logo

reklam

BÖLMEK ve SÖMÜRMEK


admin
ozyalvac@hotmail.com

Sömürgeci batının yaptığı budur. Ülkeleri soymak ve masum insanları topluca öldürüp tüm varlıklarına el koymak onların başlıca uğraşıdır. Kolay sonuç alabilmek için, iyi geçinen komşu halkları birbirine düşman ederek kırdırırlar. Binlerce yıl bir arada yaşamış insanları bile bölecek ve çatıştıracak yolları bulurlar.

Vicdan azabı çekmezler mi? Hayır; tam tersine sevap işlediklerine inandırırlar kendilerini. Papalık da, onları bu yönde yüreklendirir. Hatta olağanüstü büyüklükteki maddi ve parasal gücüyle destekler, saldırganları. Hazreti İsa’nın barışçı söylemleri, kendisinden sonra çeşitli değişikliklere uğratılarak Roma İmparatorluğunun işgalci emelleri için destek haline getirilmiştir. Fatih Sultan Mehmet onların satın aldığı ajanlar tarafından zehirlendi. Öncesi ve sonrası hep böyle!

Dinleri vazeden ve insanlara müjdeleyerek tebliğ eden yüce peygamberlerden sonra; birçokları dinleri kendi çıkarları için kullanmaya kalkışıyor. Kötülük burada.

Yahudiler, İsa Mesih’in peygamber olduğuna inanmaz. Müslümanlar ise, Hazreti İsa’yı peygamber olarak kabul eder. O halde bu tersine işbirliğinin izahı ne? Çıkar birliği!

Hazreti İsa’nın işkencelere uğratılmasını ve Romalılar tarafından çarmıha gerilmesini; onun barışçı söylemlerinden hoşlanmayan Yahudiler sağladı.

Bugünkü durum ise, tam tersine! Yahudilerle işbirliği yapan ve onların büyük sermayesine teslim olan batılı Hıristiyanlar; Asya ve Afrika ülkelerine birlikte saldırmaktalar. (Saldırılarda kullandıkları üstün teknolojilere, sömürgecilikten elde ettikleri kaynaklarla mı ulaştılar? Yoksa aydınlanmanın sağladığı bilimsellik mi onlara bu üstünlüğü sağladı? İncelemek gerekir)

Şimdi bu iki zıt inancı harmanlayarak, çıkarlarına uygun mezhepler icat ettiler… “Cennete, yalnızca seçilmiş 1500 kişinin gideceğine inananlar var. Onlara göre o 1500 seçkinden başka kim- se cennete giremeyecekmiş. Diğer insanlar, tıpkı solucanlar gibi, yok olup gidecekmiş?”

Saldırganları programlayanlardan her biri, kendisini o 1500 seçkinden biri olarak görüyor. Üstelik hangi suçu işleseler, sonuç değişmeyecekmiş. Böyle bencil tarikat olur mu? İnsanoğlu kudurunca, sapık mezhepler uyduruyor.

Sömürgecilerin yaptıkları soykırımlar kendilerine sevap olarak yazılıyormuş…

Sapıklık işte!

*****

Saldırıya uğrayan toplumların içinden işbirlikçi bulamasalar… Hiç kimse ve hiçbir grup onlara alet olmasa; sömürgecilerin kötü amaçlarına ulaşması olanaksızlaşır. İşte misyonerlik orada devreye giriyor. Din örtüsü altındaki ajanlar, toplumların yapısı hakkında bilgiler toplayıp; oraları nasıl karıştırıp ne yolla ayrıştıracaklarını araştırıyor.

Kendi dinlerine geçenlere, başlangıçta büyük çıkarlar sağlayıp ajan olarak kullanıyorlar. Bölüp sömürmeyi amaçladıkları ülkelerin doğal kaynaklarıyla en gizli bilgi ve haritalarını çıkarıyorlar. Çok önceden hazırladıkları planları, uzun yıllar ısrarla uyguluyorlar.

Elli-yüz yılda sonuç almasalar bile, aynı yönde asırlarca çabalayıp istedikleri bölüntüyü yaratıyorlar.

Kanları emip soyuyorlar, öldürüyorlar, esir edip teslim alıyorlar.

Onların tuzağına düşüp kendi toplumuna ihanet edenler, sonucu görünce pişman oluyor. Ama ne çare?

Zaten sömürgeciler, kullandıkları ajanları bir süre sonra paçavra gibi atıyor. Çoğunu öldürüyor ve düşmanlarına teslim ederek idamını sağlıyorlar.

Sömürgecilere uşaklık edenler bu gerçeği iyi görmeli.

Bugün yok ettikleri ve yok etmek için aradıkları insanların çoğu; eskiden onların adamı ve maşasıydılar.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • BÜYÜK BAŞKOMUTAN, BÜYÜK TAARRUZ, BÜYÜK ZAFER…

    30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İkinci Viyana kuşatmasından (1683) tam 238 yıl sonra ilk defa Sakarya Meydan Muharebesinde toprak kaybedilmemiş, 22 gün 22 gece (23 Ağustos-13 Eylül) süren “HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR. O SATIH BÜTÜN VATANDIR anlayışıyla gerçekleştirilen SAKARYA meydan savaşında kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman, Sakarya Nehrinin batısına püskürtülmüş ve bağımsızlık yolunda en önemli adım atılmıştır, düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra, 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kem...
  • SOKAKTAN MECLİSE BÖYLE NEREYE?..

    24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    O gün sabah erken kalktım. Hava sakindi. Üç gündür dağdan esen sert ve şiddetli, aynı zamanda sıcak rüzgâr dinmişti. Denize gidebilirdim. Mayomu giydim ve yaklaşık 600 metre uzaklıktaki denize hızlı adımlarla kısa sürede ulaştım. Yaklaşık 1 saat deniz kenarında yürüyüş ve yüzmeden sonra biraz yorgun vaziyette dönüş yolunda, bahçesinde etrafı temizleyen 50-55 yaşlarında zaman zaman ayak üstü sohbet ettiğim Hakan’a rastladım. Kendisi mühendisti, zamanında İstanbul da şirketleri ve iyi bir hayatı olmuş, ancak hayatın acımasız yanlarını da yaşam...
  • Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi; Keneler ve Düşündürdükleri

    30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla havaların ısınması, yağmurların yağması ile birlikte, bahçe, tarla işleri ile birlikte KENE MEVSİMİNİNİN de başlaması, dolayısıyla Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ve insanlarda ölümlerin görülmesi söz konusu olabileceğinden, EMEKLİ DE olsam, sorumluluk bilinciyle yıllardır yaptığımız uyarıları, yapılması gerekenleri; YETKİLİLERE, ETKİLENENLERE bir kez daha hatırlatmak istedim.. Ülkemizde 2002 yılında Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ile gündeme oturan, popüler olan ve 7’den 70’e herkesin tanıdığı keneler, biz...
  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...