Son Dakika
Koronavirüs çeşidi olan COVID-19 salgınıyla birlikte hem kendimizi hem sevdiklerimizi korumak adına evde kaldığımız bu zorlu dönemde sürekli evde olmak ve farklı bir şeylerle ilgilenmemek, bunun yanı sıra salgına yakalanma kaygısıyla birlikte karantina psikolojisi dolayısıyla zor günler de bizi bekliyor.
SALGINDAN EN ÇOK PSİKOLOJİMİZ ETKİLENİYOR
Salgın sürecinin ne kadar daha devam edeceğini bilemiyoruz ve belki de daha yolun başındayken bile bu süreç bizim unutulmayacak günler yaşamamıza sebep oldu. Bu durumdan da anlıyoruz ki salgına bir çözüm bulunduğunda bile bugünlerin getirdiklerinin psikolojik etkileri sürecek. Yani karantina psikolojisi etkileri salgın bittikten bir süre sonra bile devam edecektir.
KORONAVİRÜSÜN YAŞLILARA PSİKOLOJİK ETKİLERİ NELERDİR?
Ülkemizde Koronavirüs kapsamında 65 yaş ve üstü kesimin sağlığının diğer yaş gruplarına kıyasla daha çok tehdit altında olduğu kanısı, 65 yaş ve üstüne sokağa çıkma yasağının getirilmesine neden oldu. Bu süreçte yaşlılar, toplumsal baskılara ve ötekileştirilmeye maruz kaldılar. Toplumun genelinde sokağa çıkma yasağı onların sağlığını korumak adına değil de virüsü onlar yayıyorlarmış gibi bir algı oluştu. Bu durum sonucunda duruma karşı hassasiyetleri ve tepkileri aynı oranda artmaya başladı.
EVDEKİ İLETİŞİM
Herkesin gergin olduğu bir ortamda çıkabilecek her fikir ayrılıkları tartışmalar doğurabilir. Tartışma ortamları ve bu ortamların getirdiği yanlış cümlelerden uzak durmak adına aile içi etkinlikler düzenlenebilir, evdeki işlerin paylaşımları yapılabilir. Bu süreçte empati kurabilmek, birçok tatsız durumun önüne geçebilir.
Koronovirisün artan yaş ile birlikte kişiler üzerinde hem fizyolojik etkileri ve bu duruma eşlik eden kronik rahatsızlıkların olması tedirgin ederken, bir de psikolojik baskının olması kişiyi öfkeli davranışlara, kaygıya ve depresyona itebilir. Öncelikle yapmamız gereken 65 yaş üstü bir yakınımız var ise durumu ona uygun bir şekilde anlatmak ve hangi önlemleri alması gerektiği konusunda bilgilendirmektir. 65 yaş ve üstü kişiler sosyal medyayla bizim kadar ilgili olmadıklarından durumun önemini ve izolasyonun kendilerinin sağlıklı kalabilmeleri adına büyük bir etken olduğunun farkında olmayabilirler. Bu durumu artan yaş ile gelen hassasiyeti ve psikolojik durumu da göz önünde bulundurarak yakınlarımıza en uygun dille aktarmak gerekiyor.
KARANTİNANIN RUHSAL ETKİLERİYLE BAŞA ÇIKMAYA YÖNELİK NELER YAPILABİLİR?
En çok üzerinde durulması gereken nokta aslında burası; bu durumdan nasıl minimum seviyede etkilenebilirim? Bu soruyla beraber bireysel veya ailesel olarak neler yapabileceğimizin üzerinde durmalıyız.
-İlk olarak sürekli evde aynı şeyleri yapıyorsak bu monotonluk psikolojiyi çok etkiliyor ve ilk yapılması gereken ‘Farkında olmak’. Ortalama 20-25 gündür evdeyseniz artık hep yaptıklarınızın dışına çıkma vakti. Kendinizi en iyi tanıyan kişi yine kendiniz, öncelikle neler yapmak istediğinize siz karar vermeli, yapacaklarınızı kendiniz yönetmelisiniz.
-İnternet sayesinde her şeye ulaşabildiğimiz bu dönemde kendi ilgi alanlarınızla veya okuduğunuz bölümle ilgili yeni araştırmalar içine girmek bu süreci gelişerek geçirmenizi sağlar. Belki de tek yapmamız gereken neler hakkında bilgi sahibi olmak istediğimize yönelik araştırmalar yapmak.
Ülkemizde bir anlamda evlerde kalması kararlaştırılan bir kesimde 20 yaş altında olan gençlerimiz. Ömürlerinin belki en delikanlı çağında evde kalması istenen gençlerimiz için de bu süreç tabii ki hiç kolay değil. Gençlerde ve evde karantina altında tutulan kişilerde vücudun doğal düzeninin bozulması ‘sosyal jetlag’ olarak nitelendirilmektedir, sosyal jetlag olmamak ve karantina sürecinin ruhsal etkileriyle başa çıkabilmek için yapılabilecekleri şöyle sıralayabiliriz:
-Evde geçirdiğiniz gününüzü mutlaka planlayın.
-Her gün uyandığınızda kıyafetlerinizi değiştirin.
-Günlük saatli program yazabilirsiniz. Mesela, film/dizi izlemek veya yemek için bir saat belirleyebilirsiniz.
-Evde olduğumuzdan dolayı bakımlarınızı geciktirmeyin. Dışarı çıkacakmış gibi kişisel bakımlarınızı yapın. Saçlarınıza şekil verin, yüzünüze maske yapın.)
-Kaynağı/söyleyeni belli olmayan felaket haberlerinden beslenen hesaplara itibar etmeyin.
-Daha önce kaygıyla karşılaştınız durumda neler yapardınız? Hangi baş etme becerilerini kullanırdınız? Bunları düşünüp fark edin ve bu baş etme yöntemlerini kullanın. Bu yöntemlerin yetersiz kaldığı durumlarda psikolojik destek almaktan çekinmeyin.
-Sosyal medya kullanım sürenizi kontrol altında tutmaya çalışın ve olabildiğince sosyal medyadan uzak durun.
-Düzenli beslenmeye ve sağlıklı uykuya dikkat edin. Düzenli beslenme ve uyku döngüsünün stres üzerinde azaltıcı etkisi vardır.
-Bu durumu aileniz ile geçireceğiniz ve kendinizi keşfedebileceğiniz bir fırsat olarak görün. Kendinizdeki eksiklikleri, uzun zamandır görmezden geldiğiniz ve ihtiyaç duyduğunuz duygularınızı gözden geçirin.
-Kendinize bir hobi edinin. (resim yapmak, bir müzik aleti çalmak, dil öğrenmek vb.)
-Sevdiklerinizle sürekli iletişim halinde olmak, onlarla konuşmak ve iyi olduklarını bilmek sizi daha iyi hissettirecektir.
-Bağışıklık sisteminizi güçlendirin, ev içerisinde yapılabilecek egzersizleri günlük planınıza ekleyin.
EVDE KALIN! SAĞLICAKLA KALIN!
Ümit BURÇAKBAŞ
Yalvaç Sosyal Hizmet Merkezi Müdürü
Yorum yapabilmek için Giriş yapın.
BENZER HABERLER