logo

reklam

BESLE KARGAYI OYSUN GÖZÜNÜ

Allah’ın mabedini kirletenler, mabedin dışındakiler değil, içindekilerdir. Bunlar kimlerdir derseniz:

* Mabedi dine fatura edilmiş hurafe ve uydurmalarla dolduranlar.

* Mabedi bölme, parçalama, fırkalara ayırma aracı olarak kullananlar.

* Mabedi siyasi hesap ve çıkarların aracı haline getirenler.

Tevhit dininin en büyük mabedi Kabe, (Beytullah) önce Emevi, daha sonra Abbasi saltanat hırsının aracı yapılmıştır.

Kabeyi tüm bu kirlerden uzak tutan ve ara-duru hizmetgahı yapma şerefine erişenler, atalarımız Osmanlılardır. Kabe (Beytullah)Türk insanının kontrolü döneminde gerçek işlevine erişmiştir.

Osmanlı, Kâbe çevresine ibadet mahallini genişletmek için eklediği kubbelerini bile Beytullah’ın damından aşağı seviyede olmasına özen göstermiştir.

Tevhit dininin ikinci mabedi Kudüs mescidi de İsrail tarafından kirletilmiştir. İsrail güçleri çaresiz Filistin halkına ateş ve kahır zulmüne maruz bırakmaktadır.

Kudüs İsrail yönetimine geçtikten sonra, İsrailli yöneticileri, Filistin halkına kan ve gözyaşından başka bir şey getirmemişlerdir.

Dini mabetlerimiz, siyasi hesaplarla, hizip ve tefrikaya alet edilmiştir. Birliğin değil ayrışmanın aracına dönüştürülmüştür. Kirletilen mabetler yüzünden, ilahi dinlerin mensupları birbirine düşman edilmiştir.

Araplar, Türklerden kalan tarihi eserlere bile tahammül edemezler. Bundan 400 yıl evvel Osmanlının, Kâbe’yi korumak için yaptırdığı, “Ecyad Kalesi”nin Dünya mirasını korumakla görevli Türkiye Cumhuriyeti devletine ve “UNESCO”ya rağmen Araplar yıkarlar, yerle bir ederler, yerine devasa devre mülk gökdelenler yaparlar.

Şimdi burada ne var demeyin. Eski tarihi Osmanlı Kalesini yıkanlar orayı dünya mirasına alıp restore yapmaları gerekirken yıkıyorlar. Ama Cidde’de bulunan bir eski evi restore ederler. Neden? Çünkü o evde Arapları Türklere karşı savaşa kışkırtan Lawrense’nin kaldığı evde ondan. Evin bir köşesine tabela çakarlar ve üzerine:  “Bu ev Türklere karşı savaş vermemize yardımcı olan Lawrense’nin karargâhıdır.”  diye yazarlar.

Türk halkı, Filistinlilerin, İsrail Hükümetine karşı haklı mücadelesine hep destek vermiştir. Ama aynı duyarlığı Filistinlilerden görememiştir. Kıbrıs Barış Harekâtı, Rumların adada soydaşlarımıza karşı başlattığı etnik temizlik üzerine yapılmıştı.

O süreçte Libya Lideri Kaddafi hariç tüm Arap ülkeleri Kıbrıs Barış Harekâtına karşı çıkmıştı. Maalesef Filistin Kurtuluş Örgütü de, Barış Harekâtına destek bir yana, Türkiye’yi işgalci olmakla suçlamıştı.

Türkiye’nin terör tehdidini ortadan kaldırmak için Suriye’nin kuzeyine başlattığı operasyonu Arap Birliği ülkeleri kınadı. Kınayan ülkeler arasında, Filistin’in de yer alması oldukça düşündürücüdür. Bizde ki Arap hayranlarına ne söyleyelim bilmem ki…

Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Suriye’nin kuzeyinde başlatılan ‘Barış Pınarı’ operasyona yönelik açıklamaları dikkat çekti. Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Facebook hesabından yaptığı açıklamada, “1974’te biz adına Barış Harekâtı desek de bu bir savaştı ve akan da kandı. Şimdi Barış Pınarı desek de akan su değil kandır. Bu nedenle bir an önce diyalog ve diplomasinin devreye girmesi en büyük dileğimdir” ifadelerini kullandı.

Ne demişler büyüklerimiz: “Besle kargayı, oysun gözünü.”

MEHMET YEŞEREN

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.