logo

reklam

KURUMSALLAŞMA NEDEN ÖNEMLİ?


admin
ozyalvac@hotmail.com

Kurumsallaşmış örgütlerde ilkeler, değerler bellidir. Aynı şekilde iş yapma şekilleri, prosedürleri nettir, şeffaftır. Kimin neyi nasıl yapacağı, kime ne şekilde hesap vereceği açıktır. Dolayısıyla kurumsallaşmış örgütlerde kişiler değil ilke, değer ve prosedürler esastır. Yöneticinin kim olduğu, işyerinde o an bulunup bulunmadığı da önemli değildir. Çünkü işler kişilere ya da yere göre değil, ilke ve standartlara göre şeffaf şekilde yürüyüp akmaktadır.

Dolayısıyla kurumsallaşmış örgütlerden hizmet alacağınızda kişi ya da kişilere ihtiyacınız yoktur. Bir tanıdık bulmaya ya da işinizi hızlandıracak bir ahbaba da ihtiyacınız olmaz.  Zaten bulsanız da işe yaramaz, çünkü prosedür bellidir, şeffaftır.  Ne hizmetin kalitesini değiştirebilir, ne de süreci hızlandırabilirsiniz.

Aksine bu tür yollara başvurmak sizi sıkıntıya sokabilir, en azından dışlanmanıza, tepki görmenize neden olabilir.

Hal böyle olunca kurumsallaşmış örgütlerde makam, unvan, eğitim düzeyi gibi unsurlar da ayrıcalık anlamında bir işe yaramaz. Tersine bunları öne sürmeniz sizi sıradanlaştıracaktır.

Kurumsallaşmış örgütler kişilere değil, örgütün geleceğine odaklanmıştır. Yönetici Ahmet Bey’in, bürokrat tanıdığı olan Ayşe Hanımın kişisel işi ya da kaprisiyle uğraşmaz.

Örgütün hizmet ve rekabet gücünü daha nasıl geliştirebileceğine çaba sarf eder.

Kişi, cinsiyet, makam, unvan ayrımı yapmaksızın bir bütün olarak topluma daha nasıl kaliteli hizmet verebileceğinin arayışındadır.

Şimdi ülkemizde kurumsallaşmanın ne düzeyde olduğu sorusu akıllara gelmektedir. Buna cevap vermek için önce kendimize lütfen aşağıdaki soruları soralım. Bu sorulara vereceğimiz cevaplar bir anlamda ne derecede kurumsallaştığımıza da ışık tutacaktır;

Resmi kurumlarla bir işimiz olduğunda önceden bir endişe/strese giriyor muyuz?

Belli kurum/kuruluşlara gitmeden bir tanıdık/ahbap arayışına girmekte miyiz?

Kurumlarda bir tanıdığımız olmasının işimizi hızlandıracağı kanaati biz de var mı?

Eş, dost, tanıdık olmadan da kurumlardaki işimizin adil ve istenen kalitede halledileceğinden emin miyiz?

Bir iş, sınav ya da mülakata başvuracağımızda “eş, dost, tanıdık, torpil” arayışına ne denli girmekteyiz?

Her kurum/kuruluşta hakkımızın layıkıyla korunacağına inancımız nedir?

Bu soruların çoğunluğuna “hayır”, “asla”, hiçbir zaman” gibi cevaplar veremiyorsak kurumsallaşma bağlamında önemli sıkıntılar yaşadığımız anlamı çıkacaktır. Ancak bu sorunların ana kaynağının yöneticiler olduğunu söylemek de adil olmayacaktır. Nitekim kurumsallaşma da bir kültürdür.

Talep bulmayan bir kültürün kendi kendine gelişimini beklemek de hayalcilik olacaktır.

Eş, dost, tanıdıktan çok adalet, ahlak, hak, hukuk aramak kurumsallaşmaya daha çok kapı açacaktır.

Eş, dost, tanıdık arayanlara “uyanık”, hak, hukuk, adalet diyenlere “saf” gözüyle bakmamak şartıyla…

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • BÜYÜK BAŞKOMUTAN, BÜYÜK TAARRUZ, BÜYÜK ZAFER…

    30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İkinci Viyana kuşatmasından (1683) tam 238 yıl sonra ilk defa Sakarya Meydan Muharebesinde toprak kaybedilmemiş, 22 gün 22 gece (23 Ağustos-13 Eylül) süren “HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR. O SATIH BÜTÜN VATANDIR anlayışıyla gerçekleştirilen SAKARYA meydan savaşında kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman, Sakarya Nehrinin batısına püskürtülmüş ve bağımsızlık yolunda en önemli adım atılmıştır, düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra, 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kem...
  • SOKAKTAN MECLİSE BÖYLE NEREYE?..

    24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    O gün sabah erken kalktım. Hava sakindi. Üç gündür dağdan esen sert ve şiddetli, aynı zamanda sıcak rüzgâr dinmişti. Denize gidebilirdim. Mayomu giydim ve yaklaşık 600 metre uzaklıktaki denize hızlı adımlarla kısa sürede ulaştım. Yaklaşık 1 saat deniz kenarında yürüyüş ve yüzmeden sonra biraz yorgun vaziyette dönüş yolunda, bahçesinde etrafı temizleyen 50-55 yaşlarında zaman zaman ayak üstü sohbet ettiğim Hakan’a rastladım. Kendisi mühendisti, zamanında İstanbul da şirketleri ve iyi bir hayatı olmuş, ancak hayatın acımasız yanlarını da yaşam...
  • Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi; Keneler ve Düşündürdükleri

    30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla havaların ısınması, yağmurların yağması ile birlikte, bahçe, tarla işleri ile birlikte KENE MEVSİMİNİNİN de başlaması, dolayısıyla Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ve insanlarda ölümlerin görülmesi söz konusu olabileceğinden, EMEKLİ DE olsam, sorumluluk bilinciyle yıllardır yaptığımız uyarıları, yapılması gerekenleri; YETKİLİLERE, ETKİLENENLERE bir kez daha hatırlatmak istedim.. Ülkemizde 2002 yılında Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ile gündeme oturan, popüler olan ve 7’den 70’e herkesin tanıdığı keneler, biz...
  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...