Son Dakika
Emhal Besi Çiftliğine bayan eleman aranıyor
Yalvaç’ın üreten ve üretken markası: DURUTÜRK
ELBENGİLİ PVC-Alüminyum-İnşaat’tan BAYRAM TEBRİKİ
Yalvaç’ta perde, tül ve nevresimin adresi: ERTEN…
Yalvaç’ta 15 yıldır el yapımı PİZZA’nın tek adresi: Dr. Pizza…
Yalvaç’ın kazanma ustası 10. seçiminden %95’le galip çıktı
Dünyada çevre sorunlarının ve olumsuz etkilerinin artırması, ortaya çıkan global ekonomik ve sosyal sorunlar bazı kavramların hayatımıza girmesine sebep olmuştur. Örneğin, yeşil büyüme ve yeşil işler daha önce dile getirmediğimiz tanımlamalardır. Tabii bu kavramlar çevre sorunları nedeniyle dünyada uzun süredir yaşanan ekonomik krizlerin, doğal afetlerin, açlık ve yoksulluk sorunların ardından karşımıza çıkmıştır. Çevre sorunları konusunda başlangıçta bu gidişe sessiz kalan iş ve politika çevreleri bile gelinen noktada ortaya çıkan vahim tablo karşısında çözüme ortak olmanın yollarını aramaya başlamışlardır. Çevrenin korunması ve kaynakların verimli ve dengeli kullanılması noktasında dünya bir araya gelmiştir.
Hızla sanayileşen, şehirleşen, nüfusu artan ve doğal kaynakları yetersiz hale gelen dünyada hammadde ve enerji sorunlarını çözme yönünde politika arayışları ön plana geçmiştir. 1970’lerde sadece çevre sorunları ve çözümü olarak konu ele alınırken 1980’lerden sonra olayın ekonomik ve sosyal boyutu ve geleceği de dikkate alınmaya başlamıştır. 1987 yılında Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu (WCED) tüm bu konuları kapsayan ve sürdürülebilir kalkınmayı da kapsayan Bruntland raporu olarak bilinen Ortak Geleceğimiz Raporunu yayınlamıştır.
Konu 1992 yılında Rio Janeiro’da gerçekleştirilen BM Çevre ve Kalkınma Konferansında (UNCED) daha da kapsamlı değerlendirilmiş ve sürdürülebilir kalkınmanın ilkeleri konusunda uluslararası ölçekte ortak bir karara varılmıştır. Bu süreç gelişerek devam etmiştir. Ülkeler sırasıyla dünyayı tehdit eden bu küresel soruna bulmak amacıyla uluslararası platformlar etrafında toplanmış, belirlenen politikalar ve anlaşmalar çerçevesinde kararlar imza altına almıştır. Gündem 21, Binyıl Kalkınma hedefleri, Johannesburg Uygulama Planı, BM’nin İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Kalıcı Organik Kirleticiler ile ilgili Stockholm Sözleşmesi, Ozon tabakasını incelten maddelere ilişkin Montreal Protokolü ve Kyoto Protokolü bu sürecin yol haritasını ortaya koymaktadır.
Bu uluslararası kararlara imza atan hükümetler çevre ve kalkınma konusundaki politikalarını bu anlaşmaları, sözleşmeler ve protokolleri dikkate alarak belirlemeye başlamışlardır. Dünyada 2008 yılında yaşanan ve etkilerini günümüzde de devam ettiren ekonomik krizin yarattığı ekonomik ve sosyal etkiler yeliş ekonomi ve yeşil işler kavramının daha da ön plana çıkmasına neden oldu. Yoksullaşan, üretim gücü zarar gören dünya 21 yüzyılda sürdürülebilir kalkınma için yeni bir yol haritasına ihtiyaç duymaya başladı. Krizlerin ortaya çıkmasını engelleyecek sürdürülebilir politikalar önem kazanmaya başladı. İşte yeşil büyüme diye tanımlanan çevreyi ve insani değerleri dikkate alan dengeli ekonomik, sosyal ve çevresel kalkınmayı öngören bir büyüme modeli ortaya çıktı. Çevrenin korunmasını ve insanın refahının artırılmasını dikkate alan yeşil büyüme ile üretim teknolojilerinde ve istihdam politikalarında büyük bir dönüşümü de gündeme getirdi.
Yeşil büyüme dünyada yeni kavramlarla birlikte, yeni ekonomik sektörleri ve hizmetleri de ortaya çıkardı. Çevreye duyarlı yeni işler, sosyal fayda sağlayan ve gelir getiren işler ve işgücü piyasası ortaya çıktı. Yeşil işler çevreyi ve doğal kaynakları koruyan, geliştiren sürdürülebilir kalkınmayı ve yeşil büyümeyi destekleyen, insani değerleri dikkate alan işler olarak tanımlanmaya başlandı.
Yeşil işleri ortaya çıkaran yeşil büyüme üretim kadar istihdamda ve işgücü piyasasında önemli değişikliklere yol açmaya başladı. Yeni iş alanları ile birlikte yeni eğitim ve iş tanımları da yaratıldı. Dünyada yaşanan ekonomik kriz ve işsizlik karşısında nitelikli büyüme ile çözüm için yeni alternatifler gündeme geldi. Yeşil büyüme ile ortaya çıkan yeşil ekonomi diye de adlandıracağımız ekonomi modeli ekonomik yaklaşımı içinde çevreyi ve insanı merkezine koyan bir yaklaşımdır.
Dünyadaki bütün ülkeler sürdürülebilir bir kalkınma için çevreyi ve doğal kaynakları dikkate alan politikalar belirlediklerini söyleseler de bazı çevrelerin menfaatleri için bu kararlarını hiçe saydıkları görülmektedir. Bu durum hiç şüphesiz insanlığın aleyhine ve yeşil büyümenin ortaya konulan kurallarına ve kararlarına ters uygulamalardır. Gerek ulusal gerekse uluslararası alanda bir kısım çevrelerin ticari beklentilerinden çok insanlığın geleceğine ve refahına hizmet edecek politikalar geleceği belirleyecek sürdürülebilir kalkınmanın önünü açacak kararlara ihtiyaç vardır. Gerçekte yeşil büyümeden ve yeşil ekonomiden insanlığın beklentisi budur. Aksi halde yeşil ekonomi ve yeşil işler 21 yüzyılda sorunlara çözüm getirecek yollar açmak yerine yeni sorunları da gündeme getirecektir.
Etiketler: Özyalvaç » Ünal ÖrnekYorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler