Son Dakika
Hangi partiye yakın olanlar nasıl lider istiyor? Seçmen, taraftar, üye ya da militan olmak, liderlik beklentisini nasıl etkiliyor? Siyasal iletişim uzmanı Bülent Özgül araştırdı, sizler için yazdı…
Siyasi partilerle çeşitli düzeylerde ilişki kuran vatandaşların ne tür liderler istedikleri, nasıl bir liderlik beklentisi içerisinde oldukları incelendi.
ISUBÜ Öğretim Üyesi Bülent Özgül’ün yaptığı araştırmanın sonuçlarını paylaştı. İşte Özgül’ün o çalışması ve elde edilen sonuçlar:
SİYASİ PARTİ YANDAŞLARININ YAKIN OLDUKLARI PARTİYLE İLİŞKİ DÜZEYİ İLE LİDERLİK BEKLENTİLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ
Siyasi partiler, demokratik siyasal düzenlerin vazgeçilmez unsurlarıdır. Çağdaş anlamda siyasi partiler, oy hakkının yaygınlaştırılmasıyla, 19. yüzyılda ortaya çıkmışlardır. Siyasi partiler, demokratik parlamenter rejimlerin olduğu gibi, otoriter ve totaliter rejimlerin de en önemli unsurlarından biridir. Siyasi partiler, bir ülkede siyaseti uygulayan ve siyasi güç olarak nitelenen kurumların başında gelir. Siyasi partiler diğer tüm organizasyonlar gibi, ülkenin alt sistemlerinin oluşmasında önemli rol oynar.
Siyasi parti örgütlerinde, genel başkanlık ya da üst yönetim kademelerindeki yöneticilik oluşumları, diğer örgütlerden farklılık gösterir. Bu, siyasetin uğraşı konusu, örgütsel özellikler ve farklı çevre faktörlerinden kaynaklanan bir durumdur. Dolayısıyla, genel liderlik özellikleriyle siyasi liderliğin bazı temel farklılıkları söz konusudur. Öte yandan, liderliğin, takipçileri/izleyenleri/yandaşları ve çevre faktörlerinden bağımsız düşünülmesine imkan yoktur. Liderlik örgütsel bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyacın karşılanması için, ne tarza sahip bir liderlik istendiği, bu çalışmanın da ana konusunu oluşturmaktadır.
İnsanların kimlerin, nasıl ve ne tarzda lider olacaklarına ilişkin görüşleri vardır. Bu görüşleri, lider rolünü taşıyan kişilerin özelliklerinin algılanmasıyla örtüştüğü ölçüde örgütsel bağlılık (yandaşlık) düzeyi yükselmektedir. Buna etki eden faktörler de birden fazla ve kompleks özelliğe sahiptir. Farklı yaş, eğitim, meslek, cinsiyet, yerleşim yeri ve gelir düzeyi özelliklerine sahip insanların, yakınlık duydukları siyasi partinin başında lider olarak görmek istedikleri insanların özelliklerine ilişkin beklentileri farklı farklı olabilmektedir.
Siyasi liderlik konusunda yapılan az sayıda çalışmanın büyük kısmı liderlik, çevre ve izleyenler faktörlerinden en çok lidere ve liderliğe ağırlık veren çalışmalar olmuştur. Dolayısıyla, liderlik sürecinin daha doğru anlaşılabilmesi bakımından izleyicilerin, yandaşların lidere, liderliğe yönelik algısı ve bu algıyı etkileyen faktörleri ele almak, önemli bir eksikliği kapatacaktır. Siyasi tutum ve davranışlarda, giderek artan bir oranda ideoloji, program, fikir gibi faktörlerin etkisinin azalmasıyla siyasi liderliğin artan önemi arasında karşıt bir ilişki görülmektedir. İnsanlar giderek artan bir oranda, siyasi partinin ideolojisi, programı, fikirleri, vaatlerinden çok siyasi liderine ve onun özelliklerine daha fazla ilgi göstermekte, bu da liderin algılanma biçimine ve yandaşların beklentilerine daha bağlı bir siyasi ilişki biçimini ortaya çıkarmaktadır. Bu noktada, parti bağlılığının giderek zayıflaması ve liderliğe verilen önemin giderek yükseldiği söylenebilir. Ancak, burada liderliğin artan önemi, seçmenler tarafından koşulsuz olarak kabul edilen bir husus da değildir. Yandaşların liderlik beklentilerinin doğru tespit edilmesi çok önemlidir. Ayrıca, bu beklentilerin de karşılanabilmesinin sürdürülebilmesi şarttır.
