logo

reklam

Özyalvaç Gazetesi Arşivinden (1974)

İçinizden Biri

İKİ TARAF

Bir şeye sahip olmadan önce layık olmak gerekir. Zafer için de öyle. Bir savaş, bir tarafta yavrusunu kurtarmıya koşan bir ana, diğer tarafta kendisini dev aynasında görüp başkalarının haklarını gaspetmiye gelenler.

Haklı olanla haksız olanın savaşı. Düşman da kuvvetliydi, düşmanda da vardı silah. Ama o silahı tutan yüreklerde de bir şey gerekti: İman… İmanla imansızın savaşı. Cephedekilerin ardından eli tetikte tek vücut olmuş bir millet ve kendisini idare eden aciz kalabalık. Birlikle ikiliğin savaşı. Bir tarafta şehitlik için yarışanlar, diğer tarafta kaçmaması için toplara zincirlenip zorla savaşanlar. Öldükten sonra da yaşayacaklarla ölenlerin savaşı. Düşmanın yarasını saran Mehmet ve küçük bir çocuğa kırk kurşun sıkan palikarya.

Merhametle cinayetin savaşı.

Zeytin dalıyla gelenlerle barış güvercinini vuranların savaşı.

Ve gerçek insanlarla insan geçinenlerin savaşı.

Elbette bizim olacaktı zafer, hak yerde kalmayacaktı elbette.

Savaş belki bitmedi. Savaşlar bitmez. Savaşlar insanlığı günahlarıdır. Bitmeyecektir de iki taraf mevcut oldukça.

SERTOĞLU – 26 Ağustos 1974-

 

SAYIN BAYANLARA DUYURULUR

Dişçi Ramazan’ın evinin altında açmış olduğum KUAFÖR Salonunda senenin saç modelleri saç dekoleri, boya çeşitleri, iri ve kıvırcık, dalgalı soğuk perma ve permanatları, manikür, pedikür, Gelin ve Nişan Başları, nizample çeşitleri, stil saç kesimleri istenilen renkte ve uzun peruk çeşitleri ve şahane salonuyla GÜLNUR KUAFÖR gece ve gündüz emrindedir.

Bir defa uğramanız menfaatinizedir.

Kuaför GÜLNUR AKAY

Görgü Cami Mah. Yeşilçınar Bulvarı YALVAÇ  – 18 Kasım 1974,

 

FISILTIDAN

GARDEŞİM MUSDUG…

(Yerli Malı Mektuptur)

Sen Yalaveşdan geddikten sona bi daa görünmedin. Gayıboldun filan sandım. Emme geçennede bizim katibin oğlan gazatadan adını okuyunce dedim ki, heh temam bizim Musdugdur bu. Tam edireseni yazmeyorudu gazata. Emme ben bu mekdubumu burdeki bi ğazataya yazen da dedim. Belkim ordan okur anlar.

Gardeşim Musdug. Sen burdeki mekdabladan soona böyük mekdablada okumuşun da habarımız olmamış. İnsan, heç, hemi mekdab hami de arkadeşini unuduveri mi? Hade beni unuddun deyelim insan memlekatını barik unutmaz deyil mi?

Musdug bildiyin gibi benim yaşantısı vede aylemin yaşantısı ve dahi memlekatın yaşantısı aynı minval üzere gediyor. Senin yaşadığın goca şeherle gibi deyil burası. Biliyon. Belki de unuddun geddi. Unudusun helbet. Biz de seni unutmaz deyoruduk. Emme muhakkak unuddun.

Yalavecin neyi va neyi yok deye bi hal hatır sormeya geli insan. Emme sende o insannık yoğumuş gibi geliyoru. Faket bunu sana söylemeye dilim varmeyor. Neden deesen ya, çünkü sen öyle edecik insan deyiiidin. Burdaken çok deridin; “Bak gardeşim Hatıp, ben bi okuyen adam olen şu Yalaveca nele yaparım nele.” Hanı nerde galdı o sözlerin. Bütün millet sana dört gözle bakıyoru. Sendese hiç ses yok. Gaç şu Yalaveca bi varen da neyi eksik neyi loksan bi soren hallarını dedin mi şindiye gader? Biz bunca yaşa gelivedik şimdiye gadar senden bekledik. Emme senden dilendik dilendik. Netice yok. Duvardan ses va, senden yok.

Gardeşim Musdug, Yalavecın yolu yok, yolu eveli baştan. Hergelenin gurbanı olmuş Yalaveş. O geşmiş başa heç ellememiş, bu geşmiş başa heç ellememiş. Yazık günah deyil mi bu gader nöfusa. Bi böyük şeherlere getmeye galkalım bi yol bulup da bi domafil bulupda gedemeyiz her zaman. Zabahdan galkar domafille. İşte o gader. Bi daha buluman. Neye? Yol yok deye. Hücüra yerlerde galagaldık gardaşım.

Duyduk senin böyük şeherlerde, böyük binalada, böyük masalada gas gurulduğunu. Gurulduğun masadan her bi iş bi barnağınına olurumuş. Ne olu o guduretli barnağını bi de Yalaveca doğru uzadıver de sayanızda bi gün görsün ehdiyar Yalaveş. Hade benim goçum. Bizi fazla yalvartma. Bütün umutlarımızı bütün küskünnümüze rağman sana bağladık. Ta orladan tilifon mu edcen, barnak mı oynadcan, yap bişeyle de biz de eş dost yanında onuverelim.

