logo

reklam

Kapitalizm ve Medya


Prof.Dr. Mehmet ÖZHANLI
mehmetozhanli@sdu.edu.tr

Bir ülkenin ahlak yapısının ne kadar yozlaştığını anlamak için medyasına bakmak yeterlidir. Televizyon, gazete, internet haberleri ve programları incelendiğinde o toplumun ahlak düzeyi ve o topluma nasıl bir ahlak enjekte edilmek istendiği rahatlıkla anlaşılır. Uygarlık tarihinin sayfaları arasında; 21. yüzyıl kadar kapitalizmin zirveye ulaştığı ve demir pençelerini dünyanın bütün halklarının ciğerlerine geçirdiği başka bir zaman bulunmaz. Bu yüzyılda dinler, ırklar ve ideolojilerin tamamı kapitalizmin basamaklarına dönüştürüldü. Ahlaksızlık normalleştirildi; para kazanmak ve bir makama gelebilmek için her yol mübah sayıldı ve sayılıyor. En tehlikeli davranışta, bu ahlaksızlıkları modernite ve dinlerle kılıflayarak yapmalarıdır. Dinler, insanın Allah dışında kimseye kul – köle olmamasını emrederken, dinciler dini kendi çıkarlarına uydurarak Allah’ın yerine “parayı” koydular. Allah yolunda çalıştıklarını ve halka hizmetkar olmaya geldiklerini söyleyenler dini kullanarak büyük bir güç ve zenginlikler elde ettiler. Elde ettikleriyle yetinmediler daha fazlasını elde edebilmek için devleti ele geçirdiler. Bir zamanlar neredeyse ülkedeki insanların yarısından fazlası tarafından kutsal bir varlıkmış gibi görülen ve lanse edilen Fettullah Gülen’in yaptığı tam da buydu.

Dinin siyasete alet edilmesi, tarihin her döneminde insana korkunç acılar yaşatmış olmanın yanı sıra insanın, inancını sarsmış ve ahlaksızlığı meşrulaştırmıştır. Bugün dünya üzerinde yaşanan acımasızlığın ve kötülüklerin kaynağı tam olarak, kapitalizmin dünyayı tamamen ele geçirmiş olmasıdır. Kâğıt üzerinde demokrasi ve diğer ideolojilerin devletleri yönettiği görülse de pratikte, mutlak monarşi söz konusudur. Bu yönetimlerde, gücü elinde tutan liderler, Tanrı’nın adını ve ideolojileri kullanarak ülkeleri ve halkları kendi düşünceleri doğrultusunda şekillendirirler. Bu şekillendirmede en etkili silah, insanın daha rahat etmesi için geliştirilen teknolojik aletlerdir. Kapitalizmin şimdilik son ve en etkili silahı dijital teknoloji oldu. Televizyonlar, internettin yaygınlaşması ile gelişkin cep telefonları vb. aletlerin yanında oldukça masum kaldı. Televizyonların siyah beyaz ve akşam 7’den gece 12’ye kadar açık olduğu dönemlerde; kendilerine din adamı diyen yobazlar, televizyona karşı çıkar ve televizyonu olan evlerin günah evleri olduğunu her platformda bas bas bağırırlardı. Aynı yobazlar, medyanın gücünü fark ettiklerinde; hepsi televizyon kanalları, radyolar satın alıp sabahtan akşama reklam ve pazarlama yaparak trilyonlar kazandı ve lüks içinde yaşadılar ve yaşamaya devam ediyorlar. Allah’ın adını ve dinini kullanan bu yobazlar, cahil bırakılmış ve fakir olan halkın haline şükretmesi için; hadis ve rivayetlerle örgülenmiş çok çeşitli programlar yaparak insanların, duygularını ve emeğini sömürmeyi sistematik bir hale getirdiler. İnsanlara Allahın yolunda gitmelerini öğütleyen bu gözü açıklar yanmayan kefen, sırat köprüsünde kaymayan terlik, zikirmatik, kıble gösteren seccade vb. binlerce ürünü dini kanal olarak adlandırdıkları televizyon kanallarında ve internet üzerinden fakir halka satarak köşeyi döndüler.