Yandaşların liderlik beklentilerini etkileyen çeşitli sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi etmenler bulunmaktadır. Bunların arasında, yandaşların yakın bulundukları partiyle kurdukları ilişkinin düzeyi de, diğer faktörlerle birlikte liderlik beklentilerini belirleyen faktörlerden birisidir.
Her partinin örgüt kültürü özelliklerinden kaynaklanan, partiyle kurulan ilişkinin düzeyine göre bir örgütsel bağlılık özelliği ve liderlik beklentisi ortaya çıkmaktadır. İdeoloji partilerinde bağlılığı etkilemede ideoloji, parti politikası gibi faktörler ön plana çıkarken, bu tür partilerde daha çok militan ve üye düzeyinde bir parti-yandaş ilişkisi baskın olarak görülmektedir. Kitle partilerinde ise ideoloji, parti programı gibi faktörlerin etkisi azalırken, aday, vaatler gibi faktörler ön plana çıkmaktadır. Bu tür partilerde liderin ya da adayın özellikleri hem partiye yönelik örgütsel bağlılığı hem de oy verme davranışını daha çok etkilemektedir. Yine bu partilerde, yandaşların partiyle ilişkisi daha çok taraftar ve seçmen boyutunda kalmaktadır.
Toplumsal sistem içerisinde siyasetin taşıdığı ağırlığa bağlı olarak vatandaşların siyasi partilerle kurdukları ilişki düzeyi de sürecin bir başka belirleyeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Politik özelliği baskın toplumlarda insanların partiye üye olmaları, aktif şekilde görev almaları gözlenebilirken; apolitik toplumlarda ise insanların partilerle organik bir bağ kurmaktan kaçınarak seçmen ya da taraftar konumunda kalmayı tercih ettikleri görülmektedir. Yandaşların partiye yönelik aidiyet bağı zayıfladıkça lidere verilen önemin arttığı gözlenmektedir.
Çalışmada, bu ilişkiye yönelik teorik çerçeve incelenerek, yapılmış olan alan araştırmasının konuyla ilgili bulguları paylaşılmıştır.
Siyasi parti denilen yapılar, genel toplumsal sistem içerisinde yer alan örgüt biçimleridir. Bir toplumdaki örgütlenme biçimleri ve örgütlenmenin şekillenmesini sağlayan toplumsal ve kültürel etkenler, nihayetinde siyasi parti denilen organizasyonları da benzer biçimde etkilemektedir. Toplumsal sistemdeki örgütlerin özel bir biçimi olan siyasi partiler, hedefleri, örgütlenmeleri ve işleyiş biçimleri ile toplumdaki diğer örgütleri de etkileyebilme güçleri nedeniyle daha çok ilgi çekmektedirler.
Siyasi partiler, bir ülkede siyaseti uygulayan ve siyasi güç olarak nitelenen kurumların başında gelir. Siyasi partiler diğer tüm organizasyonlar gibi, ülkenin alt sistemlerinin oluşmasında önemli rol oynar (Berberoğlu, 1997:3). Günümüz toplumsal yaşamında önemli bir rol oynayan siyasi partilerin tanımı üzerinde bir görüş birliği yoktur. Eski dildeki “fırka” sözcüğünün karşılığı olarak Batı dillerinden günümüz Türkçesine yerleşmiş olan “parti” sözcüğü; bölüm, parça, grup anlamlarına gelmektedir (Teziç, 1976:5). Tunaya’ya göre, siyasi parti, belli bir siyasal program üzerinde birleşmiş kişilerin, bu programı normal seçim yoluyla gerçekleştirme amacını güderek kurmuş oldukları bir topluluktur (Tunaya, 1952:3). Kenneth Janda siyasi partileri, “temsilcilerini devlet organlarına yerleştirme amacını güden örgütler” olarak tanımlamaktadır (Janda, 1970:83). Samuel J.Eldersveld de siyasi partiyi, temel amacı iktidara gelmek olması nedeniyle diğer örgütlerden ayrılan özel bir örgüt olarak ele almaktadır (Eldersveld, 1971:73). Bir diğer tanıma göre de siyasi partiler, bir program çerçevesinde siyasi kararları etkilemek ve bu amaçla siyasi iktidarı ele geçirmek üzere örgütlenmiş kuruluşlardır (Kışlalı, 1987:227). Daver’e göre, siyasi parti, programını uygulamak ve üyelerini iktidara getirmek amacıyla hükümetin kontrolünü sağlamaya çalışan organize bir insan topluluğudur (Daver, 1993:223).
