki. Ancak, benim imarın tamamıyla ilgili görüşüm şudur: Şehrin estetiğini korumak ve rantsal kayırma şüphesi oluşturmamak kaydıyla mülk sahibi vatandaşların ve yatırım yapacak müteahhitlerin lehine uygulanabilecek her şeyi son sınırına kadar uygulamakta hiçbir sakınca bulunmamaktadır. Aksine, şehrin güzelleşmesi ve zenginleşmesi, vicdanların adalet duygusu bakımından olumsuz etkilenmemesi bakımından, belediye yönetiminin vatandaş lehine kullanılabilecek her türlü yetkiyi kullanmasından yanayım. Bunun yanı sıra, mülkiyet hakkının kutsallığının da asla zedelenmemesi gerektiğini belirtir, “Padişaha lazım olan karı kocasından boş düşer” mantığıyla yapılan komünist-faşist zihniyetli imar müdahalelerinin tamamına karşı olduğumu ifade etmek isterim. Yalvaç halkının, bu anlayıştan yıllardır çok çektiğini ve imar açısından adalet duygusunun oldukça zedelendiğini yeri gelmişken belirteyim.
Belediye başkan adaylarının ve göreve gelecek başkanın imar uygulamalarında adalet ve eşitlik hususunda söyleyecekleri ve projelerinin Yalvaçlı için ve benim için fevkalade önem taşıdığını söylememiz gerekir.
Bunun için de son derece şeffaf bir şekilde yürütülecek bir imar yönetimiyle ilgili projelerini, sevgili adaylardan merakla beklemekteyiz.
Çağdaş ve yeni bir imar planının adaletle, şehre ve vatandaşlarımıza kazanç sağlayacak şekilde düzenlenmesi için hangi adımların atılacağını bizlerle paylaşmalarının kaliteleri ve yapabilecekleri açısından belirleyici olduğunu kaydetmek gerekir.
Mevcutta olduğu gibi, her ay meclis gündeminin yarısının imar planı tadilatlarına ayrılması görüntülerini artık görmek istemiyor, kalıcı ve uzun vadeli bir imar planı çalışmasının, ilk ve en önemli çalışma olduğunu düşünüyorum.
Tüm bunları yaparken de şeffaf, adaletli, vicdanlı ve hesap verebilir bir belediye ve imar yönetimini beklediğimizi tekraren vurguluyorum.
Bu noktada, pek çok belediyenin hayata geçirdiği E-İMAR uygulamasının en kısa sürede Yalvaç Belediyesi’nce hayata geçirilmesi ve yılların kanayan yarası EMLAK SERVİSİ hizmetlerinin artık çağa uygun hale getirilmesi, yeni yönetimden ve yönetime aday isimlerden beklediğimiz öncelikli çalışmalardan olacaktır.
Arsa üretimi konusunda da, belediyemizin yeni dönemde, özellikle tarım arazileri ve SİT konusuyla ilgili üretebileceği çözümlere odaklanması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle hazine arazilerinin hayata kazandırılarak vatandaşa ucuz sosyal konut üretilebilmesi bakımından SİT konusunun çözümünün önem taşıdığını belirtmek gerekir. Zira, bu konuda kullanılabilecek hazine arazilerinin önemli bir kısmında arkeolojik SİT sorunu, önemli bir engel olarak karşımızda durmaktadır. Diğer yandan, tarıma uygunluğu tartışmalı ve çok uzun yıllardır tarım yapılmayan arazilerin de doğru şekilde tespit edilerek imar alanına dahil edilmesi çalışmasının da şehrimiz açısından kıymetli olduğunu vurgulamak istiyorum.
SOSYAL KONUT MESELESİ, FARKLI ve HIZLI BİR ÇÖZÜMLE NİHAYETE KAVUŞTURULMALI
Belediye başkan adaylarının ve belediyeyi yeni dönemde yönetecek başkanın, kesinlikle ve kesinlikle çözüm üretmesi konuların başında, yıllardır Yalvaçlı’nın beklenti içine sokulup hayal kırıklığına uğratıldığı sosyal konut meselesi bulunmaktadır.
Yalvaç’ta sosyal konut meselesinin geçmişine baktığımızda birkaç önemli gelişmenin olduğunu görürüz. Bunlardan ilki, döneminde önemli bir vizyonla harekete geçerek, TOKİ falan ortada yokken, Yalvaç’ta bir toplu konut çalışmasının yapılmasını sağlayan Tekin Bayram dönemidir. Bugün Zafer Mahallesi diye yeni bir mahalle kurulmasına vesile olan Zafer Konut Yapı Kooperatifi vasıtasıyla on grupta şehrimize sosyal konut sağlanması hususunun üzerine ihtiyacı karşılayan bir çalışma üretilememiştir.
