Son Dakika
Dr.Öğr.Üyesi Bülent ÖZGÜL
1. GİRİŞ
Demokratik ülkelerde ve demokratik olmamakla beraber seçime yer veren siyasi sistemlerde birbirinden farklı çok sayıda seçim sistemi uygulanmaktadır. Seçim sistemi, temsilcilerin belirlenmesinde kullanılan teknik bir usulü ifade eder. İlk bakışta tamamen teknik bir sorun gibi görünmekle beraber, seçim sistemlerinin gerçekte teknik olduğu kadar siyasi yanı da vardır. Her seçim sistemi, siyasi hayat üzerinde değişik sonuçlar meydana getirir. Seçim sistemleri, uygulandığı yönetim mekanizmasının niteliğinde bağlı olarak istikrarlı yönetimler oluşabilmesi bakımından önem taşıyan siyasi unsuların başında gelmektedir. Seçim sistemlerinin, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerine uygun olması, tüm siyasi sistemlerin önemli tartışma konularından biridir. Demokrasiyle yönetilen ülkelerde, ülke koşullarına göre farklılaştırılmış pek çok seçim sistem ve yöntemi uygulanmaktadır.
Demokrasilerde seçim sistemi tercihi ve seçime ilişkin diğer konulardaki düzenlemeler bir çeşitlilik arz eder. Demokrasilerde, bir seçim sisteminin iyi ya da kötü oluşu, sonuçta hangi parti ya da partilere yarar sağlayacağı açısından değil, demokratik seçim ilkeleri ve ülke menfaatleri çerçevesinde nasıl işleyeceği ve ne gibi sonuçlar doğuracağı açısından değerlendirilmelidir.
Ülkemizde 2017 yılında yapılan referandumun ardından geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Cumhurbaşkanlığı ile Milletvekilliği seçimleri birlikte yapılmaktadır. Cumhurbaşkanlığı seçiminde salt çoğunluk, Milletvekili seçiminde %7 barajlı d’Hondt nispi temsil sisteminin uygulanması, cumhurbaşkanının seçildiği parti ya da ittifak ile TBMM’de çoğunluğu elde eden parti ya da ittifakın birbirinden farklı olması sonucunu doğurma potansiyeline sahiptir. Böyle bir durumun, ülkenin siyasi istikrarı açısından risk oluşturduğu aşikardır. Çalışmada, seçim sistem ve yöntemlerinin istikrarla ilişkisi bağlamında, Türkiye’de uygulanan seçim sistemlerinin istikrarsızlık potansiyeli ortaya konulmaya çalışılacaktır.
2. SEÇİM ve DEMOKRASİ
Doğrudan demokrasi adı verilen yönetim şeklinin, insan unsuru son derece artmış olan ve ülke (toprak) bakımından da genişleyen toplumlar için uygun olmayacağı çok açık bir gerçektir. Büyük toplulukları her sorun için bir araya getirip, verilen oylar doğrultusunda çözüm şekilleri tespit etmek mümkün değildir. Toplumu bütünüyle belli bir yerde toplamak mümkün olmadığı gibi, sayısı gittikçe artan ve ihtisası gerektiren karmaşık sorunların çözümü için bütün toplum üyelerinin gerekli bilgi, yetenek ve zamana sahip olduğunu söylemek de çok zordur. Bu nedenlerle, hem büyüyerek karmaşık bir yapıya bürünen toplumlara uygun, hem de halkın yönetime hakim olmasını sağlayabilecek başka bir yöntem bulunmuştur. Bu yöntem; yönetilenlerin, belli süreler için görev yapmak üzere belli sayıda temsilci seçmesi ve devlet yönetiminin gerçekleştirilebilmesi için alınması gerekli olan kararların, millet adına bu temsilciler tarafından alınmasıdır.
Demokrasinin, temsili demokrasi halini almasının en önemli sonucu, temsilcilerin (yöneticilerin-yasama organının) belirlenmesi için seçim yapılmasının zorunlu olmasıdır. Seçimsiz bir siyasi sistemin demokratik olduğu iddia edilemez. Aynı şekilde, genel oya dayanmayan seçimlerin olduğu temsili rejimler de demokratik olarak nitelendirilemez. Bir ülkenin siyasi sisteminin demokratik olup olmadığını belirlemede göz önünde tutulan kıstasların başında, “her vatandaşın yalnızca bir oya sahip olduğu genel oy hakkı ile katılacağı seçimler vasıtasıyla iktidarının halkın elinde olması” ve “en az iki büyük partinin, makul aralıklarla yapılan dürüst seçimlerde adaylarını ve programlarını halkın seçimine sunması” gelmektedir (Tunç, 1999:140).
