logo

reklam

DEPREM İLE YAŞAMAK


Ünal Örnek
unalornek@hotmail.com

Gün olmuyor ki ülkemizdeki bir yörede deprem olmasın. Her depremin ardından akıllara soru işaretleri takılmasın. İnsanları 1999 yılında yaşanan binlerce insanın ölmesine ve şehirlerimizin adeta yok olmasına neden olan depremin korkusu sarmasın. O günlerde yaşanan acı tablolar ve afetin resim karelerine yansıyan görüntüleri aklımızdan geçmesin. Tabii o anları yaşayanlar unutmadı. Yaşanan travmalar hala canlı. Yakınlarını yitirenler, ailesi yok olanların yaraları her sarsıntıda bir kez daha kanıyor. Bir cana ulaşmak için orda kimse var mı sözü kulaklarımızda çınlıyor.

Hepimizi biliyoruz ki ülkemiz dünyanın önemli deprem kuşaklarının üstündedir. Tarih boyunca bu topraklarda birçok deprem olmuştur. Birçok medeniyet savaşlardan bile ağır hasat görerek bu depremlerin yıkıntıları arasında kalmıştır. Asya ile Avrupa kıtasını bağlayan bu doğal köprü üstünde insanoğlu bu gerçekleri bile bile yaşamıştır. Bu nedenle tarihin ilk dönemlerinden beri insanlar güçleri yettiğince, imkânları ölçüsünde depreme karşı tedbirler almışlar ya da göç ile bu sorunu aşmaya çalışmıştır.

Anadolu topraklarında hafif ölçekteki depremler sık yaşansa da zaman zaman ağır hasarlı depremlerin olması her zaman beklenmiştir. Bilim dünyası her dönemde yöneticileri uyarmış ve bugünde uyarmaya devam etmektedir. Zemini sağlam alanlar yerleşim için dikkate alındığı gibi depreme dayanıklı sağlam yapıların yapılmasına çalışılmıştır. Başta askeri ve stratejik yapılar olmak üzere mabetler ve önemli kamu binalarında buna özen gösterilmiştir. Yüzyılları aşarak günümüze kadar ulaşan tarihi yapılarda bu konudaki uygulamalar görülmektedir.

Günümüzde başta Japonya olmak üzere birçok ülke deprem gerçeğine göre kendilerini hazırlamaktadırlar. Gerek yapılarını bu konuda teknolojinin el verdiği ölçüde dayanıklı hale getirmekte ve halkında hazırlıklı olmasını sağlamaktadırlar. Meydana gelen ağır depremleri bile hafif hasar ve en az kayıplarla atlatmaktadırlar. Bir ölçüde deprem gerçeği ile yaşamaya alışmışlardır. Yapılarından yaşam tarzlarına kadar bu konuda donanımlı ve hazırlıklıdırlar. Her yaştaki birey bir deprem anında ne yapacağını çok iyi bilmektedir.

Ülkemizde ise 1999 depreminden sonra yaşadıklarımızı ve en ağır hasar yaşayan şehirlerimiz başta olmak üzere şehirlerimizdeki yapılara ve hazırlıklara bir bakın. Ne değiştiğini, ne hazırlıklar yapıldığını ve kendinizin ne denli bu konularda hazırlıklı olduğunuza bakın. Kimse kusura bakmasın ama afete karşısında müdahale için sadece birkaç kurumsal yapının kurulduğunu göreceksiniz. Yapılar konusunda beklenen gelişmenin olmadığını göreceksiniz. Geçmişte olduğu gibi riskli binaların aynen durduğunu, riskli yörelerde yapılaşmanın ayni şekilde devam ettiğini, depreme karşı toplumsal hazırlıklar bir tarafa artık adının bile anılmadığını göreceksiniz.

Deprem tehlikesi her zaman karşımızdadır. Riskli binalar her an ölüm saçacaktır. Kırsalda tedbirler alınmalıdır. Halkın bu konuda eğitimi sağlanmalıdır. Depreme karşı bilgisi ve duyarlılığı artırılmalıdır. Konu rant anlayışı ile değil sosyal politikalar ile birleştirilerek kaliteli ve dayanıklı yapılaşmalar özendirilmelidir. İnsanlarımız deprem gerçeği ile yaşamayı öğrenmelidirler. Anadolu coğrafyasının medeniyetlere bile son veren ve insanlarını yerinden yurdundan eden deprem hikâyelerini iyi okumalıdırlar. Geçmişten ders alarak geleceğin hesabını yapmalıdırlar.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • BÜYÜK BAŞKOMUTAN, BÜYÜK TAARRUZ, BÜYÜK ZAFER…

    30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İkinci Viyana kuşatmasından (1683) tam 238 yıl sonra ilk defa Sakarya Meydan Muharebesinde toprak kaybedilmemiş, 22 gün 22 gece (23 Ağustos-13 Eylül) süren “HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR. O SATIH BÜTÜN VATANDIR anlayışıyla gerçekleştirilen SAKARYA meydan savaşında kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman, Sakarya Nehrinin batısına püskürtülmüş ve bağımsızlık yolunda en önemli adım atılmıştır, düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra, 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kem...
  • SOKAKTAN MECLİSE BÖYLE NEREYE?..

    24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    O gün sabah erken kalktım. Hava sakindi. Üç gündür dağdan esen sert ve şiddetli, aynı zamanda sıcak rüzgâr dinmişti. Denize gidebilirdim. Mayomu giydim ve yaklaşık 600 metre uzaklıktaki denize hızlı adımlarla kısa sürede ulaştım. Yaklaşık 1 saat deniz kenarında yürüyüş ve yüzmeden sonra biraz yorgun vaziyette dönüş yolunda, bahçesinde etrafı temizleyen 50-55 yaşlarında zaman zaman ayak üstü sohbet ettiğim Hakan’a rastladım. Kendisi mühendisti, zamanında İstanbul da şirketleri ve iyi bir hayatı olmuş, ancak hayatın acımasız yanlarını da yaşam...
  • Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi; Keneler ve Düşündürdükleri

    30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla havaların ısınması, yağmurların yağması ile birlikte, bahçe, tarla işleri ile birlikte KENE MEVSİMİNİNİN de başlaması, dolayısıyla Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ve insanlarda ölümlerin görülmesi söz konusu olabileceğinden, EMEKLİ DE olsam, sorumluluk bilinciyle yıllardır yaptığımız uyarıları, yapılması gerekenleri; YETKİLİLERE, ETKİLENENLERE bir kez daha hatırlatmak istedim.. Ülkemizde 2002 yılında Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ile gündeme oturan, popüler olan ve 7’den 70’e herkesin tanıdığı keneler, biz...
  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...