logo

reklam

Bilgide Eylem ve Söylem


admin
ozyalvac@hotmail.com

TDK (Türk Dil Kurumu) sözlüğünde bilgi, “insan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, malumat” olarak tanımlanmaktadır. Aynı sözlükte bilginin bir başka tanımı da “öğrenme, araştırma veya gözlem yoluyla elde edilen gerçek, malumat, vukuf” olarak ifade edilmektedir. Bilginin başka tanımlamalarına da rastlamak olanaklıdır. Ayrıca bilginin çok farklı sınıflandırma ve türlerini de görebilirsiniz. Ancak basit ve anlaşılabilir olması itibariyle bilginin “açık bilgi” ve “örtük/örtülü bilgi” olarak sınıflandırılması benim için ayrı bir anlam ve kolaylık ifade etmektedir.

Bu sınıflandırmada “açık bilgi” kağıda ve söze kolayca dökülebilen bilgi türüdür. Örneğin kitap, gazete ya da dergilerden okuyabildiğimiz ya da televizyon, radyo gibi iletişim araçlarından dinleyerek öğrenebildiğimiz bilgiler “açık bilgi (explicit knowledge)” olarak isimlendirilmektedir. Yeri gelir bir kitap, yeri gelir bir makale, yeri gelir bildiklerini bize anlatan bir öğretmen “açık bilgi” kaynağıdır.

Ancak “örtük/örtülü bilgi (tacit knowledge)” öyle değildir. Kolayca kağıda, kelimelere dökülemez. Açık bilgiyi okumak ya da dinlemekle öğrenebilirsiniz. Ancak örtük/örtülü bilgiyi edinmek için yaşamak, tecrübe edinmek gerekir. Siz onu ne kadar anlatmaya da çalışsanız, karşınızdaki onu yaşamadığı, test etmediği sürece algılayamayacak, anlayamayacaktır. Örneğin hayatında hiç çay içmemiş birine çayın tadını nasıl anlatabilirsiniz? Ya da ananas, çilek tatmamış birine nasıl bu lezzetleri ifade edebilirsiniz? O nedenle “örtülü bilgi” yaşanarak öğrenilir. Yüzme de bisiklete binme de böyledir. Siz ne kadar güzel anlatsanız da kişinin yüzmeyi, bisiklete binmeyi öğrenmesi için denemesi, yaşaması gerekir. Bu süreçte düşmeyi de, su yutmayı da göze alması kaçınılmazdır. O nedenle sadece okuyarak yüzücü, bisiklet binicisi ya da sanatkar olan birini bulmanız mümkün değildir. Emek harcaması, çalışıp çabalaması gerekir.

O halde kendimize şunu soralım. Bu hayatta kelimelere, kağıda dökemediğimiz şeyler oldu mu? İçimizde fırtınaların koptuğu, gözlerimizden yaşların boşandığı, boğazımızın düğümlendiği ama anlatamadığımız ne tür duygu patlamaları yaşadık? Merhum Orhan Veli’nin ifadeleriyle “kelimelerin kifayetsiz kaldığı, epeyce yaklaşıp duyduğumuz ama bir türlü anlatamadığımız” nice duygular yaşamadık mı? Eminim birçoğumuz bunu defalarca yaşamışızdır. İşte o nedenle deniyorki açık bilgi, buzdağının sadece görünen kısmıdır. Ona hayat veren ve buzdağının altında kalan %90’lık kısım ise örtülü bilgidir. Biz bu buzdağının sadece dışarıya yansıyan, kelimelere dökülebilen kesitini görmekteyiz. Bu nedenle bilgi denizi, örtülü bilgi deryasından dökülen damlalarla sürekli gelişmekte, zenginleşmektedir.

