logo

reklam

“ÖLÜME TERK EDİLEN GÖL”


Prof.Dr. Zafer KARAER
ozyalvac@ozyalvac.com.tr

Hem çocuklarımızı ziyaret, hem de 100 yılda bir yaşanabilecek, en büyük bayramımız Cumhuriyetimizin 100. yıl kutlamalarında onlarla birlikte olmak ve torunlarımın Cumhuriyet Bayramı gösterilerini seyretmek amacıyla gittiğimiz Denizli’den neşeyle döndüğümüzde, yolumuz üzerinde bulunan Eğirdir Gölü, Hoyran bölümüne, bir merhaba demek için arabadan indim. Tüm neşem kaçmıştı.

Gördüğüm manzara içler acısıydı, göl can çekişiyordu, sular bayağı çekilmiş, daha da kötüsü; kanalizasyon atıkları, endüstriyel kimyasal atıklar, evsel atık sularında bulunan, bilhassa sentetik bulaşık deterjanlarındaki fosfor, tarımsal arazilerden süzülen drenaj suları ve gübreleme ile ilgili göle giren fosfor ve azot, ayrıca meyve bahçelerinde yapılan aşırı ilaçlamalara=zehirlere ait kimyasallar ve bunlara ilave olarak adanın yarım adaya dönüştürülüp, göl suyunun devri daiminin, hava almasının engellenmesi, vahşi sulamalar,  tonlarca su basmalarla birlikte, su çekilmiş, bütün bunların sonucunda KÜLTÜREL ÖTROFİKASYON  (İnsan eliyle suyun, gölün yaşlanma hızını artırarak, bataklılaşmasına ve sonuçta ölümüne sebep olmak) oluştuğunu, hatta bataklığa evrilme aşamasına geldiğini üzülerek seyrettim.

Öyle ki; bayağı büyük alan yabanıl otlarla kaplanmış, Eğirdir/Hoyran gölünde olmaması gereken, sodalı tuzlu ve sığ sularda yumuşakçalarla beslenen FİLAMİNGOLAR, gölün canlıları arasına katılmış olması göl suyunun azaldığını ve kirlendiğini, eko sisteminin alt-üst olduğunu, gölün ölüme doğru hızla ilerlediğini gösteren işaretlerdi.

Korkarım; bu vurdumduymazlıkla devam edilirse, çok kısa sürede göl ekosisteminden, karasal ekosisteme geçiş kaçınılmaz olacaktır.

Lütfen aklımızı başımıza toplayalım! Acil çözüm için; mensubu olduğu AKIN gazetesinde köşe yazarı olarak özellikle gölle ilgili sıklıkla haber yapan, uzmanlar ile söyleşi yapan, Eğirdir gölü sevdalısı sayın Zeki Tarhan’ın yazılarından yararlanılabilir. Hasbel kader şahsımla yapılan böyle bir söyleşiden (5-6 Mart 2021 tarihli Akın Gazetesi) alıntı yaparak, yapılması gerekenleri, o gün ifade ettiğimiz gibi aşağıdaki 5  maddelik manifestoda toplamak ve “Öncelik, Göl olmalıdır!” mottosuyla, sloganıyla beyinlere kazımak gerekir!..

1) Etrafında, kaç dönüm bahçe olacak hesaplanmalı, fazlası ortadan kaldırılmalıdır! Meyve mi Göl mü? Öncelik, Göl olmalıdır!

2) Etrafında, kaç Artezyen Kuyusu açılacak hesaplanmalı, fazlası kapatılmalıdır! Öncelik, Göl olmalıdır!

3) Etrafında oluşan kanalizasyon, evsel / sanayi ve meyve ağaçlarını ilaçlama (=pestisit / zehir ) atıkları, mutlak surette “KİMYASAL VE BİYOLOJİK ARITMA SİSTEMİNDE” arıtıldıktan sonra, alıcı ortama verilmelidir! Öncelik Göl olmalıdır!

4) Etrafındaki GÖLETLER; Gölün beslenme ihtiyacı hesap edildikten sonra yapılmalıdır! Öncelik, Göl olmalıdır!

5) Gölden; gerek sulama (özellikle vahşi sulama sonlandırılmalı!), gerek baraj için su alınmamalıdır! Öncelik, Göl olmalıdır!

Ülkemizde çözüm ile ilgili bütün bu ve benzeri maddelere ait hesaplamaları ve önlemleri almaya yetkin, etkin teknik elemanlar ve imkanlar elbette mevcuttur. Bunun için öncelikle ilgili bakanlıklar, mülki idareler, belediyeler, üniversiteler bir araya gelmeli ve çözüm için kısa orta ve uzun yol haritaları yapılmalıdır!

Her geçen boş dakikalar güzel gölümüzü ölüme biraz daha yaklaştırmakta olduğunu; şayet Göl ölürse; meyveciliğin, balıkçılığın ve tarımın, hatta orada tüm canlı yaşam alanın, doğanın da öleceğini unutmamalıyız!

Selam, sevgi ve saygılarımla…

Etiketler: » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • BÜYÜK BAŞKOMUTAN, BÜYÜK TAARRUZ, BÜYÜK ZAFER…

    30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İkinci Viyana kuşatmasından (1683) tam 238 yıl sonra ilk defa Sakarya Meydan Muharebesinde toprak kaybedilmemiş, 22 gün 22 gece (23 Ağustos-13 Eylül) süren “HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR. O SATIH BÜTÜN VATANDIR anlayışıyla gerçekleştirilen SAKARYA meydan savaşında kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman, Sakarya Nehrinin batısına püskürtülmüş ve bağımsızlık yolunda en önemli adım atılmıştır, düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra, 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kem...
  • SOKAKTAN MECLİSE BÖYLE NEREYE?..

    24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    O gün sabah erken kalktım. Hava sakindi. Üç gündür dağdan esen sert ve şiddetli, aynı zamanda sıcak rüzgâr dinmişti. Denize gidebilirdim. Mayomu giydim ve yaklaşık 600 metre uzaklıktaki denize hızlı adımlarla kısa sürede ulaştım. Yaklaşık 1 saat deniz kenarında yürüyüş ve yüzmeden sonra biraz yorgun vaziyette dönüş yolunda, bahçesinde etrafı temizleyen 50-55 yaşlarında zaman zaman ayak üstü sohbet ettiğim Hakan’a rastladım. Kendisi mühendisti, zamanında İstanbul da şirketleri ve iyi bir hayatı olmuş, ancak hayatın acımasız yanlarını da yaşam...
  • Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi; Keneler ve Düşündürdükleri

    30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla havaların ısınması, yağmurların yağması ile birlikte, bahçe, tarla işleri ile birlikte KENE MEVSİMİNİNİN de başlaması, dolayısıyla Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ve insanlarda ölümlerin görülmesi söz konusu olabileceğinden, EMEKLİ DE olsam, sorumluluk bilinciyle yıllardır yaptığımız uyarıları, yapılması gerekenleri; YETKİLİLERE, ETKİLENENLERE bir kez daha hatırlatmak istedim.. Ülkemizde 2002 yılında Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ile gündeme oturan, popüler olan ve 7’den 70’e herkesin tanıdığı keneler, biz...
  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...