logo

reklam
22 Ağustos 2024

Siyasetçiler, bürokratların ve fanatik partililerin oyuncağı olmamalı, büyük resme bakıp önce YALVAÇ diyebilmeli…

Isparta’nın en büyük ve bölgenin en önemli ilçesi Yalvaç’ımız son yerel seçimlerden bu yana önemli deği- şimler ve gelişmelere sahne oluyor.

Yerel yönetimde yaşanan değişimin yanı sıra parti yönetimlerinde yaşanan gelişmeler, ilçemizde oluşması muhtemel bir birlik ve beraberlik ortamı için tereddütler oluşturuyor.

Görüntü olarak partiler ve siyasiler arasında sıcak bir iletişim var olduğu görülse de, ne yazık ki, kapalı kapılar ardında dönen bir takım küçük hesaplar, samimi bir ortam oluşmasına engel olarak duruyor.

Bu sütunlarda, daha önce de birkaç kez vurguladığım hususu yeniden tekrar etmek istiyorum: Kamu ve özel yatırım çekebilmek bakımından önemli dezavantajlara sahip Yalvaç ve Yalvaç ölçeğindeki yerlerin sorunlarını çözmek ve büyümek için tek yolu var: Siyasi farklılıkları bir kenara bırakarak tek yumruk olmak, ötesi yok.

Bu bakımdan, şehrin kaderinde söz sahibi olan siyasetçilerimizin halka olan hizmet borcu sorumluluğunun gereğini yapmaları elzemdir.

Nedir bu gereklilik?

Siyasi yarışı seçim dönemlerine bırakıp, seçimin olmadığı bu siyasi atmosferin durağan ve yumuşak olduğu günlerde, Yalvaç’ın menfaatleri çerçevesinde hareket etmektir. Sorunları çözmenin yolu didişmek, siyasi çekişmelerle vakit kaybetmek değil; Yalvaç’ın menfaatleri için gerekirse dişini sıkarak birbirimize tahammül etmektir.

Söz ile, bu söylediklerime herkes hararetle katılır muhtemelen. Ancak sözde olan birlik ve beraberlik nutukları, ne yazık ki iş icraate gelince özde bir birlik ve beraberliğe bir türlü dönüşmüyor.

Bu noktada, herkesin şunu anlaması gerek: Seçimler bitti, 2028’e kadar gelen, 2029’a kadar yerel seçim yok. Genel seçimlere daha en az 3,5 yıl, yerel seçimlere 4,5 yıl olan bu ortamda, şimdiden kılıçları çekip 3,5 – 4,5 yılı kavga ile mi geçireceğiz?

Aklı selim herkesin buna vereceği cevap “Hayır”dır, “Hayır” olmalıdır.

Daha somut tespitlere girmeden önce, Yalvaç’ta birlik ve beraberlik içerisinde hareket edilememesinin özel iki sebebinden bahsedeceğim ve siyasetçilerimizi bunun üzerinden uyaracağım.

Başlıkta da ifade ettim: “Siyasetçiler, bürokratların ve fanatik partililerin oyuncağı olmamalıdır.”

Yalvaç’ta memleket meselelerinde dahi siyasetçilerin bir araya gelmesine en olan bu iki kronik grup var benim tespitime göre.

Bunların ilki, ne yazık ki, halka hizmetle vazifeli bürokrat tayfası. Bu grup, farklı siyasi gruplarla girdikleri iletişimle ve bulundukları koltuğun kendilerine verdiği avantajı kullanarak, siyasetçileri adeta birbirine düşman edebiliyorlar. Kendisine daha fazla iş çıkmasın diye, keyfi bir şekilde işgal ettiği makamın gücünü kullanmak için, kişisel hırslar ve intikam duyguları için, mevzuat hazretlerinin arkasına sığınıp daha çok yatmak için, egoları tatmin için birbirinden haberdar olmayan siyasiler arasında dedikodu ve fitne saçan bir takım bürokrat tayfası, farklı siyasi grupları birbirine karşı kışkırtmaktan, bunun şehre ne kadar zarar vereceğini bilseler bile geri durmuyorlar.

Bunu yaparken de, bazen “Ben Ak Partili olduğum için MHP’liler bana cephe alıyor” bazen “Ben MHP’li olduğum için Ak Partililer bana eziyet ediyor” bazen “Öbürleri sizin hakkınızda şöyle söylüyor, böyle söylüyor” vb gibi kendi konumlarını korumak ve kendilerine iş çıkmaması için siyasileri birbirine hasım ediyorlar.