Örtük/örtülü bilgiyi, açık bilgiden daha hassas hale getiren bir diğer yönü ise kolayca taklit edilememesidir. Siz bir yazıyı aynen yazabilirsiniz. Ama bir çömlek ustasının yaptığı işi hemen yapamazsınız. Çırak, kalfa silsilesinden geçmeniz ve uzun bir süre emek vermeniz gerekir. O nedenle örtülü bilgi  samimiyettir, eylemlerle yaşamaktır, hissetmektir. Bir öğretmen, bir ebeveyn, bir siyasetçi, bir yönetici de doğruluk, dürüstlük, ahlaklı ve erdemli olma konularını en süslü kelimelerle en muhteşem şekilde anlatabilir. Ancak bunları eylemlerine dökemediği sürece etkisi ve inandırıcılığı pek olmayacaktır. Çünkü birey söze değil, eyleme bakmaktadır. Eylem ve söylem arasındaki farklılık ise tutarsızlık, güvensizlik ve hayal kırıklığı demektir. Nitekim tarihten bu yana nice kitaplar ahlak, erdem ve doğruluk gibi hassas değerleri anlatan açık bilgilerle doludur. Ancak toplumlar bu değerleri yaşayan, eylemlerine yansıtan örtük bilgi kaynaklarına hep ihtiyaç duymuş, değer vermiştir. Bugün de kütüphanelerimiz, internet sayfalarımız sonsuz açık bilgiyle doludur. Ancak okuyup anlatan “açık bilgi” şovmenleri ya da söz ustalarından çok, gerçek anlamda (örtük/örtülü bilgiyi) doğruluk ve dürüstlüğü yaşayan, topluma rol model olan ahlaklı ve erdemli bireylere ihtiyaç duymaktadır. Kısacası mesele açık bilgiyi söylemek ya da okumak değil, örtük bilgiyi tam anlamıyla yaşayabilmektir.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • BÜYÜK BAŞKOMUTAN, BÜYÜK TAARRUZ, BÜYÜK ZAFER…

    30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İkinci Viyana kuşatmasından (1683) tam 238 yıl sonra ilk defa Sakarya Meydan Muharebesinde toprak kaybedilmemiş, 22 gün 22 gece (23 Ağustos-13 Eylül) süren “HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR. O SATIH BÜTÜN VATANDIR anlayışıyla gerçekleştirilen SAKARYA meydan savaşında kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman, Sakarya Nehrinin batısına püskürtülmüş ve bağımsızlık yolunda en önemli adım atılmıştır, düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra, 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kem...
  • SOKAKTAN MECLİSE BÖYLE NEREYE?..

    24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    O gün sabah erken kalktım. Hava sakindi. Üç gündür dağdan esen sert ve şiddetli, aynı zamanda sıcak rüzgâr dinmişti. Denize gidebilirdim. Mayomu giydim ve yaklaşık 600 metre uzaklıktaki denize hızlı adımlarla kısa sürede ulaştım. Yaklaşık 1 saat deniz kenarında yürüyüş ve yüzmeden sonra biraz yorgun vaziyette dönüş yolunda, bahçesinde etrafı temizleyen 50-55 yaşlarında zaman zaman ayak üstü sohbet ettiğim Hakan’a rastladım. Kendisi mühendisti, zamanında İstanbul da şirketleri ve iyi bir hayatı olmuş, ancak hayatın acımasız yanlarını da yaşam...
  • Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi; Keneler ve Düşündürdükleri

    30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla havaların ısınması, yağmurların yağması ile birlikte, bahçe, tarla işleri ile birlikte KENE MEVSİMİNİNİN de başlaması, dolayısıyla Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ve insanlarda ölümlerin görülmesi söz konusu olabileceğinden, EMEKLİ DE olsam, sorumluluk bilinciyle yıllardır yaptığımız uyarıları, yapılması gerekenleri; YETKİLİLERE, ETKİLENENLERE bir kez daha hatırlatmak istedim.. Ülkemizde 2002 yılında Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ile gündeme oturan, popüler olan ve 7’den 70’e herkesin tanıdığı keneler, biz...
  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...