logo

reklam

Siyasi partilerle ilişki düzeyi, liderlik beklentisini nasıl etkiliyor? (4)

Hangi partiye yakın olanlar nasıl lider istiyor? Seçmen, taraftar, üye ya da militan olmak, liderlik beklentisini nasıl etkiliyor? Siyasal iletişim uzmanı Bülent Özgül araştırdı, sizler için yazdı…

(Geçen haftadan devam) -Geçen haftaki yazıya ulaşmak için tıklayınız-

 

Duverger’e göre, iki türlü üyelik işlemi arasında ayrım yapılabilir: Açık ve sınırlı. Birincisinde, üyelik formunu imzalamak (ve bir aidat ödemek) dışında hiçbir şart ve formalite yoktur. Dolayısıyla, partiye giriş sınırlandırılmamıştır. Buna karşılık, sınırlı üyelik, çok farklı mahiyettedir. Bu iki ayrı işlemle olur: İlgilinin kabul edilmek üzere müracaatı ve partinin yetkili organının aldığı kabul kararı. Aidat, üyeliğin ve katılmanın psikolojik unsurudur. O hem bir sadakat belirtisi hem de sadakat kaynağıdır. Düzenli ya da bir fedakarlığı gerektirecek kadar yüksek bir aidat ödemek, üyeyi partiyle birleştiren bağların kuvvetini gösterir. Dolaysız partilerde uygulanan bireysel aidat sisteminin, üyenin katılması yönünde, dolaylı partilerce uygulanan, sendikalar yoluyla kollektif finansmanın, mali verim açısından, üstünlüğü tartışılmaz. Kollektif ve dolaylı aidat sistemi mali verim yönünden çok avantajlı olmakla birlikte, katılmayı geliştirmez. Dolaylı partinin temel grubunun sınıf çıkarları, şüphesiz dayanışmayı güçlendirir, ancak bu gerçek bir siyasi dayanışma değildir. Bu tür üyelerle parti arasında bağlar zayıftır (Duverger, 1993:116).

Kadro partileri ile kitle partileri için üye aynı anlamı ifade etmez. Kitle partileri için üye kazanmak, gerek mali, gerekse siyasi bakımdan önem taşır. Kadro partileri ise seçimlere hazırlanmak, kampanyayı yürütmek, adaylarla teması muhafaza edebilmek ve finansmanı sağlamak için seçkinleri bir araya getirir. Kitle partisinin sayı ile sağladığını, kadro partisi nitelikle, yani seçme yoluyla sağlar (Mutlu, 2014:30).

Üyelikle ilgili buraya kadar yapılan açıklamalar ve taraftar kavramı da bu kavramla beraber değerlendirildiğinde, liderlik beklentisinin şekillenmesi bakımından üyelik ve taraftar ilişkisinin niteliğinin belli ölçülerde etkili olduğu görülmektedir. Parti taraftarı ya da üyesinin, sıradan insanlardan ya da seçmenlerden, daha yüksek bir ilgiyle liderlik konusuyla ilgilendiği görülmektedir. Yine, özellikle Türkiye gibi siyasi katılımın düşük olduğu ülkelerde parti üyeliği ve taraftarlığını deklare ederek çalışma yapan yandaşların, liderlik konusuyla ilgili görüş ve düşüncelerinin, beklentilerinin farklılık arz etmesi beklenen bir durumdur. Tabi bu etkinin doğrudan etkili olduğu durumların da sınırlı olabileceğini belirtmekte yarar var. Partinin ideolojisi ya da programı, örgütsel yapısı, tarihsel ve durumsal koşullar gibi faktörlerle beraber partiye olan aidiyet bağının beraber etki ettiğini söylemek mümkündür. Bir partiye üyelik ya da taraftarlık bağıyla bağlı olan yandaşlarda, demokratik liderlik eğiliminin daha yüksek olması beklenen bir durumdur. Zira, bir parti içerisinde üyelik bağıyla hizmet eden, çalışmalara katılan, görev alan ya da almak isteyen yandaşların, partiyle ilgili kararlarda söz sahibi olmayı istemeleri doğal bir durumdur. Partiyle ilgili kararlar, adayların belirlenmesi, yönetimlerin belirlenmesi gibi konularda, üyelerin oy ya da söz hakkına sahip olmayı beklemesi, dolayısıyla demokratik bir yönetim ve liderlik anlayışını benimsemeleri ve liderlik beklentilerinin demokratik yönde tezahür etmesi doğal olarak beklenen bir durumdur. Bu doğal durumun değişmesine etki eden faktörler ise, önceki bölümlerde de ifade edilmeye çalışılan diğer siyasi faktörlerdir. Siyasi kültür, partinin örgütsel yapısı, partileri düzenleyen hukuki yapı, ideoloji gibi faktörler, farklı partilerdeki üyelerin beklentileri üzerinde farklı tercihler oluşmasına neden olabilir. Ama, partiyle olan üyelik-taraftarlık aidiyet bağının doğal bir sonucu olarak, üyelerin liderlik beklentilerinin demokratik liderlik olduğu söylenebilir.

