Son Dakika
Emhal Besi Çiftliğine bayan eleman aranıyor
Yalvaç’ın üreten ve üretken markası: DURUTÜRK
ELBENGİLİ PVC-Alüminyum-İnşaat’tan BAYRAM TEBRİKİ
Yalvaç’ta perde, tül ve nevresimin adresi: ERTEN…
Yalvaç’ta 15 yıldır el yapımı PİZZA’nın tek adresi: Dr. Pizza…
Yalvaç’ın kazanma ustası 10. seçiminden %95’le galip çıktı
Uzun zaman önce bir büyüğüm bana bir yöneticilik teklifinde bulunmuştu. Teklif edilen görev ikamet ettiğim yere yaklaşık 120 km uzaklıkta idi. Görev yerine günübirlik gidip gelmem 240 km’lik bir mesafeyi bulacaktı. Bana haftada 2 gün gidip gelmemin yeterli olacağı söylendi. Teklifi değerlendirip cevap vermem de çok uzun sürmedi. Çünkü uzun yıllar almış olduğum yönetim eğitimi, deneyimlerim ve vicdani kriterlerim teklifi reddetmemi gerektiriyordu. Uzmanlık alanım “yönetim” olduğu için, teklif edilen görevin haftada 2 gün gidilerek yapılması rasyonel ve mümkün görünmüyordu. Görev yerinin iş ve insan potansiyeli, sorumluluk düzeyi de buna elvermiyordu. Yönetim biliminin ilkeleri bir yana, vicdani değerlerim de zaten buna izin vermiyordu. Günde yaklaşık 4 saatim yolda geçecekti. O yorgunlukla nasıl bir performans gösterecektim? Görevi layıkıyla yerine getirebilir miydim? Üstelik iş ve ailevi nedenlerden dolayı da orada kalmam mümkün değildi. Hakkını verememek, üstlendiğin makam ve sorumluluğun gereklerini tam anlamıyla yerine getirememek endişesi gerilmeme yetmişti. Tüm bunlar teklifi reddetmem için zaten yeter nedenlerdi. Ancak teklifi yapan büyüğüme bunu uygun bir dille anlatmam gerekirdi.
Öncelikle teşekkür ederek, çok yumuşak bir dille konuya giriş yaptım. Yönetim bilimin ilke ve gerekleri başta olmak üzere, vicdani kriterler ve bireysel ilkeler doğrultusunda (olabildiğince detaylı açıklamalar yaparak) maalesef görevi kabul edemeyeceğimi kendisine çok nazik ve üzgün bir dille ifade ettim. Yöneticiği büyüğümün kısa süreli şaşkınlığından sonra, kendisinden izin alarak saygıyla makamdan ayrıldım.
Bu olaydan kısa süre sonra duyduklarım ise beni ziyadesiyle üzmeye yetmişti. “Herkesin makam diye peşimizden koşup, bizleri arattırdığı yerde, bazıları kendini ne zannediyorsa görev kabul etmiyor. Bizim teklifimizi kabul etmeyenler, bir daha bizle asla çalışamaz” sözleri ise oldukça üzücü, bir o kadar da düşündürücüydü. Ancak yönetim bilimi, almış olduğumuz eğitim ve aile terbiyesinin gerekleri ise bizlere şunları emrediyordu; Bir işi sizden daha iyi yapacak birisi varsa oradan çekilebilmelisiniz. Layıkıyla ve adaletle yapamayacağınız bir işe asla talip olmamalısınız. İnanmadığınız bir işi sırf başkaları istiyor diye yapmamalısınız. Makamın çekiciliğini değil, görev ve sorumluluğun ağırlığını ve hesabını yapmalısınız. Kişilerin değil, vicdan, adalet ve hakkın emiri talep ve gereklerini esas almalısınız.. Çünkü hak, Hak’kın adıdır. Kişi ve makamlar geçici, oysa Hak daim olandır. Onun için kişiye değil, halka Hak’ka hesap verememe derdinde olmalısınız. Bir kişiyi memnun edeyim derken, halkın ve Hak’kın derdi yakıp, kül edebilir sizi. Onun için derler ki “yöneticilik ateşten gömlek gibidir, yaklaşanı ısıtır, ama giyeni yakar” diye. Bizim derdimiz de makam ya da birilerini ısıtmak değildi, halk ve hak’kın ateşinde yanmamaktı. Ne de olsa birilerini ısıtacak kişiler kolay bulunurdu zaten…
Etiketler: Özyalvaç » Prof.Dr. Hulusi DoğanYorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler