logo

reklam

Isparta’yı gezmek


Ünal Örnek
unalornek@hotmail.com

Isparta ve çevresi Anadolu coğrafyasının en merkezi yerlerinden biri olup Anadolu’yu Akdeniz’e bağlayan tarihi yollar üstünde kurulmuştur. Yöredeki ilk yerleşimler tarihte Paleolitik döneme kadar uzanır. Bu nedenle yöre topraklar birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı gibi birçok savaşa da şahitlik etmiştir.

Bölgede MÖ 2000’lerde Pisidya, Luvi ve Arzava toplulukları yaşamıştır. Hititler bölgeye ilgi duymuş ve ele geçirmek istemiştir. MÖ 1200’lerde Ege Göç Kavimleri Balkanlardan gelmişler ve Arzava devletinin varlığına son vermişlerdir.

Kuzeyden gelen ve bölgede hâkimiyet kuranların başında olan Frigler, M.Ö. 8. yüzyıldan sonra yerini MÖ 690’da Lidyalılara bırakmıştır.  Daha sonra Kafkaslardan gelen Kimmer-Sapardailer akınlarından sonra M.Ö. 546’dan M.Ö. 334’e kadar bölge Perslerin egemenliğine geçmiştir.

Perslerden sonra bölgeye Büyük İskender egemen olmuş ve M.Ö. 323’te ölümünden sonra Bergama Krallığı’nın, Seleukoslar’ın eline geçmiş ve M.Ö. 190’dan M.S. 395 tarihine kadar Romalıların hakimiyetinde kalmıştır. Bu dönemde Romalılar Isparta yöresinde önemli antik şehirleri kurmuşlardır. Bu şehirler Bayat’ta Selvecia Sidera, Gelendost’da Debenae, Sütçüler’de Sağrak-Adada, Şarkikaraağaç’ta Neopolis, Uluborlu’da Apollonia, Yalvaç’ta Antiokheia’dır. Roma İmparatorluğunun bölünmesinden sonra Doğu Roma İmparatorluğunun (Bizans) tarafında kalmıştır. Bu dönemde Isparta eyalet haline gelmiş ve dini merkezlerden biri haline dönüşmüştür.

Bölgede tarihinde Arap orduları bölgeye 8 yüzyıldan 10 yüzyıla kadar sürecek akınlar yapmış, Abbasiler ile Bizanslılar arasındaki büyük savaşlar yaşanmıştır. Arap ordusu Isparta ve çevresini ele geçirmişler ve şehri Sabart olarak adlandırmışlardır.  Ama sonunda yönetim yine Bizanslıların eline geçmiştir. Isparta 1204 tarihinde ise Anadolu Selçuklu Devleti yönetimine girmiştir. Anadolu Selçuklu devletinin dağılmasından sonra ikinci Anadolu beylikleri döneminde Isparta yöresi 1301-1423 tarihleri arasında Hamitoğulları Beyliği’nin yönetiminde kalmıştır. Moğol istilası döneminde yöre kısa süre İlhanlıların eline geçmişse de geri alınmıştır. Yöre 1390 yılında bir anlaşma ile Osmanlı’ya bağlanmış, Kütahya Eyaletine bağlı bir sancak olmuştur. Bir ara Karamanoğulları ile Osmanlılar arasındaki çatışmalarda el değiştirmişse de 2. Murad döneminde tümüyle Osmanlı hâkimiyetine girmiştir.  Şehir Kanuni Sultan Süleyman döneminde Hamitili Sancağının merkezi olmasından sonra daha da önem kazan maya başlamıştır. İşgal yıllarında İtalyanlar bölgede Antalya’yı merkez seçerek etkin olmaya çalışmışlardır. Ama başaramamışlar, şehrin geneli onlara karşı çıkmıştır.

Isparta Cumhuriyet döneminde de ticaret yolları üzerinde olmasının avantajını korumuştur. Tarıma dayalı ekonomisini geliştirmiştir. Halıcılıktaki geçmişin mirasını gereği gibi değerlendiremese de Gülyağı üretimi ile diğer kokulu yağları da üretime katarak tarihsel deneyimi ve birikimi ile ülkenin bu alanda önder illerinden biri haline dönüşmüştür. Elma üretiminde ülkenin lider bir şehirlerinin başında yer almıştır. Seracılık konusunda önemli adımlar atılmıştır. Orman ürünleri konusunda ülkede pazarda rol oynayan bir konuma gelmiştir. Dericilikte ve pamuk çırçır tesislerinin ihtiyaç duyduğu deri top üretiminde Yalvaç ile birlikte ülke için de lider üretim bölgesi olmuştur. Gerek tarihsel gerekse doğal kaynakları ile Turizmde sayılı rotalar arasına girmiştir. Gül ve lavanta üretim alanlarını bile bu rotalara katmıştır. Ülkemizde bir ilke imza atmıştır. Davraz Kayak tesisleri ile sayılı kayak merkezlerinde biri olmaya doğru büyük adımlar atılmıştır. Eğitim ve sağlık yatırımları ile bölgenin olduğu kadar ülkenin tanınmış illerinden biri olmuştur. Ancak 1936 yılında kurulan demiryolu yatırımını günümüzde gereği gibi kullanamamış ve halende bu konuda geleceğe yönelik adımlar atılamamıştır.

