Son Dakika
Dr.Öğr.Üyesi Bülent ÖZGÜL
Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Yalvaç Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi
(Geçen haftadan devam)
Türk siyasi hayatı içinde meslek grupları arasında özellikle memurlar ve işçiler, hızlı örgütlenme yeteneğine sahip olan iki kesimi oluşturur. Bunlardan işçiler memurlar gibi sabit bir ücret karşılığı çalışıyor olsa da, bazı noktalarda memurlardan ayrılır. İlk olarak, işçilerin eğitim düzeyleri memurlara oranla daha düşüktür. Bu nedenle, ilk bakışta memurlar kadar siyasi katılmanın gerekli ön koşullarından biri olan yeter seviyedeki ilgi ve bilgi düzeyinden yoksun durumda oldukları düşünülebilir. Ancak işçilerin hızla sendikalaşması ve sendikaların siyasi tavırlar takınmaya başlaması, işçilerin birbirlerini etkilemek yoluyla yüksek bir bilinç düzeyine sahip olmalarını sağlayarak onları daha çok siyasallaşmaktadır (Sitembölükbaşı, 2001: 45).
İşçilerin farklı yönleri, siyasi ilgilerini ve siyasi tercihlerini de şekillendirmektedir. Avşar’a göre, örgütsüz işçiler örgütlü işçilere göre siyasete daha ilgisiz kalmaktadırlar. Çünkü onlar siyasi hayat için gerekli olan bilişsel ve davranışsal yetenekleri geliştirecek ortamlardan yoksundurlar. Bu tür işçilerin gelirleri bakımından genelde alt gelir tabakasında yer almaları ve sosyal güvencelerinin olmayışı, siyasi hayata karşı tepkili olmaları sonucunu doğurur. Toplum ve bireysel çalışma şartlarının yanında, işçilerin kamu veya özel sektörde çalışıyor olmaları, gelir düzeylerinin yüksek veya düşük olması ve sosyal güvencelerinin olup olmaması siyaset hakkındaki görüşlerini etkilemektedir (Avşar, 2002: 74-75).
Sitembölükbaşı’na göre, toplu ve bireysel çalışma şartlarının yanında kamusal alanda, özel sektörde, gelir düzeyinin yüksekliği ve düşüklüğüne, iş güvencesinin olup olmamasına göre de işçilerin siyasete ve siyasi hayata bakışları değişmektedir. Onların gelirleri bakımından çoğunlukla alt gelir kategorisinde yer almaları ve iş güvencelerinin olmayışı, siyasi hayata karşı daha tepkili olmalarına yol açar. Bu yüzden işçiler, siyasi düzende köklü değişikler yapmayı taahhüt eden sol partilere sempati duyarlar ve çoğunlukla o yönde oy kullanırlar (Sitembölükbaşı, 2001: 46).
Meslekler arasında en etkin siyasi katılma, serbest meslek grubunda görülmektedir. Serbest meslek sahipleri içinde özellikle avukatlık ve gazetecilik, siyasi yaşama aktif olarak geçmede bazı avantajlar sunmaktadır. İlk olarak, her iki meslek grubunda yer alanlar toplumla sıkı bir ilişki içindedir. Gazeteciler yaptıkları meslek gereği toplumsal sorunlara oldukça vakıf olmaları nedeniyle, toplumun ihtiyaçlarına ve duygularına hitap etme imkanına sahip olurlar. Bunun yanında özellikle avukatların sahip olduğu bir avantaj da kanunları, kurumları ve siyasi sistemi iyi biliyor olmalarından dolayı, bu konularda yetersiz topluma önderlik etme imkanına sahip olarak, siyasete kolaylıkla kayabilme fırsatını yakalamaktadırlar (Avşar, 2002: 71-72).
Bu konudaki önemli meslek gruplarından biri de çiftçilerdir. Eğitim ve yaşanılan yer gibi faktörlerin de etkisiyle, çiftçilik mesleği siyasi davranış ve siyasi tercih bakımından kendine özgü özellikler taşımaktadır. Meslek grupları içinde eğitim düzeyi en düşük gruplardan biri çiftçilerdir. Yaşadıkları kırsal kesimin sosyal ve kültürel şartları da eklendiğinde çiftçilerin daha çok muhafazakar eğilime sahip olduklarını söylemek mümkündür. Sitembölükbaşı’na göre, çiftçilerin kendileri gibi düşük gelirli ve eğitimli işçilerden ayrılan en belirgin özelliklerinden biri siyasi eğilimlerinin yönüdür. İşçiler çoğunlukla sol partilere destek verirken, çiftçilerin sol partilere zayıf desteği dikkat çekmektedir. Yazara göre, bunun nedenleri arasında sol partilerin kolektivist vurgularına çiftçilerin tepki duyması yer alırken, önemli nedenlerden biri de çiftçilerin diğer meslek gruplarına göre daha dindar bir yapıya sahip olmalarıdır. Dini bağları nedeniyle muhafazakar topluma bağlılıkları yüksek çiftçilerin, sol partilerin değişim vaatlerine karşı antipatik tutumlara sahip olduğu da vurgulanan tespitler arasındadır (Sitembölükbaşı, 2001: 50-52). Çiftçilerin iktidar partilerini daha çok tercih ettiği de gözlenen bir olgudur.
