logo

reklam

‘Ah Bu Yarım İşler’


admin
ozyalvac@hotmail.com

Öyle sözler vardır ki bazen kitaplar dolusu bir bilgiyi özetler. Bazen tüm ömrünüzü yeni baştan sorgulatır. Ya da yaşadığınız deneyimleri tek solukta ifade eder. Anlatabilen için öz bir şifre, anlayabilen için ise bir hazinedir. Kimi zaman atasözleri olarak çıkar karşımıza, kimi zaman da romanlarda gösterir kendini. Kimi zaman türkülerde yer bulur kendine, kimi zaman da bir dost meclisinde dökülür dudaklardan. Üstüne pek bir şey söyleyemezsiniz. Gerek de kalmamıştır zaten. Adeta jilet gibi kesip atmış, bitirmiştir herşeyi. Herşey gün gibi ortadadır. Söylenecek her şey erir gider onun büyüleyici ateşinde. Artık düşünmek, düşünmek ve bir daha derinden düşünmektir geriye kalan. Söyleneni, söyleyeni, söyleteni her boyutuyla bir kez daha derinden ve derinden düşünmek.

Eğitim hayatımda çok önemli yeri olan kıymetli bir büyüğüm böyle özlü sözler attı yakın zamanda bana. Kendisi bir eğitimci olunca, sözler de eğitimle ilgiliydi pek tabi. O’nun da iznini alarak bu sözleri sizlerle paylaşmak isterim. Aynen şöyle idi kıymetli büyüğümün paylaştığı sözler:

“Herhangi bir ulusun yok edilmesi atom bombası veya uzun menzilli füzelerin kullanılmasını gerektirmez… Sadece eğitim kalitesini düşürmek ve sınavlarda kopya çekilmesine izin vermek yeterlidir.

  • Hastalar, bu tür doktorların elinde ölür.
  • Binalar, bu tür mühendislerin ellerinde çöker.
  • Para, bu tür ekonomistlerin ve muhasebecilerin elinde kaybolur.
  • İnsanlık, bu tür din görevlilerinin elinde ölür.
  • Adalet, bu tür yargıçların elinde kaybolur.
Eğitimin çöküşü milletin çöküşüdür.”

Evet, askeri okullarda eğitimci ve yönetici olarak uzun yıllar hizmet etmiş büyüğüm, eğitimin önemine böyle özlü sözlerle dikkat çekiyordu. Eğitimin çöküşü, milletin çöküşüdür. Aksi taktirde iki atom bombasıyla 200 binden fazla insan kaybeden Japonya’nın bugünkü konumunu ve başarısını nasıl açıklayabilirdik? Nitekim Japon eğitim felsefesinin temeli de önce ahlak ve erdemdir. Çocukları ahlaklı, erdemli ve ülkesine bağlı bireyler olarak yetiştirmek, onlara bilgi ve beceri kazandırmaktan çok daha önemlidir bu ülkede. Zira ahlaksız insanların elinde bilgi, tehlike ve tehdit saçan birer araca dönüşebilir. O nedenle ahlak ve erdemin üzerine uzmanlık inşa edilmeye çalışılmaktadır.

Öte yandan eğitim kalitesinin düşmesi ehliyet ve liyakatsizliğe işarettir. Ehliyetsizlik ve liyakatsizlik, koşulsuz itaati, itaat ise adaletsizliği, adaletsizlik de beraberinde toplumda güvensizlik ve çürümeyi getirir. O nedenle liyakatsizlik sürekli sırtını dayayacak bir yer bulma, adaletsizlik ise haksızlık ve usulsüzlüğü kapayacak ser bulma derdindedir. Ancak toplum da bu liyakatsizler yüzünden can derdindedir. Ne güzel söylemiş atalarımız “yarım hekim candan, yarım hoca dinden eder” diye.  Ancak büyüklerimiz “yarım hakim, yarım gazeteci, yarım avukat, yarım muhasebeci, yarım öğretmen vb”’in neyden edeceğini söylememiş.

Bunların cevabını da sizlere bırakıyorum.

Kalın sağlıcakla.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • BÜYÜK BAŞKOMUTAN, BÜYÜK TAARRUZ, BÜYÜK ZAFER…

    30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İkinci Viyana kuşatmasından (1683) tam 238 yıl sonra ilk defa Sakarya Meydan Muharebesinde toprak kaybedilmemiş, 22 gün 22 gece (23 Ağustos-13 Eylül) süren “HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR. O SATIH BÜTÜN VATANDIR anlayışıyla gerçekleştirilen SAKARYA meydan savaşında kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman, Sakarya Nehrinin batısına püskürtülmüş ve bağımsızlık yolunda en önemli adım atılmıştır, düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra, 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kem...
  • SOKAKTAN MECLİSE BÖYLE NEREYE?..

    24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    O gün sabah erken kalktım. Hava sakindi. Üç gündür dağdan esen sert ve şiddetli, aynı zamanda sıcak rüzgâr dinmişti. Denize gidebilirdim. Mayomu giydim ve yaklaşık 600 metre uzaklıktaki denize hızlı adımlarla kısa sürede ulaştım. Yaklaşık 1 saat deniz kenarında yürüyüş ve yüzmeden sonra biraz yorgun vaziyette dönüş yolunda, bahçesinde etrafı temizleyen 50-55 yaşlarında zaman zaman ayak üstü sohbet ettiğim Hakan’a rastladım. Kendisi mühendisti, zamanında İstanbul da şirketleri ve iyi bir hayatı olmuş, ancak hayatın acımasız yanlarını da yaşam...
  • Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi; Keneler ve Düşündürdükleri

    30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla havaların ısınması, yağmurların yağması ile birlikte, bahçe, tarla işleri ile birlikte KENE MEVSİMİNİNİN de başlaması, dolayısıyla Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ve insanlarda ölümlerin görülmesi söz konusu olabileceğinden, EMEKLİ DE olsam, sorumluluk bilinciyle yıllardır yaptığımız uyarıları, yapılması gerekenleri; YETKİLİLERE, ETKİLENENLERE bir kez daha hatırlatmak istedim.. Ülkemizde 2002 yılında Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ile gündeme oturan, popüler olan ve 7’den 70’e herkesin tanıdığı keneler, biz...
  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...