logo

reklam

ALGIYLA YARATILMIŞ VATAN SEVGİSİ


Prof.Dr. Mehmet ÖZHANLI
mehmetozhanli@sdu.edu.tr

Vatanseverlik, görevini en iyi yapmaktır. Öğrenciysen en çok dersi sen çalışmalısın. Öğretmensen, dersin en iyisini sen anlatmalısın. Çöpçüysen, sokağı en güzel sen süpürmelisin. Yöneticiysen, liyakatiyle en adil yönetimi sen yapmalısın. Vatan severlik böyle bir şey…Gerisi lafügüzaf…

“Lafla peynir gemisi yürümez” derler. Ancak, bizim ülkemizde ne hikmetse herkes olmayan denizde olmayan gemiyi lafla yürütebiliyor. İşin garibi, yarattıkları bu “algıya” kendileri de inanıyor. Lafta herkes vatanı çok seviyor; vatan için canını vermeye hazır olduğunu söylüyor, ama icraata gelince “mış” gibi yapıp “köşeyi” nasıl döneceğinin yollarını arıyor. İnsanımız, Aristoteles’in M.Ö. 350 yılında Büyük İskender’e dünya halklarını tanıtırken Anadolu/Asya halkları için kullandığı “Şark Kurnazı” deyiminin hakkını veriyor. Devlet kadrosuna girene kadar yada bir makamı elde edene kadar, dürüst ve çalışkan bir imaj çiziyor; istediklerini elde edince de “devletin malı deniz yemeyen …..” atasözünü kendisine düstur ediniyor. Ama bu arada söylevde dindarlığı ve milliyetçiliği diline pelesenk ederek her an ve her ortamda durmadan vatanseverlikten ve dürüstlükten dem vuruyor. Diplomalı cahillerin vatan sevgisi, kasabın koyuna, ineğe olan sevgisi kadardır… İlginç olan ülkedeki herkesin, G. G. Marquez’in “Kırmızı Pazartesi” romanında olduğu gibi yaşanan bu samimiyetsizliğin ve ahlaksızlığın farkında olması. Sohbet ortamlarında, yaşanan ahlaksızlıktan herkes şikâyetçi ancak, iş ciddiye bindiğinde, resmi bir ortamda sanki bütün bunlar başka bir ülkede olup bitiyormuş gibi bir anda zemzemle yıkanıp kendilerini aklamanın yolunu seçiyor insanımız. Sanırım, bizim insanımız aynaya sadece dış görünüşünü görmek için bakıyor. Ülkede inanılmaz artan estetik operasyonları da bunu kanıtlıyor. Kendi gözünün içine bakarak gerçekleri kendisine itiraf etmeye cesareti olmayan; önce kendisini ve sonra çevresindeki herkesi kandıran cahil, korkak ama kurnaz bir toplum…

Televizyon kanallarında yayınlanan bazı programlarda; bizzat yapan ve yaşayan kişiler tarafından anlatılanlar, ülkemizde dönen cehaletin, ahlaksızlığın ulaştığı boyutun kısa fragmanları. Ensest ilişkilerin ve fuhuşun televizyon ile internet kanallarında reyting rekorlarını kıran programlara dönüşmesini ve de TikTok vb. internet sitleri üzerinden para için kendini teşhir edenlerin izahını sizlere bırakalım… Bu çürümüşlük, yaratılan “ahlaklı” algılarla daha ne kadar görmezden gelinir bilinmez. Bilinen, başta aileler olmak üzere bütün kurumların derin bir ahlaksızlığın ve çürümüşlüğün içinde olduğudur. Toplum, bir yengeç sepetinin içerisine toplanmış; kimsenin bu ahlaksızlık sepetinde dışarı çıkmasına izin verilmiyor. Kimse kendisine bakmıyor, hep başkalarının gıybetini yaparak kendisini aklamaya çalışıyor.

Ülke Demagog dolmuş; dinden, milliyetçilikten ve bunlar dışındaki ideolojilerden, vatan sevgisinden, adaletten, eşitlikten vb. şeylerden dem vurmak bir dönem modası olmuş. Dünya üzerindeki bütün ülkelerde benzer sahneler yaşanmaktadır. İçi boş “algı”dan oluşan bu konuşmalara inananların sayısı dünyada hiç de azımsanmayacak kadar çoktur.

Değerlerin sıradanlaştırıldığı toplumlar çökmeye mahkûmdur. Liyakatsiz insanlar, her zaman ve her yerde toplumlara ahlaksızlığın ve kötülüğün virüsünü bulaştıran cahillerdir. Ülkede hiçbir şeyin değeri kalmamış, cehalet arşa ulaşmış, ama herkes korkunç bir özgüvene sahip ve her şeyi biliyor. Her yolu mubah gören kapitalizm, insanlığın ruhunu satın almış; vicdanı yalanlarla avutur olmuş. Yalan söylemek, ilmi siyaset; ideolojilerin, dinlerin ve milliyetçiliğin arkasına saklanıp algı yaratmak vatanseverlik olmuş…

Lütfen! Vatanını seven görevini layıkıyla yapsın…

Etiketler:
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • BÜYÜK BAŞKOMUTAN, BÜYÜK TAARRUZ, BÜYÜK ZAFER…

    30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İkinci Viyana kuşatmasından (1683) tam 238 yıl sonra ilk defa Sakarya Meydan Muharebesinde toprak kaybedilmemiş, 22 gün 22 gece (23 Ağustos-13 Eylül) süren “HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR. O SATIH BÜTÜN VATANDIR anlayışıyla gerçekleştirilen SAKARYA meydan savaşında kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman, Sakarya Nehrinin batısına püskürtülmüş ve bağımsızlık yolunda en önemli adım atılmıştır, düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra, 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kem...
  • SOKAKTAN MECLİSE BÖYLE NEREYE?..

    24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    O gün sabah erken kalktım. Hava sakindi. Üç gündür dağdan esen sert ve şiddetli, aynı zamanda sıcak rüzgâr dinmişti. Denize gidebilirdim. Mayomu giydim ve yaklaşık 600 metre uzaklıktaki denize hızlı adımlarla kısa sürede ulaştım. Yaklaşık 1 saat deniz kenarında yürüyüş ve yüzmeden sonra biraz yorgun vaziyette dönüş yolunda, bahçesinde etrafı temizleyen 50-55 yaşlarında zaman zaman ayak üstü sohbet ettiğim Hakan’a rastladım. Kendisi mühendisti, zamanında İstanbul da şirketleri ve iyi bir hayatı olmuş, ancak hayatın acımasız yanlarını da yaşam...
  • Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi; Keneler ve Düşündürdükleri

    30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla havaların ısınması, yağmurların yağması ile birlikte, bahçe, tarla işleri ile birlikte KENE MEVSİMİNİNİN de başlaması, dolayısıyla Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ve insanlarda ölümlerin görülmesi söz konusu olabileceğinden, EMEKLİ DE olsam, sorumluluk bilinciyle yıllardır yaptığımız uyarıları, yapılması gerekenleri; YETKİLİLERE, ETKİLENENLERE bir kez daha hatırlatmak istedim.. Ülkemizde 2002 yılında Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ile gündeme oturan, popüler olan ve 7’den 70’e herkesin tanıdığı keneler, biz...
  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...