2004-2009 döneminde Ak Partili Yalçın Bulgurcu döneminde başlatılan TOKİ projesi, yer seçimi nedeniyle yeterince ilgi görmemiş, sürecin uzamasıyla 2009’da görev başına gelen Tekin Bayram’ın da karşı olduğunu ifade etmesi ve SİT sorunu nedeniyle 96 konutluk proje TOKİ tarafından iptal edilmiş, hak sahiplerine yatırdıkları peşinatlar iade edilmişti.
Bunun ardından, Tekin Bayram tarafından eski belediye lojmanlarının yıkılarak şehir dışındaki Yalvaçlı hemşehrilerimize satışa sunulacak apart projesi, Tütüncü döneminde hayata geçirilmişti. Ancak, bunun da bir sosyal konut projesi olmadığını hepimiz yaşayarak gördük.
Ak Parti’nin Türkiye’deki en önemli projelerinden olan TOKİ sosyal konut projesinin 22 yıldır bu şehre kazandırılamamasında, o günden bu yana yerelde ve genelde iş başında olan her siyasi ve yöneticinin vebalinin olduğunu da burada vurgulamak gerekir. Küçük ama ekonomik açıdan çok güçlü olan komşu ilçemiz Gelendost’ta iki etap TOKİ projesinin yıllar önce tamamlanmış olduğunu göz önüne alırsak, Yalvaç’ın ve vatandaşların beklentisinin bu konuda ne kadar ihmal edildiğini anlatmaya yeter diye düşünüyorum.
Vatandaştan gelen sosyal konut talebini TOKİ vasıtasıyla çözmek noktasında gerek Ak Parti ilçe yönetimlerinin ve milletvekillerinin, gerekse Tekin Bayram ve Halil Hilmi Tütüncü’nün bu şehre ve sosyal konut bekleyen vatandaşlara özür borcu olduğunu düşünüyorum.
Bu konuda, Yalvaç halkının en büyük hayal kırıklıklarından biri de, 2019 seçimleri öncesinde 800-900 sosyal konut yapacağı vaadiyle vatandaştan başvuru formlarını toplayan, başvuruların kabul edildiğini telefon ve SMS’le bildirerek onları yanıltan ve sözünü tutmayan Halil Hilmi Tütüncü’nün sözünü yerde bırakmasıdır. Bu konuyla ilgili de, mazeret üretme ustalığıyla birçok insanı susturma yoluna gidilse de, tek bir soruyla bütün mazeretleri çürütmek mümkündür: Çalışması, kaynağı, altyapısı hazır olmayan konut projesine neden talep topladınız kardeşim? Bundan daha öte bir soru sormaya gerek olmadığını düşünüyor, 2019 seçimleri öncesinde yapılan bu hamlenin, Türk siyaset tarihine geçecek bir Sülün Osman hikayesi olduğunu belirterek bu konuyu kapatıyorum. Zira, üç bin civarında olduğu söylenen başvuru yapan Yalvaç halkının bu konuyu zaten bir yere not ettiğini düşünüyor, takdiri de onlara bırakıyorum. İster inanmaya devam ederler söylenenlere isterlerse de hesabını sorarlar, bu onların bileceği bir iş.
Yıllarca vatandaşın çağrılarına, Ak Partili milletvekillerinin çağrılarına kulak tıkayıp TOKİ’ye başvuru yapmayıp, Türkiye genelindeki 250 bin sosyal konut hamlesi ortaya çıkınca da, bakanla poz verip “Yalvaç’a verdiğimiz sözü tuttuk” uyanıklığının da vatandaşça not edildiğini ümit ediyorum. Ha, orada bakana söz verilen arsanın da halen TOKİ’ye tahsis edilemediğini de bir not olarak buraya sıkıştırıvereyim.
Bu konudaki, son olumlu gelişme, 2023 genel seçimleri öncesinde iktidarın bir seçim hamlesi olarak ürettiği 250 bin sosyal konut projesi kapsamında ilçemize 200 konut kontenjanı verilmiş olmasıdır.
İlçemize bir TOKİ projesi kazandırılması konusunda, Ak Parti İlçe Başkanı Alperen Mustafa Özer’in, milletvekilleri Recep Özel ve M.Uğur Gökgöz’ün çaba gösterdiğini, Kızılca mevkiindeki 290 bin metrekarelik hazine arazisinin TOKİ’ye tahsisi hususunda gerekeni yaptıklarını da burada takdirle ifade etmemiz gerekir.