Isparta gerek tarihi geçmişi ve sahip olduğu doğası ile tarih ve doğa meraklıları için büyük zenginliklere sahip bir güzergâhıdır. Antiocheia Antik Kenti, Adada Antik Kenti, Men Tapınağı, Hoyran Adası ve Kaya Mezarları, Kubad Abad Sarayı, Eğirdir Kalesi, Sığırlık Kalesi, Uluborlu Kalesi, Atabey Ertokuş Kervansarayı, Atabey Ertokuş Medresesi, Eğirdir Dündar Bey Medresesi, Kutlubey Ulu Camii, Mimar Sinan Camii, Kavaklı Camii, Eğirdir Hızırbey Camii, Yalvaç Devlethan Camii, Firdevs Bey Bedesteni, Aya Baniya (Aya Payana) Kilisesi, Ayastefanos Kilisesi gibi tarihi yapıları, Isparta, Uluborlu ve Yalvaç Müzeleri yanında St. Paul Yürüyüş Yolu ile zamanda yolculuğa çıkarsınız. Her çağı yaşarsınız ve adeta Anadolu’nun çocuklarının geçmişte kalan, size mesaj vermek isteyen seslerini duyarsınız.

Tarihsel zenginlik yanında geçmişteki insanlar sadece her biri kültür hazinesi olan mekânlarda değil doğal bir zenginlik içinde de yaşam sürmüşlerdir. Yöredeki ormanlar, akarsular ve göller ile doğal kaynaklar geçmişin insanını hayat kaynağı olmuştur. Geçmişten izler taşıyan doğa adeta tarih ile bütünleşmiştir. Siz de geçmişteki insanlar gibi Yazılı Kanyon, Kızıldağ Milli Parkı, Tota Yaylaları ve İçmeleri, Milas Mesire Yeri, Eğirdir Gölü, Kovada Gölü, Karacaören Baraj Gölü, Gölcük Krater Gölü ve Milli Parkını gezerken kendinizi yeşil ve mavi renklerin birleştiği doğa müzesinde bulursunuz. Sanki yeşil bitki örtüsü içinde doğa ile bütünleşirsiniz. Gül, lavanta ve zambaklarla bezenmiş renkli ve kokulu alanlarında gezerek dünyada yaşarken bir cennet bahçesinin içinden geçersiniz. İnönü Mağarası, Kuz Mağarası, Zindan Mağarası, Pınargözü Mağaralarında dünyanın bilinmeyen ve en sessiz dünyasının içinde adım atmanın ürpertisini tadarsınız. Davraz Kayak Merkezinde beyaz kar bulutlar üstünde yürür gibi dünyaya bakarsınız.

Kısacası Isparta ve çevresini gezmek zamanda yolculuk yapmak gibidir. Attığınız her adımda geçmişin resim karelerinin gözünüzün önünden geçtiğini hissedersiniz.

Her medeniyeti ve o dönemi yaşayan insanları tanırsınız. İnsanoğlunun yanlışlarını ve doğrularını gördükçe daha doğru yorumlarsınız.

Tarihte yaşamış dünya tarihine yön veren önemli şahsiyetlerinde ayak izlerini taşıyan Isparta ve ilçelerinin her köşesinde bir başka hikâyeye şahitlik edersiniz. Isparta ve ilçeleri ile Anadolu coğrafyasının tarihi ve doğal zenginliklerin birleştiği bu bölgenin bilinmeyenlerle dolu hazine sandığı olduğunu anlarsınız.

Bu hazine sandığını gelin, görün ve zenginliğin büyüsünü yaşayın.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • BÜYÜK BAŞKOMUTAN, BÜYÜK TAARRUZ, BÜYÜK ZAFER…

    30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İkinci Viyana kuşatmasından (1683) tam 238 yıl sonra ilk defa Sakarya Meydan Muharebesinde toprak kaybedilmemiş, 22 gün 22 gece (23 Ağustos-13 Eylül) süren “HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR. O SATIH BÜTÜN VATANDIR anlayışıyla gerçekleştirilen SAKARYA meydan savaşında kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman, Sakarya Nehrinin batısına püskürtülmüş ve bağımsızlık yolunda en önemli adım atılmıştır, düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra, 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kem...
  • SOKAKTAN MECLİSE BÖYLE NEREYE?..

    24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    O gün sabah erken kalktım. Hava sakindi. Üç gündür dağdan esen sert ve şiddetli, aynı zamanda sıcak rüzgâr dinmişti. Denize gidebilirdim. Mayomu giydim ve yaklaşık 600 metre uzaklıktaki denize hızlı adımlarla kısa sürede ulaştım. Yaklaşık 1 saat deniz kenarında yürüyüş ve yüzmeden sonra biraz yorgun vaziyette dönüş yolunda, bahçesinde etrafı temizleyen 50-55 yaşlarında zaman zaman ayak üstü sohbet ettiğim Hakan’a rastladım. Kendisi mühendisti, zamanında İstanbul da şirketleri ve iyi bir hayatı olmuş, ancak hayatın acımasız yanlarını da yaşam...
  • Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi; Keneler ve Düşündürdükleri

    30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla havaların ısınması, yağmurların yağması ile birlikte, bahçe, tarla işleri ile birlikte KENE MEVSİMİNİNİN de başlaması, dolayısıyla Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ve insanlarda ölümlerin görülmesi söz konusu olabileceğinden, EMEKLİ DE olsam, sorumluluk bilinciyle yıllardır yaptığımız uyarıları, yapılması gerekenleri; YETKİLİLERE, ETKİLENENLERE bir kez daha hatırlatmak istedim.. Ülkemizde 2002 yılında Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ile gündeme oturan, popüler olan ve 7’den 70’e herkesin tanıdığı keneler, biz...
  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...