Duyduğuma gare dört yolumuzdan geçicek asvalt yolumuz İzmire gedmek uçu Yalaveşdan geçip Senirket, Uluborlu yoluyla gözel yollara bağlanıcağımış. 1969 yılında yapılcak olan bu yolumuzu şimdiye gader elemeşile. Nayet şinci de dört millon mu beş millon mu benim bek aklım ermez böyük pareya, ayırılmış herhalım. Bu para boşa getmeden bize doğru yöneldive de biz de adam sınıfına girelim olma mı gardeşlik. Hade baken benim iki gözüm mekdap arkadeşım.

Musdug sana böyle mekdupları sık sık yazacam. Bu gazatayı takibet. Oku Yalavecın neleri va neleri yok. Loksannarımızı bir sana yazacam. Bizim pek çok derdimiz va. Bunnarı sana sölemeye hacet yok emme gine de hatırlaten. Bakasın ne olmaz bi barnağını oynadıverecen zaman oluveri de biz de “Bizim Musduğa eferim ula. Bize böle böle hızmat etti.” der iki duva okuveriz gelmişine geçmişine. Hade hoşçagal. Dediklerimi de gulağına eyi küpe et.

Baki selam gardeşım Musdug. Hüdaya emanat ol.

Yalaveşdan dertli gardeşin Hatıp

NOT: Bu mektuplarımız ilçemizden yetişip de beldesine hizmet etmeyi ya da burasını unutanları ikaz etmek için olanaklar nispetinde sık sık yazılacaktır.  – 9 Eylül 1974, Sayı: 281-

 

FISILTIDAN

BEN BİR …… OLSAYDIM [1]

Mahalli gazete arkadaşlarımızdan bir tanesi bir yazı dizisine devamla bölgesinin gerçeklerini acı bir şekilde ve haklı olarak dile getirmektedir.

Gerçekten takdire değer bir yazı dizisi ve kendilerini kutladığımızı belirtirken biz de bundan böyle onlardan aldığımız ilhamla biz de acizane yazılarımızla bölgemizin dert ve dileklerini tekrar tekrar israrla ele alacağız.

Bu yazı dizimizde şahıslar değil genellikle şahısların işgal ettiği rütbe ve makamlarının gerektirdiğini yapmaları için bir nevi ikaz olacaktır.

Şimdiden şunu açıkça belirteyim ki konu edinilen şahıslar lütfen alınmayıp görevi iktizasını yerine getirsinler.

Dizimizin ilk yazısı ‘’BEN BİR İDARECİ OLSAYDIM’’ ve ‘şunları yapar, bunları yapmazdım’ olacaktır.

Evet ben yeniden dünyaya gelecek olursam, ‘Ben bir idareci olsaydım’ şunları yapardım:

1- Önce görev yapabileceğim bölgeleri sık sık ziyaret eder, dert dileklerle ilgilenir görevin gereği olanlarını yerine getirtirim.

2- Halkla sıkı ilişki kurar onlardan olduğumu, onların içinden geldiğimi anlatır, kendileri ile aramızda mesafe denen mefhumun bulunmadığını, varsa da kalkmasını sağlarım. Vatandaşın ürktüğü, korktuğu değil bilakis sevdiği saydığı, kendisinden bildiği kimse olmaya çalışırım.

3- Vatandaşın her türlü güvenlik işleriyle ilgilenir, güvenlik için gereken tüm tedbirleri almaya çalışırım.

4- Bölgenin trafik sorununu çözümlemeye çalışır, halkı trafikten şikayet etmez hale getiririm.

5- Memlekette olduğu gibi bölgede de yokluk, pahalılık ve zam yaratan esnaf ve tüccarla uğraşır, vatandaşın ihtiyaçlarının bölge şartlarına göre sağlanmasını çalışırım.

6- Piyasada satılan bütün emtiayı kontrol ettirir, sağlığa yararlı olanları sattırır zararlı olanları imha ettirirdim.

7- Oturduğum makamımdan birazcık doğrulur penceremden sağa sola bir göz atardım. Penceremden gördüğüm kadarıyla yetinmez, yüksek diplomalılar yerine her insana değer vererek işlerimi yürütürdüm.

8- Yalvaç’ın çözüm bekleyen sorunları için halkla sık sık açık oturumlar düzenler gerekli tedbirler için sıkı bir çalışmaya girişirdim.

9- Önerilen teklifleri ve gelen şikayetleri yerinde zamanında ve gerektiği şekilde süratle ele alırdım.

Daha yapabileceği çok şeyler vardı ama burada şahsiyata kaçıldığı iddiası yaratılmaması için ses çıkaramıyorum. Yapmayacağım işlerde aynı şekilde yazmıyacağım.

Sayın okuyucu ve hemşehrilerim bütün bunları yapabileceğime ben inanıyorum. Bilmem sizler inanıyor musunuz.

İnşallah bu düşüncelere sahip kimselerle kavuşuruz.

(Gelecek sayımızda “BEN BİR BELEDİYE BAŞKANI OLSA İDİM.”) – 11 Kasım 1974, Sayı: 289

 

KARARTMA KALDIRILDI

Kıbrıs Barış Harekatı sırasında havadan gelecek taarruzlara karşı tedbir olmak üzere ilçemizde uygulanan karartma geçtiğimiz perşembe kaldırılmıştır.

Başarılı bir şekilde ilçemizde yapılan karartmadan ilgililer memnun olmuşlar ve halkımıza şehir hoparlöründen takdir ve teşekkürlerini belirtmişlerdir. – 29 Temmuz 1974, Sayı: 275 –

Etiketler: » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.