Son Dakika
2021 yılı bütçesi TBMM Genel Kurul’unda görüşülürken İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur, İYİ Parti Grubu adına söz aldı. Konuşmasında bakanlığın iyi yönetilemediğini ve programlarda ciddi usulsüzlükler yaşandığını dile getiren Cesur, hükümetin yardım politikalarının insanları hayata katmayan ve muhtaç hale getiren ve bu yardımların da artık çok yetersiz olduğunu olduğunu belirterek reform çağrısı yaptı.
İNSANLARIN MUTLU OLMASI İÇİN EKMEK KADAR MÜHİM ŞEYLER VAR: GELECEĞE GÜVENLE BAKMAK, DEVLETİNE GÜVENMEK, HUZURLU OLMAK İSTİYOR HALK! TAMAMI ZEDELENMİŞTİR
Konuşmasında, “Bir ülkede halk, günlük hayatından memnunsa; huzur, sükûn varsa, halk geçim sıkıntısından ezilmiyorsa, namerde muhtaç olmadan geçinebiliyorsa, sefalet sınırına yaklaşmış milyonlar yoksa, adalet iyi dağıtılıyorsa, keyfilik yoksa, ve halkın rızası ile yönetime gelenler yetkilerini kendileri, dostları için değil de halkın çıkarları için kullanıyorlarsa o ülke iyi yönetiliyor demektir. Ancak Türkiye iyi yönetilmiyor” diyen Cesur, devamla,
“İnsanların mutlu olması için ekmek kadar mühim olan şeyler var: Tokluğun yanında, hem rahat olmaları hem de geleceğe olan güvenlerini yitirmemeleri lâzım. Devletlerine, ülkelerine ve kendilerine olan inancı kaybetmemeleri lâzım. Bugün bunların tamamı zedelenmiştir.” diyerek sözlerine AKP iktidarlarında toplumsal sorunların derinleştiğine dikkat çekti.
“Kamuoyunun sağduyusunu oluşturan, kurumların sorunsuz işlediği ve korku altına sokulmadığı ülkelerde halkın nabzının tutulmasında zorluk olmaz” diyen Cesur, bu kurumlardan siyaset, medya ve gönüllü kuruluşların da ciddi baskılar altında olduğunu söyledi.
MİLYONLARCA İNSANIMIZ DURUP DURURKEN Mİ İŞİNDEN OLDU? İNKÂR EDEBİLİR MİSİNİZ?
Yaşanan toplumsal ve ekonomik bunalımın sorumluluğun hükümet dışında başka yerde aranmaması gerektiğine işaret eden Cesur, “Bütçe konuşuyoruz; Eğri oturup doğru konuşalım; inkâr edebilir misiniz ki, durup dururken mi, milyonlarca insanımız işinden oldu? Olmamıştır diyebilir misiniz? İş arayan sayısı 2 yılda 2.5 milyon arttı.” dedi. Yaşanan ekonomik sorunun ülkenin her köşesinde hoşnutsuzluğu son derece arttırdığını belirten Cesur, halkın şikayetçi hale geldiğini ve yoksulluğun ve geçim derdinin derinleştiğine dikkat çekti.
EKONOMİK BAŞARISIZLIĞINIZIN AÇTIĞI YARA BÜYÜK, DELİK BÜYÜK VE YAMA KÜÇÜK KALIYOR
Cesur, iki ayrı bakanlık olan Çalışma ve Sosyal Güvelik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile birleştirilmesinin, bakanlığı yönetilemez hale getirdiğini ve sonuçların ortada olduğunu söyledi.
“İktidarlarınızın ekonomik başarısızlığının toplumda açtığı yara büyük, yamalar işe yaramıyor artık, delik büyüdü, ve yamalar küçük kalıyor. Yara çürüyor, kangrene gidiyor.” diyen Cesur, “Kadınlarımız, gençlerimiz, engellilerimiz, yaşlıların sizinle ekonomik ve sosyal hayattan dışlanmış kesimler olarak karşımızda. Topluma kalıcı olarak katılmasını sağlayacak politika geliştirme vizyonunuz maalesef yok.” diyerek hükümete yüklendi.