Ancak, ne yazık ki, Yalvaç’a tahsis edilen 200 kişilik TOKİ kontenjanı, bu çabanın bir ürünü olarak değil, Ak Parti’nin 2023 seçimleri için ürettiği 250 bin sosyal konut projesinin bir vesilesi olarak şehrimize tahsis edilmiştir. Bu ekonomik şartlarda hayata geçirilmesinin güçlüğü ortada olan bu konut projesi 6 Şubat 2023 depremleriyle de akamete uğramış olup, kısa vadede hayata geçirilmesinin zor olduğu da ne yazık ki ortadadır. Bu proje için arsa sorununun halen çözülmemiş olduğunu da burada bir kez daha vurgulamanın yerinde olduğunu ifade etmek istiyorum. TOKİ projesi bugünkü şartlarda hayata geçirilmeye başlasa bile, peşinat ve taksit rakamlarının, pek çok hak sahibinin bütçesini aşacağını düşünüyorum.
TOKİ’nin bile dar ve orta gelirli vatandaşlarımızın sosyal konut ihtiyacına uygun çözüm üretmesinin güç olduğu bu ortamda, belediyenin sosyal konut talebine nasıl çözüm üretebileceği konusunun da önemli bir problem olduğu ortadadır.
Arsa bedeli ödemeyen, vergi ödemeyen, devletin pek çok imkanıyla hayata geçirilen TOKİ projelerinin maliyetleri ve ödeme koşulları bile vatandaşımızın boyunu aşarken; belediye nasıl bir projeyle bu sorunu çözebilir?
Mevcut ve yeniden aday belediye başkanımız ile belediye başkan adaylarının bu konudaki projelerini ve çözüm önerilerini merakla beklemekteyiz.
ÇÖZÜM MÜSTAKİL PREFABRİK SOSYAL KONUT PROJESİ
Benim naçizane bu konudaki önerim ise, müstakil prefabrik sosyal konut projesi şeklinde olacaktır.
Bu konuyla ilgili fizibilite çalışması da yapmış biri olarak, Yalvaç’ta sosyal konut projesinin en kolay, hızlı ve ekonomik çözümünün müstakil prefabrik sosyal konut projesi olduğunu düşünüyorum.
Belediye tarafından üretilecek bir ucuz arsa projesiyle bu projenin hayata geçirilebilir olduğunu düşünüyorum.
Ucuz arsa üretmek için de, en uygun çözümün hazine arazilerinin belediyeye tahsisi için girişimde bulunmak olduğunu düşünüyorum. Bu noktada da, yukarıda da vurguladığım SİT sorununun çözümünün de gerekli olduğunu belirtmem gerekir.
Bunun yanında, belediyenin kendi mülkleri ve şu an imara açılmamış arazileri değerlendirerek ucuz arsa çözümünü mümkün kılabileceğini düşünüyorum. Bu arsaların da şehir merkezinden biraz uzakta oluşacağını kabul etmek gerekir ki, sosyal konut projeleri genellikle bu tür alanlarda hayata geçirilmektedir. Bunun için de bu projenin yapılacağı alanda yeni bir mahalle kurulması planlanarak altyapı ve üstyapıyla ilgili adımların da birlikte atılmasının sağlanması gereklidir.
Ucuza mal edilmiş 300-400 metrekarelik arsaların içerisine yapılacak 100’er metrekarelik prefabrik konutların maliyetlerinin 500-600 bin TL civarında oluşması mümkün olabilecektir.
Zira, şu an 100 metkekare prefabrik konut için 400 bin TL civarında fiyat almak mümkündür.
Uygun fiyatla arsa üretildiğinde maliyetlerin bugünkü rakamlarla 500-600 bin TL olması halinde, mevcut konut fiyatlarıyla karşılaştırıldığında, dar ve orta gelirlinin bu projeden ev sahibi olması mümkün olabilecektir.
Ben uygun fiyatlı arsa sorununun çözülmesi halinde, bin konutluk bir projenin Yalvaç’ta kısa sürede satılabileceğini çok rahatlıkla öngörebiliyorum. Kolay bir süreç olmadığını biliyorum, ancak sosyal konut konusundaki en hızlı, ekonomik ve ulaşılabilir projenin bu olabileceğini düşünüyorum.
Daha iyi proje sunacak adayları da dinlemeye Yalvaçlılar olarak hazırız, ancak hayali değil, gerçekçi ve uygulanabilir projeleri dinlemeye hazırız; -cekleri, -cakları değil…
Başka bir yazıda buluşmak dileğiyle saygılar sunuyorum.
BÜLENT ÖZGÜL
Etiketler: Bülent Özgül » konut » yalvaçYorum yapabilmek için Giriş yapın.
BENZER HABERLER