Mesleklerin siyasi tercihlere ve liderlik beklentisine etkisi bakımından dikkat çekici bir diğer grup da öğrenci kesimidir. Türkiye’de öğrenci gruplarının siyasi nitelikteki faaliyetleri, 1960 ihtilali ile birlikte başlamış ve dünyadaki diğer öğrenci hareketlerinden etkilenerek, büyük bir hız kazanmıştır. Özellikle bu dönemde öğrenciler, düzen yanlısı ve düzen karşıtı olarak giriştikleri ideolojik faaliyetlerini, 1960’lı yıllarda Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF), 1969 yılında Türkiye Devrimci Gençlik Dernekleri Federasyonu (Dev-Genç) gibi örgütlere taşıyarak, Türkiye’de öğrenci hareketlerinin yaygınlaşmasında büyük rol oynamışlardır (Tunçay, 1997: 226). Bu tip siyasi faaliyetlerin daha çok üniversite öğrencileri arasında görülmesi, bu öğrencilerin almış oldukları yüksek eğitim düzeyi sonucu bilinçli olmalarından, ülkede yaşanan siyasi, sosyal ve ekonomik sorunlara karşı daha duyarlı bir hale gelerek, sorunların çözümünde kendilerinin de bir şeyler yapabileceklerine duydukları inanca kadar birçok nedenden kaynaklanmaktadır (Avşar, 2002: 77). Öğrencilerin siyasi tercih olarak, daha çok değişim yanlısı partilere destek verdikleri genel olarak gözlenen bir durumdur.
Siyasete katılmada sessiz kalan ve mesleksiz olarak adlandırdığımız grup içinde ilk olarak ev kadınlarını ele alınabilir. Siyasi kararsızlığın yüksek olduğu ev kadınlarında, siyasi bilincin oldukça zayıf olması ve toplumun ona verdiği ev içine dönük rol ve yaşam biçiminin de etkisiyle, siyasetten uzak kalma eğilimleri yüksek seviyelere ulaşmaktadır (Turan, 1989: 84). Toplumun hali hazırda kadına verdiği roller dolayısıyla kadın, geçmişten günümüze kadar eğitim olanaklarından yoksun bırakılmış ve siyaset alanlarında boy göstermesi bir tarafa, toplumsal statüsü yüksek bir meslek edinmesi dahi bir şekilde baskılara maruz kalmıştır. Günümüzde bu durum elbette ki değişmekle beraber, bu değişimin ve kadının kazanmış olduğu gelişmelerin kentsel alanlarda daha çok görüldüğünü, kırsal alanlara doğru gidildiğinde halen benzer baskıların kadınlar üzerinde var olduğunu görmek mümkün olmaktadır. Bu durum kadının işgücüne katılımını etkilemekte ve belki de genel kabul görmüş bir meslek olarak ev kadınlığına itilmesini getirmektedir. Böylece, ev kadınları siyasi konularda ilgi ve bilgi düzeyi düşük seviyelerde kalarak sadece oy verme davranışında bulunan, mesleksiz denilen bu grupta yerini almaktadır (Avşar, 2002: 77).
Kadınların siyasi tercihlerinde eşlerinin, babalarının tercihleriyle uyumlu davranma eğilimlerinin daha yüksek olduğu, özellikle ev hanımlarının değişim konusuna ve radikal söylemlere karşı daha soğuk olduğu da bilinen siyasi özellikleridir. Türkiye’de meslek ile siyasi tercih arasındaki ilişkiyi inceleyen az sayıda çalışma yapılmıştır. Yukarıda sonuçlarından bir kısmına yer verilen Ergüder’in çalışmasının Mesleklere Göre Parti Tutma konulu bölümünün sonuçları şöyle gerçekleşmiştir (Ergüder, 2000: 300):
Tablodan, CHP’nin yaklaşık olarak tüm meslek gruplarında (çiftçiler hariç) belirgin bir avantaj sağladığı görülmektedir. CHP bu önemli başarıyı özellikle şehirde yaşayan gruplardan olan işçiler ve memurlar üzerinde elde etmiş; buna karşılık AP, kırsal bölgelerde yaşayan çiftçiler ile küçük esnaf üzerinde etkili olmuştur.