YARDIM YAPILAN KİŞİ SAYISININ ARTMASI İLE ÖVÜNMEK AKLI OLANIN AKLIYLA ALAY ETMEKTİR, BU YOKSULLAŞIYORUZ DEMEK
Cesur, “Vatandaşlarımızın ekonomik hayata katılmalarını sağlayacak enstrüman ve araçlar sağlayamadığınız için, üretken olamayan bireyler olarak yardımlara bağımlı ve muhtaç haldeler ve bundan şikayetçiler.” dedi. Devamında, yardım verilen kişi sayısı artmasının bir hükümet marifeti olarak görülmemesi gerektiğini, tam aksine yoksullaşmanın bir göstergesi olduğunu ekleyen Cesur, “Şimdi siz kalkıp bir de bununla övünüyorsunuz ve diyorsunuz ki: ‘Şu kadar kişiye yardım yapar hâle geldik’ Ya, bu insanların, aklı olanın aklıyla alay etmek ya başka bir anlama gelmiyor” dedi.
“Sosyal yardım balonu büyüdükçe, istihdamı arttıracak ve ekonomik hayata katılımı mümkün kılacak plan ve projelere kaynak ayrılması zorlaşır” diyen Cesur, “İşte sosyal yardımlar ve çalışma arasında ortaya çıkardığınız kısır döngü budur” diyerek gelinen durumu ortaya koydu.
DEVLET MUHTAÇ OLANA YARDIM YAPAR; ANCAK HERKESİ YARDIMA MUHTAÇ HALE GETİREN BİR SOSYAL DEVLET OLMAZ, OLURSA OLMAZ OLUR
Reform çağrısı yapan Cesur, “Özel durumu olan vatandaşlarımız için evden çalışma, esnek çalışma, yarı zamanlı çalışma gibi “çalışma” kavramını zenginleştirecek modeller veya kotalar gerekiyor.” dedi ve çözümleri sıraladı: “İş verenlere dezavantajlı grupların istihdamı için teşvik vermek çözüm olabilir. Kamu plan, proje ve iştiraklerinde bu gruptan vatandaşlarımızın istihdamı hedeflenebilir, kotalar arttırılabilir.” diyerek 2021 bütçesinde reform vizyonu olmadığını söyledi.
“Yaşlıya, işsize, engelliye, kadına, yeşil kartlıya, herkese sağlık veren bir devlet adamının yanında, Süleyman Demirel’le beraber uzun yıllar çalıştım” diyen Cesur, yardımlara karşı olmadığını ancak o dönemde bile yardım mantığının faklı olduğunu dile getirdi.
Cesur, o dönemdeki yardımların, istihdam politikalarıyla birlikte yapıldığını ve kimseyi kimseye muhtaç hale getirmeme vizyonu taşıdığını ekleyerek, “Sosyal devletseniz yardım yapacaksınız ama herkesi yardıma muhtaç hâle getiren bir sosyal devlet olmaz, olursa olmaz olur.” dedi.
Hükümetin yardım mantığında bir sorun olduğunu belirten Cesur, “Bugünkü para ve enflasyon çıkmazına soktuğunuz ülkemizde vatandaşlarımızın cebine konan yardımlar son derece yetersiz.”.
BU BÜTÇE YOKSULLUK DÜZENİNİ DEVAM ETTİRME BÜTÇESİDİR!
“Gençlerimiz adına şikayetçiyiz. Engellilerimiz adına şikayetçiyiz. Her gün ölen kadınlarımız adına şikayetçiyiz.” diyen Cesur, “Ve onlar adına soruyoruz size, ‘Bu neyin bütçesidir?’ Bu bütçe, hiçbir reform vizyonu olmayan, yapısal sorunları çözmeyi amaçlamayan bir bütçe, “Aynı düzeni devam ettirme bütçesi”dir. Ve soruyoruz; 35 Milyar lira bütçesi olan Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı bu kronikleşen istihdam sorunu için nasıl bir çözüm geliştiriyor?” diyerek iktidara yüklendi.
BÜTÇE HALKIN BÜTÇESİDİR!
