logo

reklam

Şarbon Olayı Bir Uyarıdır


Ünal Örnek
unalornek@hotmail.com

Ülkemizde şarbon vakalarının yeniden gündeme gelmesi hiç şüphesiz başta bu konularda çalışan ve mesleki görevlerini yerine getiren bilim insanlarımızı ve uzmanlarımızı üzmüş ve hastalığın farkında olan insanları tedirgin etmiştir. Olayın ciddiyetini anlayanları hem de ülkenin başkentine yakın bir yerde olayın çıkması bu kadarı da olmaz diye düşündürmüştür.

Tarımda ithalat politikaları yanında hayvancılıkta salgın hastalıklar için yapılan kontrol ve koruma çalışmalarına karşı tereddütler yaratan bu olay yaralayıcı ve karalayıcı bir durumdur. Ülkemizde tüketicilerin güvenini sarsan bu olay uluslararası alanda da ülkemiz için bir prestij kaybıdır.

Şarbon vakası basite alınacak bir olay değildir. Uzmanlar her ne kadar ithalattan kaynaklanan bir olay olmadığını söyleseler de, ülkemizde uzun dönemden beri ters giden birşeyler vardır.

Adeta delicesine bir ithalat politikası ülkemiz hayvancılığı yanında gıda sektörümüzü uluslararası alanda yıpratan bir sürece girebilir. Yılda 30 milyonun üstünde turistin geldiği ülkemiz için sakıncalar yaratabilecek bir vakadır. Kesinlikle bu durumun bir daha yaşanmaması gereklidir. Buna neden olanlar ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Konu ile ilgili üreticiler uyarılmalı, ilgili örgütler gerekli tedbirleri kendi içlerinde almalıdır.

Bilinmelidir ki meslekte uzun yıllardan beri görev yapan uzmanlar ve bilim çevreleri bitkisel hayvansal üretimde hastalık ve zararlılarla mücade hizmetleri ile ilgili sorunları görmekte ve uyarı görevlerini her ortamda yapmaktadırlar. Özellikle ithalat konusundaki duyarlılıklarını her defasında dile getirmektedirler. Tarım bakanlığında yıllardan beri yapılan reorganizasyon çalışmaları ile aslında ileri gidilmesi beklenirken aslında zarar görmüştür. Yetkililerce bugün geldiğimiz nokta çok iyi görülmelidir. Yıllar önce bu konuda yapılan uyarıları geçmişteki bilimsel toplantılardaki dokümanlarda görmek mümkündür.

Ülkemizin gıda güvenliği için yapılan canlı hayvan ve et ithalatı mercek altına alınmalıdır. Bazı çevreleri korumak adına yapılacak vahim hatalar gelecekte telafisi mümkün olmayan olaylara yol açacaktır. Hele şarbon konusu ortaya çıkmışsa ülke güvenliği söz konusudur.

Biyolojik silahlar arasında sayılan şarbon konusunun hafife alınacak bir durum yoktur.  Bu konuda bir soruşturma açılmışsa da ülkemizde hayvansal olduğu kadar bitkisel üretimde de hastalık ve zararlılarla mücadele konusu dikkatlice gözden geçirilmelidir.

Günümüzde geçmişe göre teknolojik imkanların izleme ve kontrol için daha büyük imkanlar sağladığı düşünülürse hayvan hareketlerinin dijital olarak en dikkatli şekilde kontrolü mümkündür. Yeter ki isteyelim yeter ki yapalım. Özellikle üretici örgütlerinin konuya daha duyarlı yaklaşmaları şarttır. Sadece sözde değil oluşturacakları teknik kadrolarla ile hizmete yönelik çalışmaların içine girmeleri gereklidir. Kontrol ve uyarı görevlerini sözde değil gerçek veriler ışığında ve belgeleri ile ortaya koymaları ve devlete destek ve yardımcı olmalıdırlar. Üyelerine ya da ortaklarına canlı hayvan temini konusunda ithalatı kullanan üretici örgütlerinde sorumluluklar daha da büyüktür.

Tüm taraflarca şarbon vakası ilahi bir uyarı olarak görülmelidir. İthalat yolu bu şekli ile bir an önce kapanmalıdır. Bu konudaki yapılanlar çok iyi incelenmeli ve değerlendirilmelidir.

Ülkemizin gıda güvenliği için üreticimiz gerçek anlamda desteklenmelidir. Üretici örgütleri ithalat konusunda aracı olmak yerine kendi projelerini geliştirmeli, bu yönde kadrolar oluşturmalı ve yapılaşmaya gitmelidir.

Gerçekte ülkemizde hayvancılığımızı geliştirmek için her türlü doğal ve teknik kapasite vardır. Bilim adamlarımız ve uzmanlarımız yeteri kadar bilgili ve deneyimlidir. Yeter ki üreticilerimize ve teknik kadrolarımıza güvenelim. Birlikte sorunların üstünden gelme yolunu seçelim. Sorunları kısa vadeli sonu belli olmayan çözümler ile değil geleceğe yönelik sağlıklı politikalarla çözelim.

Şarbon olayının bize ciddi bir uyarı olduğunu görelim.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • BÜYÜK BAŞKOMUTAN, BÜYÜK TAARRUZ, BÜYÜK ZAFER…

    30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İkinci Viyana kuşatmasından (1683) tam 238 yıl sonra ilk defa Sakarya Meydan Muharebesinde toprak kaybedilmemiş, 22 gün 22 gece (23 Ağustos-13 Eylül) süren “HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR. O SATIH BÜTÜN VATANDIR anlayışıyla gerçekleştirilen SAKARYA meydan savaşında kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman, Sakarya Nehrinin batısına püskürtülmüş ve bağımsızlık yolunda en önemli adım atılmıştır, düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra, 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kem...
  • SOKAKTAN MECLİSE BÖYLE NEREYE?..

    24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    O gün sabah erken kalktım. Hava sakindi. Üç gündür dağdan esen sert ve şiddetli, aynı zamanda sıcak rüzgâr dinmişti. Denize gidebilirdim. Mayomu giydim ve yaklaşık 600 metre uzaklıktaki denize hızlı adımlarla kısa sürede ulaştım. Yaklaşık 1 saat deniz kenarında yürüyüş ve yüzmeden sonra biraz yorgun vaziyette dönüş yolunda, bahçesinde etrafı temizleyen 50-55 yaşlarında zaman zaman ayak üstü sohbet ettiğim Hakan’a rastladım. Kendisi mühendisti, zamanında İstanbul da şirketleri ve iyi bir hayatı olmuş, ancak hayatın acımasız yanlarını da yaşam...
  • Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi; Keneler ve Düşündürdükleri

    30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla havaların ısınması, yağmurların yağması ile birlikte, bahçe, tarla işleri ile birlikte KENE MEVSİMİNİNİN de başlaması, dolayısıyla Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ve insanlarda ölümlerin görülmesi söz konusu olabileceğinden, EMEKLİ DE olsam, sorumluluk bilinciyle yıllardır yaptığımız uyarıları, yapılması gerekenleri; YETKİLİLERE, ETKİLENENLERE bir kez daha hatırlatmak istedim.. Ülkemizde 2002 yılında Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ile gündeme oturan, popüler olan ve 7’den 70’e herkesin tanıdığı keneler, biz...
  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...