Sencer’in 1970’li yıllarda İstanbul’da yaptığı araştırmada, AP’liler arasında işçi, esnaf, sanatkar ve tüccarlar oransal olarak CHP tabanındakinden daha fazladır. Bunun yanında CHP’liler arasında memurlarla avukat, mühendis, mimar, doktor, dişçi, eczacı gibi serbest meslekten olanlar AP’lilerin tabanına göre daha fazladır. Diğer bir ifadeyle, CHP, bürokrat ve yüksek statülü meslek sahiplerinden daha çok oy alırken, AP işçilerle, küçük ve büyük burjuvazinin partisi görünümündedir (Sencer, 1974: 150). Sitembölükbaşı’na göre, AP’nin tabanında ağırlıklı olarak yer alan meslek grupları daha az eğitimi gerektiren mesleklerdir. Çünkü bu gruplar, düşük eğitimleri nedeniyle CHP’nin ilkeleriyle örtüşen devletin resmi ideolojisinden daha az etkilenmişlerdir. Ticaret kesimlerinin DP ve AP’ye yönelmesinin bir diğer nedeni de, bu partilerin devletçi ekonomi karşısında ticaret çevrelerinin çıkarlarına daha fazla hizmet eden liberal ekonomiye ağırlık vermeleridir (Sitembölükbaşı, 2001: 55-56).
TÜSES Vakfı tarafından Aralık 1993 yılında yapılmış Türkiye genelini kapsayan anket araştırması sonucunda, meslek gruplarının hangi parti taraftarı olduklarına dair bulgular elde edilmiştir. Bulgular, siyasi parti taraftarlarının mesleklere göre dağılımındaki oranlar, mesleğin siyasi parti tercihinde ayırıcı bir özellik taşıdığını ortaya koymaktadır (TÜSES, 1995: 43-48):
Bu üç tablodan çıkarabilecek sonuç, her meslek grubunun temsil edilme açısından kendisine bir siyasi parti seçtiğidir. Bu farklı seçimler, genel anlamda mesleklerin sahip olduğu sosyoekonomik özellikleri ile siyasi partilerin ortaya koyduğu politikaları arasında doğrusallık olduğunu göstermektedir.
Özetlenecek olursa, içinde bulunulan meslek grubu, bireyin siyasal yaşamda etkili olmasını veya uzak kalmasını gerek diğer sosyo-ekonomik değişkenler gerekse mesleğin nitelikleri doğrultusunda yönlendirirken, içinde bulunulan mesleklerin bireye sağladığı statüler de oy vermelerini ve buna aracılık sağlayan siyasi partileri desteklemelerini etkilemektedir. Sonuçta birey, sahip olduğu tüm özellikleri ve siyasi partilerin kimi zaman lideri, kimi zaman ideolojisi veya kendi çıkarlarını gerçekleştirme nedenlerinden dolayı bir siyasi partiyi desteklemektedir. Belirgin olarak ifade edilecek olursa, meslek grupları içerisinde değişime en çok destek veren gruplar işçiler, işsizler ve öğrenciler olarak görülmektedir. Çiftçi, küçük esnaf ve zanaatkarların muhafazakar olduğu görülürken; ev hanımı, memurlar, tüccarlar ve sermaye sahiplerinin daha çok duruma göre hareket ederek iktidara destek verme eğiliminde oldukları görülmektedir. İşçi, öğrenci, memur ve işsizlerin sol partilere; çiftçi, küçük esnaf, zanaatkar, tüccar ve sermaye sahiplerinin sağ partilere daha yakın olduğu görülmektedir. Tabii ki bu ilişki bazen doğrusal bazen de dolaylı olarak gerçekleşmektedir. Bu etkilerin yönü ve gücünde diğer sosyoekonomik faktörlerin de göz önünde bulundurulması gerektiği göz ardı edilmemelidir.
Mesleklerin siyasi tercihlere etkisi olduğu genel olarak gözlemlenen bir durum olarak ortaya konulmuştur. Bu bulguların liderlik beklentisine etkilerini yorumlama konusunda elde objektif veriler bulunmamakla beraber, şu çıkarımlarda bulunmak mümkündür: Değişim yanlısı olan işçi, işsiz ve öğrencilerin dönüşümcü liderlik beklentilerinin daha yüksek olması beklenen bir durumdur. Değişimi isteyen bu gruplarla beraber memurların demokratik liderlik beklentileri de yüksek olacaktır. Çiftçi, küçük esnaf, zanaatkar, tüccar gibi grupların muhafazakar yapıları nedeniyle daha otoriter liderlik beklentisi içerisinde olmaları beklenebilir. Kadınların daha çok karizmatik liderlik beklentisi içerisinde olmaları da beklenen bir durum olacaktır.
Etiketler: araştırma » Dr.Öğr.Üyesi Bülent Özgül » ekonomi » ÖzyalvaçYorum yapabilmek için Giriş yapın.