Çoğulcu demokrasinin işleyebilmesi için, toplumda farklı çıkarlara ve dolayısıyla farklı görüşlere sahip bulunanların örgütlenebilmeleri, çıkar ve görüşlerini barışçı yollardan rahatlıkla savunabilmeleri gerekir. Farklı çıkarlar arasında barışçı bir denge, ancak bu çerçeve içinde kurulabilir. Toplumsal barış da, rejimin istikrarı da, bu dengenin kurulabilmesine bağlıdır (Kışlalı, 1988:301).
Siyasal iktidarlar, yönetilenler tarafından kabul ve destek görmek için varlıklarını yasallaştırmak zorundadırlar. Tarihsel süreç içinde sosyal gelişme düzeyi ile egemen siyasal değerlere bağlı olarak siyasal iktidarı ele geçirme ve yasallık kazandırma yöntemleri biçim değiştirmiştir (Çam, 1990:439). Yönetilenlerin iktidarının güçlü ve sürekli olması için, yönetilenler tarafından asgari ölçüde de olsa kabul edilmeleri gerekir. İktidarın kökeninin halka dayandığı görüşünün yaygın biçimde benimsendiği demokratik rejimlerde, yönetilenlerin yönetenleri onaylamaları daha da önem kazanmaktadır. Halkın yönetimi demek olan demokrasilerde ülkelerin büyüklüğü, nüfuslarının çokluğu nedeniyle halk, iktidarı seçtiği temsilcilerine devretmektedir. Bu açıdan, demokrasilerin belirlenmesini sağlayan seçimler, demokrasinin vazgeçilmez esaslarındandır (Çam, 1990:439).
Kapani’ye göre, seçimlerin en önemli işlevlerinden biri, yöneteceklere meşruluk kuvvetini vermesidir. Ona göre, meşruluk, siyasal alanda iktidarın sağlanması ve elde tutulması bakımından en önemli faktörlerden birini oluşturur (Kapani, 1988:84-85).
Demokrasi, halkın siyasal katılımına dayanan bir yönetim anlayışıdır. Siyasal katılımın en somut ve yaygın biçimi seçimdir. Ancak, seçim katılımın tek yolu değildir. Seçim, katılımı destekleyen, somutlaştıran bir araçtır, demokrasinin olmazsa olmazıdır; ancak, seçimin olması demokrasinin tüm şartlarının yerine getirildiği anlamına gelmemektedir. Bu bakımdan, seçimleri bu bakışla ele almak, çağdaş demokratik anlayışın bir gereğidir.
3. SEÇİM SİSTEMLERİ
Seçim sistemi, dar ve geniş anlamda olmak üzere iki şekilde tanımlanabilir. Dar anlamda seçim sistemi; çoğunluk sistemi, nispi temsil sistemi ve karma sistem ile bunların çeşitleridir. Geniş anlamda seçim sistemi, seçimin sadece hukuk boyutunun ele alınmadığı, seçim düzeninin özgürlükler rejimi üzerine kurulduğu seçimin alt yapısını oluşturan temel konuların bir bütün olarak ele alındığı sistemdir. Başka bir deyişle, seçim sistemi; temsilcilerin belirlenmesinde uygulanan teknik yöntemdir (Tunç, 1999:139).
Seçim sistemleri, ülkelerdeki siyasal örgütlenmeleri ve parti sayısını etkiler. Seçim sistemlerinin bir başka işlevi, meclis aritmetiğinin oluşmasında en önemli etken olmalarındandır. İktidar partisi gelecekte daha çok temsilciyi meclise sokabilecekleri, muhalefet ise iktidarı azınlık haline getirebilecekleri, bağımsızlar ve küçük partiler de kendi temsilcilerini meclise taşıyabilecekleri bir seçim sistemi oluşturma çabaları içindedirler (Teziç, 1986:274).
Günümüzde, seçim sistemleri iki temel ilkeyi içermektedir. Bunlar adalet ve fayda ilkeleridir. Seçim sistemlerinde her iki ilkenin de bulunması ideal bir durumdur. Bunun sağlanabilmesi güç, fakat seçim sistemi tercihine bağlıdır. Seçimlerde uygulanan sistemler; çoğunluk sistemi, nispi temsil sistemi ve karma sistemdir. Çoğunluk sistemi fayda ilkesini ön plana çıkarırken; nispi temsil sistemi adalet ilkesini benimser. Karma sistemlerde ise, bazen çoğunluk sisteminin ağırlığı gözlenirken, bazen de nispi temsil sistemine ağırlık verilmektedir.
3.1. Çoğunluk Sistemi Uygulamaları
Çoğunluk sisteminin uygulamada üç farklı şekli vardır:
Yorum yapabilmek için Giriş yapın.
BENZER HABERLER