KİMİN MALINI KİME VERİYORSUNUZ? SOSYAL HİZMETLERDE DAHİ USULSÜZLÜK VAR
Sosyal hizmetler ve yardımlar için ayrılmış kamu kaynaklarının belirli derneklere, vakıflara devredilmesi ile halkın ödediği vergilerin halka ulaşmadığını belirten Cesur, araya giren aracılar ve denetimsizlikler sebebi ile bütün vatandaşlara ulaşması gereken yardımların vakıflar ve derneklerin seçiciliği ile yalnızca bazı vatandaşlara ulaştığını, ihtiyacı olan pek çok kesimin kamu kaynaklarından faydalanamadığına dikkat çekti.
“Kamu kaynaklarının keyfilikle bütçe dışına çıkarılmasını denetlenebilirlik ve hesap verilebilirlik açısından doğru bulmuyoruz.” diyen Cesur, “Durum öyle bir halde ki devletle iş yapmak için bazı dost vakıflara gizliden yardım yapmak ön şart oldu. Kamu ihalelerinde böyle duyumlar sizin iktidarınızda kanıksandı” diyerek seslerini çıkaramayan yatırımcılar adına şikayetçi olduğunu söyledi.
Cesur, yardımlar konusunda, Sayıştay raporlarına da yansıyan ciddi usulsüzlükler olduğunu dile getirerek, 2018’de de, 2019’da da 100 binden fazla kişinin engelli raporu olmadığı, sisteme kayıtlı olmadığı halde engelli maaşı aldığını söyledi. Toplum Yararına Çalışma Programları’na ve diğer programlara da yedek listeden kurasız bir şekilde eş-dost akraba alındığına dikkat çeken Cesur, usulsüzlüklerde yer alan isimlerin açıklanması gerektiğini ekleyerek şeffaflık çağrısında bulundu.
İYİ Parti Isparta Milletvekili Sayın Dr. Aylin Cesur’un, İYİ Parti Grubu adına TBMM 2021 Bütçe Görüşmeleri’nde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2021 Bütçesi üzerine yaptığı konuşmanın ilgili metni:
Ve diyoruz ki şimdi de: “Türkiye, iyi yönetilemiyor.” Mesele şudur: İyi yönetim ve kötü yönetim hadisesi halkın genelinin aslında ne hissettiğiyle ölçülür. Yani eğer bir ülkede halk günlük hayatından memnunsa; huzur, sükûn varsa; ülkede halk geçim sıkıntısından ezilmiyorsa; mehmâemken, yani her hâlükârda namerde muhtaç olmadan geçinebiliyorsa ve sefalet sınırına yaklaşmış milyonlar yoksa; bir ülkede adalet iyi dağıtılıyorsa ve bir ülkede keyfîlik yoksa; eğer bir ülkede devletin kapıları o ülkenin tüm insanlarına açıksa ve bir ülkede halkın rızasıyla yönetime gelenler, yetkilerini kendileri, dostları, akrabaları için değil de halkın çıkarları için kullanıyorlarsa işte, o ülke iyi yönetiliyor demektir arkadaşlar.
Sonuç, halk memnun mu, değil mi? Budur hadise ve işte “O ülke iyi yönetiliyor mu?” sorusunun cevabı da budur. Herkesi memnun edemezsiniz, evet ama “conventional visdom” denen yani kamuoyunun sağduyusu denen bir hadise var. Halkın nabzını yani kamuoyunu yapan kurumlar işliyorsa ve korku altına sokulmamışsa eğer halkın nabzını tutmakta zorluk yaşamazsınız. Bunlardan 3 tanesi çok önemli; bir tanesi siyaset, bir tanesi medya ve bir tanesi de gönüllü kuruluşlar. Eğer bunlar işlevselse insanlar çok tok olmasalar bile birazcık, bir nebze memnun olabiliyorlar yaşarken. Şunu demek istiyorum: Yani insanların mutlu olması için ekmek kadar mühim olan başka şeyler var. Yani insanların tok olması lazım da aynı zamanda hem rahat olmaları hem de geleceğe bakarken kendilerini güvende hissetmeleri lazım; devletlerine, ülkelerine, kendilerine olan inancı kaybetmemeleri lazım. İşte bugün, maalesef, bunların tamamı zedelenmiştir.