Gariban halkı sömürenler sadece dinciler değil tüm ideolojilerdir. Kapitalizmin çarklarına kendini kaptırmış ideolojilerde, dincilerin yaptıklarının aynısını ideoloji kılıfına gizleyerek yapmaktadırlar. Aralarında hiçbir fark yok. Dincileri gerici gören ve kendilerini “çağdaş” olarak tanımlayan bu ideologlar aynı şeyin laciverti gibiler. Bunlar insanlık için daha da tehlikeliler, modern giyimleri çağdaş söylemleri ile insanları daha rahat kandırabiliyorlar. Soyunmayı çağdaşlık, lüks evlerde oturmayı, lüks arabalara binmeyi uygarlık ve internetten ezberlenmiş spot bilgileri entelektüellik olarak pazarlayan bu modern yobazlar, kapitalizmin en büyük sömürüsünü yapmaktadırlar. Sözüm ona bu uygar(!) insanlar, dernek vb. oluşumlarla insanları bir araya getiren, etkinlik adı altında yaptıkları organizasyonlar ile dini cemaatlerin, takım elbise ve abiye giymiş versiyonunu oluşturmaktadırlar. Bu oluşumların isimleri ve eylem yöntemleri farklı olsa da insanlık için dinci cemaatler kadar zararlıdırlar.

Artık her kapitalistin bir medya grubu var. Medya grubu oluşturmaya gücü yetmiyorsa YouTube vb. kanallar açarak sömürü çarkını döndürüyorlar. Kimisi cemaatle kimisi vatanperverlikle(!) ve kimisi de uygarlıkla(!) milleti kapitalizmin değirmenlerine taşımaktadır. Bu guruplara dahil olmak istemeyenler de bedenlerini teşhir ederek çarkın dişlilerinden biri oluyorlar. Adap bilmeyen edepten yoksun bencil, zır cahil ve özgüvenli bir toplum yetiştirmeyi başardı kapitalistler.  Bedensel hazları ön plana çıkaran, ruhu ve vicdanı öldürüp nefsi tetikleyen bu sistem, bütün dünyayı medya aracılığıyla büyük bir algıyla yönetmektedir.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • BÜYÜK BAŞKOMUTAN, BÜYÜK TAARRUZ, BÜYÜK ZAFER…

    30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İkinci Viyana kuşatmasından (1683) tam 238 yıl sonra ilk defa Sakarya Meydan Muharebesinde toprak kaybedilmemiş, 22 gün 22 gece (23 Ağustos-13 Eylül) süren “HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR. O SATIH BÜTÜN VATANDIR anlayışıyla gerçekleştirilen SAKARYA meydan savaşında kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman, Sakarya Nehrinin batısına püskürtülmüş ve bağımsızlık yolunda en önemli adım atılmıştır, düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra, 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kem...
  • SOKAKTAN MECLİSE BÖYLE NEREYE?..

    24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    O gün sabah erken kalktım. Hava sakindi. Üç gündür dağdan esen sert ve şiddetli, aynı zamanda sıcak rüzgâr dinmişti. Denize gidebilirdim. Mayomu giydim ve yaklaşık 600 metre uzaklıktaki denize hızlı adımlarla kısa sürede ulaştım. Yaklaşık 1 saat deniz kenarında yürüyüş ve yüzmeden sonra biraz yorgun vaziyette dönüş yolunda, bahçesinde etrafı temizleyen 50-55 yaşlarında zaman zaman ayak üstü sohbet ettiğim Hakan’a rastladım. Kendisi mühendisti, zamanında İstanbul da şirketleri ve iyi bir hayatı olmuş, ancak hayatın acımasız yanlarını da yaşam...
  • Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi; Keneler ve Düşündürdükleri

    30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla havaların ısınması, yağmurların yağması ile birlikte, bahçe, tarla işleri ile birlikte KENE MEVSİMİNİNİN de başlaması, dolayısıyla Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ve insanlarda ölümlerin görülmesi söz konusu olabileceğinden, EMEKLİ DE olsam, sorumluluk bilinciyle yıllardır yaptığımız uyarıları, yapılması gerekenleri; YETKİLİLERE, ETKİLENENLERE bir kez daha hatırlatmak istedim.. Ülkemizde 2002 yılında Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ile gündeme oturan, popüler olan ve 7’den 70’e herkesin tanıdığı keneler, biz...
  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...