Son Dakika
PENCERE
Vaktiyle Bir ‘ATSIZ’ Varmış
Hüseyin Nihal Atsız namı diğer Gök Bilge. Yazdıklarıyla Türk edebiyatına, Türk edebiyat tarihine çok şeyler katmış, yaptığı araştırmalarla taraflı tarafsız birçok kimsenin takdirini kazanmış değerli bir fikir adamı.
Milli benliğin ve kültürün yozlaşmaya başladığı bir dönemde inandığı değerleri savunan, savunduğu değerler için yargılanan, işinden olan hapis yatan bir dava adamı. Türkçülük fikrinin geniş kitlelere ulaşmasına en büyük hizmeti verenlerin başında gelenlerdendir H.Nihal Atsız.
‘Bozkurtların Ölümü’ romanında Kırk Çerisiyle Çin sarayını basan Kür Şad destanını öyle bir anlatır ki, Vey Irmağı kenarında Kür Şad ile sırt sırta kılıç çalmak isteği uyandırır insanda.
Bozkurtların Dirilişinde, Çin baskısının kırılışını, milli benliğin yeniden dirilişini, Göktürk Devletinin yeniden kuruluşunu dramatik bir aşk hikayesiyle beraber anlatır.
Dalkavuklar Gecesi romanı yüzünden iktidarla arası açılır Gök Bilge’nin. Ruh adam romanı otobiyografi mahiyetindedir.
Nihal Atsız edebiyatın hemen hemen her türünde eser vermiş, dergiler çıkartmış çok çalışkan ve üretken bir yazar, bir bilim adamı, bir fikir öncüsüdür.
Şairliği de vardır. Yolların Sonu şiir kitabı her şiir severin kütüphanesinde yerini almalıdır.
Geri Dönen Mektup adlı şiirinde, Gök Bilge’nin ‘Vur şanlı silahınla, gönül mülkü düzelsin; Sen vururken de öldürüyorken de güzelsin’ dizeleri insana tarifi zor duygular yaşatır. Kalbin benim olsun diyorum, çünkü mukadder… / Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök, ver! / Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer! Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın…’ derken aşkta bile kendi karakterini eğip bükmeden anlatır.
Her olay karşısında duruşu olan, durumun gereğini değil ülküsünün gereğini yapmış bir şahsiyettir.
Nihal Atsız’ın Büyük Önder Atatürk hakkındaki görüşlerini çarpıtmak isteyenler olmuştur. Şahsi kanaatim Atsız, Atatürk’ü Başbuğ olarak görür, lakin Atatürk’ün Turancılık düşüncesine karşı olan mesafeli duruşunu, somut adımlar atmayışını eleştirir.
Nihal Atsız’ın Merhum Alparslan Türkeş ile yollarının ayrılması çok merak edilen başka bir olaydır. Rahmetli Türkeş’in çocuklarına ad koymuş bir insanla arasının açılmasında dönemin medyasının kışkırtıcı rolü olmuştur. Türklüğü beden İslam’ı ruh olarak tarif eden bir ideolojide, Atsız’ın Türklüğü ön plana koyuşu, Türkeş’in ise İslamiyet’i ön plana çıkarmak istemesi ayrılığın fitilini yakmıştır diyenler çok da haksız değildir. Lakin Nihal Atsız Şamandı, Gök Tanrıya inanırdı demek safsatadır, iftiradır. Atsız, Müslümanlığı Araplaşmak olarak algılayan zihniyetle mücadele etmiştir.
Merhum Atsız’ın ölümünün seneyi devriyesi olması ve son günlerde Türklüğün tartışmaya açılması bu yazıyı yazmamdaki sebeplerdir.
Türklük ile iftihar etmemek kişinin şahsi meselesidir. Adam kolaycı değildir, beleşçi değildir, ben bir şey yapayım yaptığımla gurur duyayım diyebilir. Ama Türkiye’de Türk kelimesinden utanç duymamızı yani kendimizden utanmamızı isteyen bir düşünce var! Maalesef var ve propagandaları da bu doğrultuda. Türklük utanç duyulacak en son şeydir. Yine Gök Bilge’nin selam şiirinden alıntılarla yazımızı sonlandıralım.
Atsız’ın her fikrini benimsemesek de değerli eserlerinin ve fikirlerinin olduğunu da unutmayalım. Demiş ki:
‘Ey ekmeği alınanlar! Selam sizlere! /Ey rütbesi çalınanlar! Selam sizlere!
Kardeş yahut arkadaştır diye evleri / Ocaklan dağıtılan ülkü devleri
Selam size Üstünüzde bütün bakışlar, /Bir gün olur tarih sizi elbet alkışlar!’
Onur ŞİRİN (16 Aralık 2013 Özyalvaç)
Etiketler: Nihal Atsız » Onur Şirin » ÖzyalvaçYorum yapabilmek için Giriş yapın.
BENZER HABERLER