Son Dakika
Emhal Besi Çiftliğine bayan eleman aranıyor
Yalvaç’ın üreten ve üretken markası: DURUTÜRK
ELBENGİLİ PVC-Alüminyum-İnşaat’tan BAYRAM TEBRİKİ
Yalvaç’ta perde, tül ve nevresimin adresi: ERTEN…
Yalvaç’ta 15 yıldır el yapımı PİZZA’nın tek adresi: Dr. Pizza…
Yalvaç’ın kazanma ustası 10. seçiminden %95’le galip çıktı
TDK (Türk Dil Kurumu) sözlüğünde bilgi, “insan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, malumat” olarak tanımlanmaktadır. Aynı sözlükte bilginin bir başka tanımı da “öğrenme, araştırma veya gözlem yoluyla elde edilen gerçek, malumat, vukuf” olarak ifade edilmektedir. Bilginin başka tanımlamalarına da rastlamak olanaklıdır. Ayrıca bilginin çok farklı sınıflandırma ve türlerini de görebilirsiniz. Ancak basit ve anlaşılabilir olması itibariyle bilginin “açık bilgi” ve “örtük/örtülü bilgi” olarak sınıflandırılması benim için ayrı bir anlam ve kolaylık ifade etmektedir.
Bu sınıflandırmada “açık bilgi” kağıda ve söze kolayca dökülebilen bilgi türüdür. Örneğin kitap, gazete ya da dergilerden okuyabildiğimiz ya da televizyon, radyo gibi iletişim araçlarından dinleyerek öğrenebildiğimiz bilgiler “açık bilgi (explicit knowledge)” olarak isimlendirilmektedir. Yeri gelir bir kitap, yeri gelir bir makale, yeri gelir bildiklerini bize anlatan bir öğretmen “açık bilgi” kaynağıdır.
Ancak “örtük/örtülü bilgi (tacit knowledge)” öyle değildir. Kolayca kağıda, kelimelere dökülemez. Açık bilgiyi okumak ya da dinlemekle öğrenebilirsiniz. Ancak örtük/örtülü bilgiyi edinmek için yaşamak, tecrübe edinmek gerekir. Siz onu ne kadar anlatmaya da çalışsanız, karşınızdaki onu yaşamadığı, test etmediği sürece algılayamayacak, anlayamayacaktır. Örneğin hayatında hiç çay içmemiş birine çayın tadını nasıl anlatabilirsiniz? Ya da ananas, çilek tatmamış birine nasıl bu lezzetleri ifade edebilirsiniz? O nedenle “örtülü bilgi” yaşanarak öğrenilir. Yüzme de bisiklete binme de böyledir. Siz ne kadar güzel anlatsanız da kişinin yüzmeyi, bisiklete binmeyi öğrenmesi için denemesi, yaşaması gerekir. Bu süreçte düşmeyi de, su yutmayı da göze alması kaçınılmazdır. O nedenle sadece okuyarak yüzücü, bisiklet binicisi ya da sanatkar olan birini bulmanız mümkün değildir. Emek harcaması, çalışıp çabalaması gerekir.
O halde kendimize şunu soralım. Bu hayatta kelimelere, kağıda dökemediğimiz şeyler oldu mu? İçimizde fırtınaların koptuğu, gözlerimizden yaşların boşandığı, boğazımızın düğümlendiği ama anlatamadığımız ne tür duygu patlamaları yaşadık? Merhum Orhan Veli’nin ifadeleriyle “kelimelerin kifayetsiz kaldığı, epeyce yaklaşıp duyduğumuz ama bir türlü anlatamadığımız” nice duygular yaşamadık mı? Eminim birçoğumuz bunu defalarca yaşamışızdır. İşte o nedenle deniyorki açık bilgi, buzdağının sadece görünen kısmıdır. Ona hayat veren ve buzdağının altında kalan %90’lık kısım ise örtülü bilgidir. Biz bu buzdağının sadece dışarıya yansıyan, kelimelere dökülebilen kesitini görmekteyiz. Bu nedenle bilgi denizi, örtülü bilgi deryasından dökülen damlalarla sürekli gelişmekte, zenginleşmektedir.
Örtük/örtülü bilgiyi, açık bilgiden daha hassas hale getiren bir diğer yönü ise kolayca taklit edilememesidir. Siz bir yazıyı aynen yazabilirsiniz. Ama bir çömlek ustasının yaptığı işi hemen yapamazsınız. Çırak, kalfa silsilesinden geçmeniz ve uzun bir süre emek vermeniz gerekir. O nedenle örtülü bilgi samimiyettir, eylemlerle yaşamaktır, hissetmektir. Bir öğretmen, bir ebeveyn, bir siyasetçi, bir yönetici de doğruluk, dürüstlük, ahlaklı ve erdemli olma konularını en süslü kelimelerle en muhteşem şekilde anlatabilir. Ancak bunları eylemlerine dökemediği sürece etkisi ve inandırıcılığı pek olmayacaktır. Çünkü birey söze değil, eyleme bakmaktadır. Eylem ve söylem arasındaki farklılık ise tutarsızlık, güvensizlik ve hayal kırıklığı demektir. Nitekim tarihten bu yana nice kitaplar ahlak, erdem ve doğruluk gibi hassas değerleri anlatan açık bilgilerle doludur. Ancak toplumlar bu değerleri yaşayan, eylemlerine yansıtan örtük bilgi kaynaklarına hep ihtiyaç duymuş, değer vermiştir. Bugün de kütüphanelerimiz, internet sayfalarımız sonsuz açık bilgiyle doludur. Ancak okuyup anlatan “açık bilgi” şovmenleri ya da söz ustalarından çok, gerçek anlamda (örtük/örtülü bilgiyi) doğruluk ve dürüstlüğü yaşayan, topluma rol model olan ahlaklı ve erdemli bireylere ihtiyaç duymaktadır. Kısacası mesele açık bilgiyi söylemek ya da okumak değil, örtük bilgiyi tam anlamıyla yaşayabilmektir.
Etiketler: Özyalvaç » Prof.Dr. Hulusi DoğanYorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler