“BİLİYORSAN ÖĞRET!”
Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra; günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun” diyerek öğretenin, “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu?!” İlahi tebliğde öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum!!” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş.
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak!..”. “Milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına kavuşturmak!…”,“Millî kültürümüzü “muasır medeniyet” seviyesinin üstüne çıkartmak!…” olarak koymuş olduğu hedeflerde, en büyük engel “CEHALETİ” görmüş ve bu engeli ortadan kaldırmak için Millet Mekteplerinde bizzat yazı tahtasının başına geçerek öğretmenlik yapmıştır. Başöğretmenimiz: “Benim asıl anlatılacak yanım, öğretmenliğimdir. Topluma, milletime ben öğretmenlik yapabiliyorsam, beni onunla anlatın. Yoksa kazandığım, yaptığım öteki işlerle beni anlatmanız pek önemli değildir” sözleri ile öğretmenliğin her şeyin üstünde olduğunu; ayrıca “Milletleri kurtaracak olan yalnız ve ancak öğretmenlerdir.” ve “Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır” sözleri ile ülke geleceğinin mimarının da Öğretmenler olduğunu vurgulamış.. Öğretmenliği yüceltmiş.
Peki! Bugün itibarı ile yetişmiş nesiller olarak bizler; Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketler seviyesine çıkarttık mı?, Milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına kavuşturduk mu?, Millî kültürümüzü “muasır medeniyet” seviyesinin üstüne çıkarttık mı?… Dünyada ülkemizi bu yönleriyle gelişmiş ülkelerle karşılaştırdığımız zaman; Maalesef koca bir HAYIR!!
Bunun sebebi; ne TEOG, LYS gibi sınavlar, ne 4+4+4 ve benzeri günü kurtaran eğitim sistemleri; ne bu uygulamaları yapan siyasiler, bürokratlar, teknokratlar, ne PİSA değerlendirmelerine göre, okuduğunu anlamayan, matematik ve uygulamalı bilimden bihaber öğrencilerde, hatta ne de bu nesilleri yetiştiren öğretmenlerdedir.. Sorun öğretmenlerin de!!! yetiştirildiği, eğitildiği, öğretildiği yüksek öğretim kurumlarındadır… Yani ÜNİVERSİTELERDEDİR!!
Demek ki; bugüne kadar üniversitelerimizde yetiştirdiğimiz öğretmenlere yeni nesillere aktarılmak üzere, yukarıdaki hedefler tam olarak benimsetilememiş, bu konuda yeterli bilinçlendirme gerçekleştirilememiş, sonuçta maalesef ne ülkenin yeni nesillerini yetiştirecek öğretmenler, ne de ülkenin geleceğini imar edecek yeni nesiller yetiştirilmiştir..
Ülke ve bilime katma değer sağlamak, gelişmiş ülkeleri her yönüyle yakalamak için; öncelikle üniversitelerimizi kendimize hizmet ettirmekten, hizmetkâr etmekten (hedef sadece Doçent, Profesör olmak) kurtaralım; Aksine BİZ!! “BİLİME HİZMET EDELİM; BİLİMİN HİZMETKÂRI OLALIM!”.. Ancak o zaman üniversitelerimizde hedeflere ulaştıracak yeni nesilleri yetiştirecek öğretmenler yetiştirebiliriz! Bunun için; ivedilikle üniversitelerimizde yeniden düzenlemek, düzeltmek (reform) değil, yeniden doğuş anlamındaki Rönesans uygulamaları getirilmelidir!! Yoksa bugünkü yapılanma ve bugünkü anlayışla Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN gösterdiği yukarıdaki hedefler için daha çok yıllar bekleriz!
Selam, sevgi ve saygılarımla…
Zafer KARAER
Etiketler:
Özyalvaç »
Prof.Dr. Zafer Karaer