logo

reklam
15 Eylül 2020

A Ş U R E

Aşure; târihte özellikle de dinler târihinde yaşanmış olan çeşitli önemli olaylara istinâden anılan, kutlanılan, gelenekselleşen bir ritüeldir.

Daha çok İslâm toplumlarıyla özdeşleşen bu tören,hicrî muharrem ayının onuncu gününe tekabül eder.

Ülkemizde aşure denilince ilk akla gelen; sıcacık şerbeti içerisinde bakliyat, kuruyemiş ve çeşitli meyvelerin yüzdüğü, buharı üzerinde tüten bir tatlı çeşididir.

İkrâmın, gönül bolluğunun, gözü tokluğun adıdır aşure…

Yalvaç’ta, aşure ayı içerisinde kadınlar, bir ellerinde kepçe bir ellerinde aşure kovası komşu evlerin kapılarını çalarlar. Hiçbir komşuyu ihmâl etmeden, komşularının tabaklarını bol bol, cömertçe doldururlar.

Hâl hatır ve “Allah kabûl etsin.” dileklerinden sonra sıra başka komşuların kapısını çalmaya gelir ve bu böylece devâm eder. -Varlıklı veyâ değil farketmez- herkes kendi bütçesine uygun şekilde aşure malzemesini bolca koyar karışımın içerisine…

Kuru fasulye, nohut, yarma buğday, kuru incir, kuru kayısı, fındık, fıstık, ceviz içi vd… Mevsimine göre kimi zaman üzeri nar taneleri ile süslenen aşurelerdeki tarçının kokusu, buharla birlikte kıvrıla kıvrıla havaya yükselip de rakkaseler gibi burnunuzun dibinde dansetmeye başladıkça insanın iştâhını kabartır. Şeker hastalarının bile perhizini bozan bu manzara aslında çok canlar yakmakta da mâhirdir.

Yalvaç’ın kadınları da bu mübâreği yapmakta çok mahirdirler…

Bir tabak yiyenler yalanarak; ” Bir tabak daha yok mu dercesine” etrafa göz gezdirirler ama nâfile!…

Hikâyesi tâ Hz. Nûh’a kadar dayandırılan; hakkında nice menkîbelerin, rivâyetlerin, kıssaların anlatıldığı ve yemesi sevap sayılan; kudsiyet izâfe edilen bu mübârek taâm elbetteki kapanın midesine iner kaşık kaşık…

Aşure; komşuluğun, dostluğun, cömertliğin, “Veren el” in ; insânca ve müslümânca ilişkinin adıdır Yalvaç’ta…

Büyük şehirlerde yıllarca aynı apartmanda kapı komşusu olup da birbirlerini hiçbir zaman tanıma fırsatı bulamayanlar aşureyi bilseler de tatsalar da hiçbir zamân bu duyguları tadamamışlardır.

Kapı kapı dolaşıp bu yıl da bizim kapımızı çalmadan geçmediğiniz, bizi bu güzellikten mahrum etmediğiniz için teşekkürler Yalvaç’taki yüce gönüllü komşularımız;
analarımız, bacılarımız, ablalarımız…

İyi ki varsınız.

Allah kabûl etsin hayrınızı yüce katında.

Hâ bir de eklemeden geçemeyeceğim; aşureler güzel, gönülleriniz güzel ama bir de aşure dağıtırken maske takmayı ihmâl etmeseniz… Mâlûm, salgın hastalığın hiç de şakası yok. Kaş yaparken göz de çıkartmayalım sonra ablalar…

Sağlıkla kalın, sağ ve esen kalın.

Sürçü lisân ettiysek affola…

Kemâl ÇOPUROĞLU       

Emekli Edebiyat Öğretmeni

Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.