Militanlık, yandaşlık tanımlamasının en uç örneğini oluşturmaktadır. Buradaki aidiyet bağı, parti için her türlü fedakarlığı yapabilecek bir diziyi anlatmaktadır. Bazı siyasi hareketlerde, kendisini davasına feda edebilecek düzeye varan bir aidiyet bağı söz konusudur.

Militan kavramı partinin aktif üyelerini ifade eder. Bir partide militanlar olmaksızın parti işlerinin etkin bir biçimde yürütülmesine imkan yoktur. Üyelerin sadece parti defterine kayıtlı, parti kasasına para sağlayan kişiler olmalarına karışlık, militanlar parti için etkin çalışma sergilerler. Üyelerle kıyaslandığında bir partide militanların sayısı daha azdır. Belirtmek gerekirse, militanlar üyeleri, üyeler taraftarları, taraftarlarda seçmenleri yönetirler (Mutlu, 2014:30-31).

İlk bölümde de ele alındığı gibi, Duverger’ye göre, militan kavramını iyi anlamak için kadro ve kitle partilerindeki işlevini iyi ayırmak gerekir. Buna göre, kitle partilerinde militan deyimi, özel bir üye kategorisini anlatır. Militan aktif bir üyedir; militanlar, partinin asli faaliyetinin dayandığı bütün temel parti gruplarının çekirdeğini teşkil ederler. Kitleden açıkça ayrılan, toplantılara devamlı olarak gelen, parti sloganlarının yayılmasına katılan, parti propagandasının örgütlendirilmesine yardım eden ve partinin seçim kampanyalarını hazırlayan ufak bir üye grubu görülür. Bu militanlar olmaksızın işlerin yürütülebilmesine imkan yoktur  (Duverger, 1993:160-161).

Duverger, üyelerle kıyaslandığında, militanların sayısının oldukça az olduğunu vurguluyor. Ona göre, hiçbir partide militanlar, üye sayısının yarısını aşmamaktadır; bunlar üçte bire veya dörtte bire ulaştığı takdirde parti, aktif bir parti olarak kabul edilebilir. Üye kitlesi, toplantı ve kongrelere devam eden, liderlerin seçimine katılan ve yönetici kadroları sağlayan ufak bir militan çekirdeği tarafından yönetilmeye ses çıkarmamaktadır. Bu durumda, militanlar üyeleri, üyeler taraftarları, taraftarlar da seçmenleri yönetirler. Parti üyeleri, eşitçi ve bir örnek bir toplum değil, karmaşık ve hiyerarşik bir topluluk meydana getirir; hatta katılmanın mahiyeti herkes için aynı olmadığından, bu topluluk, farklılaşmış bir topluluk görünümü de taşır (Duverger, 1993:167).

Bu çerçeveden bakıldığında, militan düzeyinde aidiyet bağına sahip olan yandaşların, daha çok otoriter bir liderlik anlayışına eğilim gösterebileceklerini tahmin etmek zor olmaz. Zira onlar için en önemli olan hususu, davaları ve davalarını temsil eden partileridir. Bunun için ideolojiye, davaya, parti kararlarına ve lidere bağlılık yüksek düzeyde beklenen bir davranış biçimidir. Farklı örneklerle karşılaşılabilecek durumlar olsa da, militan düzeyindeki yandaşların liderlik beklentilerinin otoriter olmasının beklenebileceği ifade edilebilir.

Peki, bu ayrım bakımından Türkiye’deki parti yandaşlarının durumu nedir diye sorulacak olursa, genel bir değerlendirmeyle bu sorunun cevabı aranabilir.

Çalışma kapsamında ele alınan dört parti, Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Halkın Demokrasi Partisi açısından bakıldığında, yandaş profillerinin belirli ölçüde ayrıştığı görülebilmektedir. Adalet ve Kalkınma Partisi, tam anlamıyla bir kitle partisi görüntüsündedir. Geçmiş tabansal özelliğinin milli görüş olmasına karşın, oy aldığı tabana bakıldığında, geniş ve yaygın bir kitleye hitap ettiğini görebilmekteyiz. Bunun yanında üye sayısı açık ara en fazla parti olması özelliğiyle de diğer partilerden ayrılmaktadır. Adalet ve Kalkınma Partisi yandaşlarının büyük çoğunluğunun, partinin ideolojik özelliklerinden ziyade ekonomik görüşleri, icraatleri, lideri gibi özelliklere daha çok değer verdiği söylenebilir. Dolayısıyla bu partinin yandaş yapısı içinde, seçmen ve taraftar-üye ağırlığının fazla olduğunu, ideolojik ağırlığın yüksek olmadığını, lider bağlılığının daha yüksek olduğunu, bu nedenle partiye aidiyet bağının liderlik beklentisi bakımından önemli bir unsur olmadığı söylenebilir. Diğer faktörler bu konuda çok daha etkilidir.