Tabii ki, işini hakkıyla yapan, devletin hakkını ve hukukunu koruyan, insanlarla ve siyasi gruplarla ilişkilerinde objektif ve adil davranan bürokratlarımızı tenzih ederim, onlar bu söylediklerimden müstesnadır. Ancak, onlar da kabul eder ki, her yerde olduğu gibi şehrimizde de böyle bürokrat tipleri ne yazık ki vardır. Hizmet yerine fitne saçan bu tiplerden tüm Yalvaçlı siyasetçilerimizin uzak durmalarını, onların söylediklerini anında karşı tarafla birlikte kontrol etmelerini ve kendilerini kullandırmamalarını şiddetle öneririm. Bu bürokratlar, bugün var yarın yok, ama biz hep buradayız.

İkinci olarak da, her partide var olan ve bokunda boncuk olduğunu düşünen bir grup fanatik partili de, kendi işlerinin ve çıkarlarının yürümesi için kendi siyasi yöneticilerini hem dolduruyorlar hem de sıkıştırıyorlar. Çoğu zaman, bu kadar yalan, yanlış ve kötü amaçlı doldurmalara ve sıkıştırmalara muhatap olan siyasilerimiz de, birbirinin yüzüne gülse de, ne yazık ki arkadan diş biliyorlar.

Yalvaç’ı düşünen siyasetçilerimize sesleniyorum, yeter artık, bu basit tuzaklara düşmeyin.

“Mesele Yalvaç ise gerisi teferruattır” deyin ve bir sonraki seçime kadar el ele verin. Bu millet kavgadan da kavgacılardan da bıkmıştır.

Sizi kavgaya iten kim varsa bürokrattır, partilidir, partisizdir; onlara şüpheyle yaklaşın. Partinizin ilke ve kuralları çerçevesinde hareket edin, partinizi gerektiği şekilde savunun. Ama, memleketin çıkarıyla partinizin, partilinizin, şahsınızın ya da muhatap olduğunuz bürokratın çıkarı çatışıyorsa, tabii ki memleketi hepsine tercih edin…

Ak Parti, MHP, CHP, İyi Parti ve diğer tüm partilerimizin yerel yöneticileri…

Yalvaç’ımızın başta OSB, TOKİ, altyapı, asfaltlama, kimyasal arıtma gibi büyük sorunlarının altından kavga ederek değil, el ele vererek kalkabiliriz.

Bırakın elin bürokratlarını, bugün var, yarın yoklar ve Yalvaç umurlarında değil (bu bürokratların bir kısmı Yalvaçlı da olabilir)…

Bırakın şu bir avuç, kafası menfaati dışında hiçbir şeye basmayan parti fanatiklerini…Eksiği fazlasıyla, artısısı eksisiyle şehrin kaderinde söz sahibi olan herkesin bu anlayışla hareket etmesi, bundan sonrası için çok önemli ve hayatidir.

Bakın, şu an Yalvaç’ta oluşan siyasi manzara şu: Yerel yönetim seçimini kazanan Mustafa Kodal başkan, memleketimizin evladı, MHP Isparta Milletvekili Hasan Basri Sönmez ve iktidar ortağı MHP ile yol yürüyecek, bunlar bir tarafta. Diğer tarafta genel iktidarın büyük partisi Ak Partililer. Türkiye’de yerel iktidarı elde eden CHP bir başka tarafta. Yerel seçimi kazanan İyi Parti ve ona destek veren gruplar da başka bir tarafta. Bu siyasi grupların amasız, fakatsız, lakinsiz bir araya gelip Yalvaç’ın meselelerini konuşmaları, kendi güçleri oranınca ellerinde geleni birlikte yapmaları şarttır.

Şu memlekette yıllardır belimizi büken KAYBET – KAYBET (Öbürü kaybetsin de gerekirse ben de kaybedeyim) SİYASET STRAEJİSİNİ artık tarihe gömmeli; KAZAN – KAZAN (Ben de kazanayım öbürü de kazansın,hepimiz kazanalım) diyerek memleketimize yol aldırmalıyız.

Gerçek ANAHTARLA KİLİDİN UYUMU ancak ve ancak budur.

Saygılarımla…

ÖZGÜR KAYA

Etiketler: » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.