Toplumdaki diğer örgütlere katılım amaçları ve biçimleriyle karşılaştırıldığında, siyasi partilere katılım amaçları ve biçimlerinin hepsinden farklı nitelikleri olduğu görülmektedir. Özelinde, siyasi parti denilen örgütlere giren insanlar ile girmediği halde örgütün amacını destekleyen ve yandaş olarak nitelenebilecek insanlar, temelinde gönüllülük ve adanmışlık duygusu ile örgüt amaçlarına hizmet etmektedirler.
Yandaşlık kavramı, siyasi partilerde kullanılan üye, taraftar, seçmen, militan gibi kavramları kapsayan genel bir kavram olarak ele alınmaktadır. Bunun nedeni, siyasi partilerde örgüt yapısını anlamak bakımından sadece kayıtlı üyelerle yetinilmesinin ya da o partiye oy veren seçmenlerin baz alınmasının, doğru sonuçları bulmak açısından önemli sakıncalar doğuracağı gerçeğidir. Siyasi parti yapıları, diğer örgüt biçimlerinden farklı olarak, örgütle bağlılık kurmanın belli kurallarla yapılmasının çok da mümkün olmadığı organizasyonlardır. Bu nedenle, partiye oy verenlerden militan düzeyinde bağlı olanlara kadar partiyle yanlılık, adanmışlık bağı olan herkes bu çerçeve içerisine alınarak çalışmada değerlendirilecektir.
Turan da bu farklılığı vurgulayarak üçlü bir ayrım yapmaktadır. Turan’a göre, bir kişiden partili diye söz edildiği zaman, çok değişik şeyler kastedilebilir. Bu kimse, belki bir partiye yakınlık duymakta, oyunu sürekli olarak o partiye vermekte, fakat partiyle herhangi bir hukuki ilişkiye sahip bulunmamaktadır; belki partinin kayıtlı üyesidir, belki de parti faaliyetlerinde görev alan bir kişidir. Demek ki, partililik mutlaka hukuken üyelik kazanmış olmaya bağlı değildir ve değişik düzeylerde kendini gösterebilmektedir (Turan, 1996:110).
Siyasi parti denilen örgütsel yapının farklı özelliği, bu örgütteki girdi ve çıktı süreçlerinin başka örgütlerden ayrılmasıyla ortaya çıkıyor. Bu noktada, siyasi partilerde örgütsel yapının oluşumunda, diğer örgütlerde olduğu gibi, sadece üyelik, işgörenlik bağlantısının olmaması, hatta ondan daha çok farklı bağlılık biçimleriyle örgüte yakın olan insanların daha çok etkin olması söz konusudur.
Parti üyeliği, yukarıda da belirtildiği gibi, birçok partide neredeyse sadece yasal zorunlulukları tamamlamanın bir parçası olarak görülmekte, esas olanın, yönetici gruplarının oluşturduğu militan kadrolar ile etkili propagandayla oluşturulan taraftar grupları ve etkilenen seçmenler olduğu görülebilmektedir.
Özellikle iletişim imkanlarının artmasıyla, partilerle partiye yakınlık duyan insanların arasındaki bağ sanal bir nitelik almaya başlamış, tıpkı ürün pazarlar gibi, siyasi program ve vaatlerine yandaş arayan bir siyasi yapılanma ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu nedenle, sadece siyasi parti üyelerini baz almanın doğru olmayacağı ortadadır. Bunun yanında, sadece seçmenlere yönelik olarak yapılacak bir çalışma da eksik kalacaktır. Bu çerçevede, üyelik, taraftarlık, seçmenlik ve militanlık kavramlarını da kapsayan yandaş kavramı çalışmada baz alınacaktır.
Yandaş kavramını açıklamak bakımından, örgütsel adanmışlık kavramı yardımcı olabilecektir. Siyasi partilerde örgütle bağ kurmanın tek yolunun resmi üyelik olmaması, bağlılık (adanmışlık) kavramı üzerinden bir tanımlama yapma imkanını vermektedir. (Devamı var)
Etiketler: araştırma » Bülent Özgül » LiderlikYorum yapabilmek için Giriş yapın.
BENZER HABERLER