Bütçe konuşuyoruz, eğri oturup doğru konuşacağız. İnkâr edebilir misiniz, şimdi durup dururken mi milyonlarca insanımız işinden oldu? Olmamıştır diyebilir misiniz? Devletin resmî rakamları var ortada. Şimdi, bu iyi mi yani? Türkiye’de bunalım bu insanlar çalıştığı için mi ortaya çıktı? Ya da bu insanlar işten çıktılar, çıktılar da öyleyse neden bitmedi bunalım, eğer bular çalışıyor idiyse, bundan dolayı çıkmışsa? Yani iş arayan sayısı iki yılda 2,5 milyon artmış Değerli Bakanım. Şimdi yaşanan bunalım mali idiyse bu kadar uzun süre sürmesi ve ülkenin her köşesini kasıp kavurması Türkiye’de çok büyük hoşnutsuzluk meydana getirmiştir ve halk şikâyetçi, biz gidiyoruz, sahada bir bir geziyoruz esnafı, çiftçiyi, vatandaşı, şikâyetçi herkes. “Halk hoşnutsuz.” diyemezsiniz. Ben burada kendi Bakanlığıyla ilgili Sayın Bakana bu şikâyetleri dile getireceğim.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2 ayrı Bakanlıktı, bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bunları bir çatı altında topladılar, beraber yaşasınlar mutlu mesut diye. Şimdi Sayın Bakan benim hemcinsim o yüzden kendisine haksızlık etmek istemiyorum, bir kadın olarak ancak, “Yapar.” denilmiş, güvenilmiş kendisine ve neredeyse bütçenin yarısı kendisine bağlanmış tamam da e, işte yapılamıyor yani sistem bozuk; işlemez, zaten kim olursa yapamaz. Kendisine burada söyleyeceklerimi kadın, hemcinsim olarak özür dileyerek söyleyeceğim ama hepsini söyleyeceğim, altta da kalmayacağım.
Şimdi, iktidarlarınızın ekonomik başarısızlığının toplumda açtığı yara büyük, yamalarınız artık işe yaramıyor; delik büyük, yama küçük kalıyor değerli arkadaşlar, kangrene gidiyor iş; yara vardı, artık kangren olmuş, gidiyor iş.
Kadınlarımız, gençlerimiz, engellilerimiz, yaşlılarımız sizinle ekonomik ve sosyal hayattan dışlanmış kesimler olarak karşımızdalar. Çünkü topluma kalıcı olarak katılmasını sağlayacak politika geliştirme vizyonunuz yok; özür dilerim, yardımlar tamam ancak vatandaşlarımızın ekonomik hayata katılmalarını sağlayacak enstrüman ve araçlar sağlayamadığınız zaman üretken olamayan bireyler olarak yardımlara bağımlı ve muhtaç hâle gelmiş milyonlar var ve bundan şikâyetçiler, bundan şikayetçiler. Derinleşen yoksullukla beraber yardıma muhtaç kesim genişliyor, yardım verilen kişi sayısı artıyorsa bu o kadar yoksullaştık demek. Şimdi siz kalkıp -bir de bununla övünüyorsunuz- diyorsunuz ki: “Şu kadar kişiye yardım yapar hâle geldik.” Ya, bu insanların, aklı olanın aklıyla alay etmek ya başka bir anlama gelmiyor yani biraz toparlanmamız lazım. Bu sosyal yardım balonu büyüyor, büyüdükçe istihdamı artıracak ve ekonomik hayata katılımı mümkün kılacak plan ve projelere kaynak ayrılması zorlaşıyor. Sosyal yardımlar ve çalışma arasında ortaya çıkardığınız bir kısır döngü, hadiseniz bu.
Şimdi, bu şekilde özel durumu olan vatandaşlarımız için evden çalışma, esnek çalışma gibi çalışma kavramını zenginleştirecek modeller geliştirebilirsiniz. Mesela, iş verenlere dezavantajlı grupların istihdamı için teşvik vermek bir çözüm olur. Kamu plan, proje ve iştiraklerinde bu gruptan vatandaşlarımızın istihdamını hedefleyebilirsiniz mesela.
Vatandaşlarımızın cebine konan yardımlar da son derece yetersiz artık çünkü o kadar çok para piyasaları oynadı ve yerinden gitti, her şey uçtu ki yetmiyor bu yardımlar. Enflasyon ve para çıkmazına soktunuz ülkeyi, asıl mevzu bu.
