logo

reklam

CEHALETİN İLACI ARKEOLOJİ


Prof.Dr. Mehmet ÖZHANLI
mehmetozhanli@sdu.edu.tr

Dincilik ve ırkçılık cehaletten filizlenen zararlı sarmaşıklardır. Bunların olduğu yerlerde akıl ve mantık barınamaz. Her hangi bir şeye sarılmadan ayakta duramayan bu hastalıklı sarmaşıklar, sarıldıkları her şeyi cehaletle besleyip zararlı bir hale dönüştürürler. Bunların beslediği en korkak insan bile enjekte edilen sahte cesaretle kendisini çok önemli bir kahraman gibi görebilir. Enseyi karartan bu kahramanlar(!), bir anda ülkenin hatta evrenin sahibi olarak ortaya çıkar ve bütün insanlığa ayar vermeye çalışırlar. Milli ve dini duygularla, evrensel olan her şeyi zararlı ve düşman olarak görürler ve buna karşı “kurtuluş savaşı”(!) başlatırlar. Din ve ırk motifleriyle süslenmiş kahramanlık konuşmaları yaparak milleti galeyana getirirler. Son zamanlarda böyle faşist bir cahil kahraman(!) arkeoloji bilimine ve arkeologlara karşı aslı astarı olmayan son derece çirkin ithamlarda bulunmaktadır. Bu ve bunun gibilerine genel doğruyu öğretmek çok zor olsa da, şimdilik bunlara arkeolojinin tanımı yeterli bir cevaptır: Arkeoloji, hiçbir ırkın, milletin, devletin, egemenin, ideolojinin ve dinin etkisinde kalmadan insanlığın ortak geçmişini bilimsel çalışmalarla açığa çıkaran bir bilim dalıdır. Açığa çıkardığı eserlerden ve elde ettiği bilgilerden yola çıkarak insanın geçmişte yaptığı hatalara düşmeden barışçıl mutlu bir gelecek inşa etmesi için bilimsel yayınlar yaparak insanlığa katkı sağlar.

Hiçbir bilim dalı evrene, dünyaya ve canlılara zarar verecek bilimsel çalışmalar yapmaz. Onları tanımaya, anlamaya ve insana daha faydalı olmaları için uğraş verir. Ancak, yapılan bilimsel çalışmaları kötüye kullananlar mutlaka olmuştur, oluyor ve olacaktır da. Bu kötü insanlar yüzünden bilim insanlarını suçlamak cehaletin dik alasıdır. Albert Einstein ve diğer bilim insanları atomu bomba olarak kullanıp bütün canlıları öldürsünler diye parçalamadılar. Atomu bomba olarak kullananların suçunu insanlığa hizmet etmek için ömrünü harcayan iyi bilim insanlarına yüklemek, hayatı boyunca insanlık için taş üzerine taş koymamış cahil insanların yapacağı bir iştir.

Üniversite öğrencilik yıllarından itibaren kazı ve araştırmalarda sıcak soğuk demeden karın tokluğuna kazma kürek çalışan, mezun olduktan sonra kendi alanında işe girmesi neredeyse imkânsız olan Arkeologlar, en çok takdir edilmesi gereken gönüllü emekçilerdir. İnsanların emeklerini yok saymak, evrensel bir çalışmayı ırksal ve ideolojik bir çerçeveye sıkıştırmaya çalışmak milliyetçilik ve vatanseverlik olamaz. İnsanlığın geri kalmasında ve cehaletten kurtulamamasında bu tür zihniyetlerin büyük rolleri vardır. Bilimin yereli olmaz bilim evrenseldir. Her bilim dalında olduğu gibi istenildiğinde arkeoloji de kötü amaçlarda kullanılabilir. Ancak, Arkeoloji eğitimi almış, kazı ve araştırmalara katılmış ve de arkeolojik kazılarda açığa çıkarılan en küçük objenin insanlığın geleceği için ne kadar önemli olduğunu anlamış bir Arkeolog bu bilimi asla kötüye kullanmaz ve insanlığa ihanet etmez. Ama yaşadığı, kimliğini taşıdığı ülkenin, geçmişine sahip çıkmayan, geçmişi ırk ve ideolojiyle sınırlayan bir zihniyet, ülkeye ve insanlığa büyük zararlar verir. Türkiye Cumhuriyetinin sınırları içerisinde kalan topraklarda yaşanmış olan geçmiş, en erken dönemden itibaren insanlığın ortak mirası olarak Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve halkına aittir. Bunu inkâr etmek bilgisizlik ve cehalettir. Bu topraklarda bulunan arkeolojik eserleri korumak ve gelecek kuşaklara aktarmak ortak görevimizdir. Esas işlevinin yitirmiş ve artık tarih eser niteliğine dönüşmüş antik kentler, dini yapılar ve diğer bütün sanat eserleri her hangi bir millete, dine mal edilemez, o artık insanlığın ortak mirasına dönüşmüştür. Evrenseldir ve sınırları içerisinde bulunduğu ülkenin garantisindedir.

Ülkeler turizm gelirlerinden en büyük payı, Arkeologların kazıp açığa çıkardıkları antik kentlerde ve kazılarda bulunan arkeolojik eserlerin sergilendikleri müze ziyaretlerinden elde etmektedirler. Müze de sergilenen küçücük bir figürin kadar, ülkeye katkısı olmayan birinin, boş ithamlarını ciddiye almak cehalet sarmaşığına su taşımaktır.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • BÜYÜK BAŞKOMUTAN, BÜYÜK TAARRUZ, BÜYÜK ZAFER…

    30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İkinci Viyana kuşatmasından (1683) tam 238 yıl sonra ilk defa Sakarya Meydan Muharebesinde toprak kaybedilmemiş, 22 gün 22 gece (23 Ağustos-13 Eylül) süren “HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR. O SATIH BÜTÜN VATANDIR anlayışıyla gerçekleştirilen SAKARYA meydan savaşında kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman, Sakarya Nehrinin batısına püskürtülmüş ve bağımsızlık yolunda en önemli adım atılmıştır, düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra, 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kem...
  • SOKAKTAN MECLİSE BÖYLE NEREYE?..

    24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    O gün sabah erken kalktım. Hava sakindi. Üç gündür dağdan esen sert ve şiddetli, aynı zamanda sıcak rüzgâr dinmişti. Denize gidebilirdim. Mayomu giydim ve yaklaşık 600 metre uzaklıktaki denize hızlı adımlarla kısa sürede ulaştım. Yaklaşık 1 saat deniz kenarında yürüyüş ve yüzmeden sonra biraz yorgun vaziyette dönüş yolunda, bahçesinde etrafı temizleyen 50-55 yaşlarında zaman zaman ayak üstü sohbet ettiğim Hakan’a rastladım. Kendisi mühendisti, zamanında İstanbul da şirketleri ve iyi bir hayatı olmuş, ancak hayatın acımasız yanlarını da yaşam...
  • Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi; Keneler ve Düşündürdükleri

    30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla havaların ısınması, yağmurların yağması ile birlikte, bahçe, tarla işleri ile birlikte KENE MEVSİMİNİNİN de başlaması, dolayısıyla Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ve insanlarda ölümlerin görülmesi söz konusu olabileceğinden, EMEKLİ DE olsam, sorumluluk bilinciyle yıllardır yaptığımız uyarıları, yapılması gerekenleri; YETKİLİLERE, ETKİLENENLERE bir kez daha hatırlatmak istedim.. Ülkemizde 2002 yılında Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ile gündeme oturan, popüler olan ve 7’den 70’e herkesin tanıdığı keneler, biz...
  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...