logo

reklam

KURUMLAR VE KURULLAR


admin
ozyalvac@hotmail.com

Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde “kurum” kelimesinin çok farklı anlamlarını bulmak mümkün. Ancak bizim burada kastettiğimiz kurum, “belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulan özel veya kamu örgütü” olarak tanımlanmaktadır. Kar amacı güden özel şirketler, eğitim hizmeti veren okullar, hastaneler, belediyeler, kısacası devlete ve özel sektöre ait tüm birimleri bu tanıma dahil etmemiz olanaklıdır. Benzerliklerinin yanı sıra aralarında amaç, işleyiş, yöntem ve hedef kitleleri bakımından farklılıklar bulunması olağandır. Ancak son yıllarda ister özel, ister kamuda olsun kurumların ne derece kurumsallaşabildiği önemli bir tartışma konusudur. Bir başka ifadeyle “kurumlar ne derecede kurumsallaşabilmektedir?” sorusu sıkça dile getirilmektedir. Peki o halde “kurumsallaşma” ne demek-tir? Önce bu soruya cevap vermemiz gerekir.

Kurumsallaşma en basit şekilde “bir kurumun kişi/kişilere bağlı olmadan, şeffaf ilke ve değerler çerçevesinde faaliyetlerini sürdürebilir ve geliştirebilir bir yapıya kavuşturulması” olarak tanımlanabilir. Kısacası kurumsallaşmada amaç kurumun müdür, idareci, yönetici, lider, patron vb kişilere bağımlı olmadan faaliyetlerini sürdürebilmesi ve kendini geliştirebilmesidir. Dolayısıyla kurumsallaşma kişiye bağımlılığı ve kişiye özgülüğü ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Buradan yönetici ve liderler önemsizdir gibi bir anlam asla çıkarılmasın. Muhakkak ki yöneticiler, liderler kurumların hayatlarında, özellikle vizyon yaratma bağlamında çok önemlidirler. Ancak liderlerin derdi kendilerine ya da takipçilerine özgülük, ayrılık ya da ayrıcalık değil, kurumu geleceğe taşıyacak ilke ve değerlerin kuruma yerleştirilmesi, özümsendirilmesidir. Çünkü gerçek bir lider kişiye bağlılığın ölümle nihayetleneceğini, başarının ise ilke ve değerlerle hayat bulacağını çok iyi bilir.

Kurumlarda kurumsallaşabilmenin en önemli unsurlarından bir tanesi de kurullardır. Kurullar özellikle kurum yöneticisinin başarısı ve kurumun geleceği açısından hayati önem taşımaktadır. Kurullar, kurum yöneticisine yeni fikirler, farklı alternatifler sunabilme, kurum yöneticisinin doğru ve tutarlı kararlar alabilmesine katkı ve yol gösterme bağlamında ciddi bir görev üstlenmektedir. Bu anlamda kurulların görevi kurum yöneticilerinin getirdiği/sunduğu kararları olduğu gibi onaylamak değil aksine, yöneticilere konu/olayları tüm yönleriyle irdeleyerek doğru karar alınmasına yol göstermektir. Dolayısıyla kurullarda deneyimli, uzman ve liyakat sahibi kişilerin yer alması da ayrı bir önem taşımaktadır. Kurullarda konu/olayları farklı uzmanlık alanları itibariyle tartışmak ve bilimsel ilkeler doğrultusunda görüş bildirmek tüm kurul üyelerinin de öncelikli sorumluluğudur. Aksi taktir-de kurumların kurumsallaştığını değil, kişiselleştiğini görmemiz kaçınılmazdır. Dolayısıyla kurumlarda kurumsallaşma yöneticiyi her koşulda onaylayacak üyelerle değil ilke, değer ve liyakat sahibi üyelerle hayat bulacaktır. Yasa, yönetmelik ve mevzuatlarımızda da kurullara ayrı bir önem verilmiştir. Bu anlamda “yönetim, yürütme, denetim, istişare, danışma, disiplin, onur, sağlık, sandık, seçiciler, soruşturma, tahkim, teftiş, uzlaştırma, yasama ve yazı kurulu” birçok kurula yer verilmiştir. Bu durum farklılığın, yeniliğin, uzlaşı kültürünün ve özellikle de şeffaflığın bir gereği olarak öne çıkmaktadır.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • BÜYÜK BAŞKOMUTAN, BÜYÜK TAARRUZ, BÜYÜK ZAFER…

    30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İkinci Viyana kuşatmasından (1683) tam 238 yıl sonra ilk defa Sakarya Meydan Muharebesinde toprak kaybedilmemiş, 22 gün 22 gece (23 Ağustos-13 Eylül) süren “HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR. O SATIH BÜTÜN VATANDIR anlayışıyla gerçekleştirilen SAKARYA meydan savaşında kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman, Sakarya Nehrinin batısına püskürtülmüş ve bağımsızlık yolunda en önemli adım atılmıştır, düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra, 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kem...
  • SOKAKTAN MECLİSE BÖYLE NEREYE?..

    24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    O gün sabah erken kalktım. Hava sakindi. Üç gündür dağdan esen sert ve şiddetli, aynı zamanda sıcak rüzgâr dinmişti. Denize gidebilirdim. Mayomu giydim ve yaklaşık 600 metre uzaklıktaki denize hızlı adımlarla kısa sürede ulaştım. Yaklaşık 1 saat deniz kenarında yürüyüş ve yüzmeden sonra biraz yorgun vaziyette dönüş yolunda, bahçesinde etrafı temizleyen 50-55 yaşlarında zaman zaman ayak üstü sohbet ettiğim Hakan’a rastladım. Kendisi mühendisti, zamanında İstanbul da şirketleri ve iyi bir hayatı olmuş, ancak hayatın acımasız yanlarını da yaşam...
  • Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi; Keneler ve Düşündürdükleri

    30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla havaların ısınması, yağmurların yağması ile birlikte, bahçe, tarla işleri ile birlikte KENE MEVSİMİNİNİN de başlaması, dolayısıyla Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ve insanlarda ölümlerin görülmesi söz konusu olabileceğinden, EMEKLİ DE olsam, sorumluluk bilinciyle yıllardır yaptığımız uyarıları, yapılması gerekenleri; YETKİLİLERE, ETKİLENENLERE bir kez daha hatırlatmak istedim.. Ülkemizde 2002 yılında Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ile gündeme oturan, popüler olan ve 7’den 70’e herkesin tanıdığı keneler, biz...
  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...