Şimdi, bakın, biz yardımlara karşı değiliz. Ben, ömrümün çok büyük bir kısmını bu yardımları Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşlıya, işsize, engelliye, kadına yeşil kartla herkese sağlık veren bir devlet adamının yanında Süleyman Demirel’le faydalı geçirdim; dolayısıyla tabii ki karşı değilim ama yardımın mantığı farklı. Sosyal devletseniz yardım yapacaksınız ama herkesi yardıma muhtaç hâle getiren bir sosyal devlet olmaz, olursa olmaz olur yani olmaz olur.
Beraberinde iğneden ipliğe muhtaç bir Türkiye’de yapılan sanayi ve başta her tür yatırımla istihdam sağlayan ve ülkeyi namerde muhtaç etmeyen yatırımlar da aynı vizyonla yapıldı; onlar yapılırken, bugün o yok sizde. Şimdi, bugün bu alanda ciddi bir reforma ihtiyaç var ve maalesef böyle bir yaklaşım bize sunduğunuz 2021 bütçesinin hiçbir yerinde yok. Sonuç: Şikâyetçiyiz Sayın Bakan. Biz gençlerimiz adına şikâyetçiyiz. Engellilerimiz adına şikâyetçiyiz. Her gün ölen kadınlarımız adına şikâyetçiyiz. Ve onlar adına soruyoruz size, ilk gün sorduk. Bu neyin bütçesi, bu neyin bütçesi? Şimdi, bu bütçe hiçbir reform vizyonu olmayan, yapısal sorunları çözmeyen bir bütçe ve bu bütçe aynı düzeni devam ettirme bütçesi. Sizin düzeninizi devam ettirme bütçesi bu. Soruyoruz: 35 milyar lira bütçesi olan Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı bu kronikleşen istihdam sorunu için nasıl bir çözüm ortaya koyuyor, soruyoruz bunu.
Gelelim sosyal hizmetlere. Belirli derneklere, vakıflara devredilmesi. Kimin malını kime veriyorsunuz sorusunu azıcık içine girenlerin aklına getiriyor. Araya giren aracılar ve denetimsiz harcanan kamu yatırımı ulaşmayan kaynaklar, hangi vatandaşa ulaşıp hangisine ulaşmadığı belirsiz yardımlar ve kamu kaynaklarının keyfîlik ve bütçe dışına çıkarılmasını, denetlenebilirlik ve hesap verebilirlik açısından doğru bulmuyoruz biz. Öyle bir hâlde ki hadise artık devletle iş yapmak için bazı dost vakıflara gizliden yardım yapmak ön şart. Bunun en kötüsü ne biliyor musunuz? Bu kanıksanmış hâlde yani bunu kabul etmiş artık yardımcı. Kamu ihalelerinde çok fazla böyle duyumlarla karşılıyoruz. Şimdi, o yatırımcılar seslerini çıkarıp şikâyet edemiyorlar belki işlerini devam ettirmek için ama biz onlar adına şikâyetçiyiz Sayın Bakanım. Biz onlar adına şikâyetçiyiz.
Yardımlar konusunda ciddi usulsüzlükleriniz var, kendinizi düzeltmeniz lazım. Mesela 2018’de de 2019’da da engelli raporu olmadığı, sisteme kayıtlı olmadığı hâlde engelli maaşı alan 100 binden fazla insan yansıtılmış Sayıştay raporlarına. Bu isimler Ak Parti il, ilçe teşkilatlarının Bakanlık il, ilçe taşra müdürlüklerine verdiği isimler olduğuna dair önemli duyumlar, iddialar var. Açıklayın bunları, kimlermiş, isimleri çıksın bir bir ortaya. Şimdi, toplum yararına çalışma programlarına, diğer programlara yedek listeden kurasız bir şekilde eş dost, akraba alındığı söyleniyor, açıklayın bunları da.
Aylin Cesur’un konuşmasının videosunu aşağıdan izleyebilirsiniz:
Etiketler: Aylin Cesur » İyi Parti » ısparta » TBMMYorum yapabilmek için Giriş yapın.
BENZER HABERLER