CHP ve MHP, ideolojik ağırlık bakımından birbirine benzeyen bir özellik göstermektedir. Yani, ideolojik ağırlık nedeniyle partiye bağlılık, lidere bağlılıktan çok daha önemli ve güçlü bir unsurdur.

CHP ve MHP’nin liderlik beklentisi bakımından ayrılmasına neden olan unsur da, ideolojik ve siyasi görüş farklılığıdır. CHP yandaşları daha çok demokratik bir anlayışa sahip iken, MHP yandaşları otoriter bir anlayışa daha eğilimlidir. Bu bakımdan CHP’li yandaşların bu partiye yakınlık duymalarından dolayı liderlik beklentilerinin etkilendiğini, bunun da demokratik liderlik beklentisi yönünde oluştuğu söylenebilir. MHP’li yandaşlar için de bu partiye yakınlık bağlarından liderlik beklentilerinin etkilendiğini, bunun da otoriter liderlik beklentisi yönünde oluştuğu söylenebilir.

HDP, Türk siyasi hayatında diğer partilerden farklı bir özelliğe sahiptir. Yandaş yapısına bakıldığında militanların çok daha etkin olduğu, ideolojik ağırlığın çok daha baskın olduğu bir yapıyı görmek mümkündür. Her ne kadar demokratik söylem ve sürece sahip oldukları gibi bir görüntü sergilenmeye çalışılsa da, terör örgütüyle bağlarının da etkisiyle, otoriter bir örgütsel yapıya sahip oldukları görülmektedir. Dolayısıyla HDP yandaşlarının da liderlik açısından otoriter bir anlayışa sahip oldukları, partiyle bağlarının da bu konuda etkili olduğu söylenebilir.

 

  1. YAKIN OLUNAN SİYASİ PARTİYLE İLİŞKİ DÜZEYİ İLE LİDERLİK BEKLENTİSİ İLİŞKİSİNE İLİŞKİN ARAŞTIRMA SONUÇLARI

3.1. Araştırmaya Dair Bilgiler

Makale konusunun da dahil olduğu araştırmanın amacı, liderlik sürecinin tüm unsurlarının ve bu unsurlara etki eden sosyoekonomik ve siyasi faktörlerin daha iyi anlaşılabilmesi bakımından anlamlı verilere ulaşmak ve siyasi partilerdeki liderlik sürecinin işleyişiyle ilgili çalışmalara katkıda bulunmaktır. Araştırmanın bu makaleyi ilgilendiren kısmında, siyasi partilerle çeşitli düzeylerde ilişki kuran yandaşların, ilişki düzeyleri ile liderlik beklentileri arasındaki ilişkiyi tespit etmektir.

Makale konusunun da dahil olduğu araştırma, ülke genelinde 35 farklı ilde uygulanmış, toplam 3250 anket formu SPSS ortamında analize tabi tutulmuştur.  Anket yapılacak iller belirlenirken, Türkiye’nin coğrafi bölgeleri ve NUTTS sınıflandırmasına (kalkınma ajansı bölgelerine) uygun dağılım olmasına dikkat edilmiştir. Bu çerçevede, ülkemizin 7 coğrafi bölgesinden ve 26 kalkınma ajansından en az bir ile ulaşılmaya çalışılmıştır. Her coğrafi bölgeden en az birkaç ile, kalkınma ajansı bölgelerinden ise bir tanesi dışında en az bir ile ulaşılmıştır. Böylece tüm Türkiye evrenini temsil edecek bir örnekleme ulaşılmaya çalışılmıştır.

Araştırmada uygulanan anket sorularına verilen cevaplardan elde edilen veriler, SPSS programında işlenmiş ve değerlendirmeler bu kapsamda yapılmıştır. Anket formunda kullanılan sorulara güvenilirlik analizi yapılmıştır. Tüm sorulara uygulanan analizde yüzde 81 güvenilirlik tespit edilirken, liderlik beklentisi ile ilgili ikinci gruptaki soruların genel analizinde güvenilirlik oranı yüzde 87 olarak tespit edilmiştir. Liderlik beklenti soruları grup grup analiz edildiğinde otoriter liderlik sorularının yüzde 72, demokratik liderlik sorularının yüzde 64, karizmatik liderlik sorularının yüzde 65, dönüşümcü liderlik sorularının yüzde 69 güvenilirliğe sahip olduğu tespit edilmiştir. Bu oranlar ölçeklerin güvenilir olduğunu göstermiştir. Değişkenler arasındaki ilişkinin tespiti için Crosstab, Means, t-testi (Independent-Samples T Test) ve Anova testi (One-Way Anova) uygulanmıştır.

Etiketler: » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.