Son Dakika
Emhal Besi Çiftliğine bayan eleman aranıyor
Yalvaç’ın üreten ve üretken markası: DURUTÜRK
ELBENGİLİ PVC-Alüminyum-İnşaat’tan BAYRAM TEBRİKİ
Yalvaç’ta perde, tül ve nevresimin adresi: ERTEN…
Yalvaç’ta 15 yıldır el yapımı PİZZA’nın tek adresi: Dr. Pizza…
Yalvaç’ın kazanma ustası 10. seçiminden %95’le galip çıktı
Yönetim derslerinde liyakat ve nepotizm (kayırmacılık) konuları öğrencilerin oldukça ilgisini çekebilmektedir.
Öğrencilerin üniversite eğitiminin hemen ardından iş bulma arayış ve endişesi içinde olmaları da bunda etkili olabilir. Öğrencilerin her türlü torpil ve kayırmacılığa karşı olduklarını derslerimde hep görmüşümdür. Ancak bir dersimde yaşadığım tecrübe beni derinden sarsmıştı. Nepotizm (kayırmacılık) konusunu işlediğimiz bir derste, yine öğrenciler kayırmacılığın asla doğru ve etik olmadığını dile getiriyorlardı. Sırasıyla söz alan öğrenciler torpil ve kayırmacılığa sürekli veryansın ediyorlardı. Hatta çoğu zaman derse katılmayıp arka sıralarda sessizce oturmayı tercih edenler bile o gün kükremiş aslanlar gibiydi. Gençlerin hem haksızlığa olan duyarlılıkları, hem de derse yoğun katılımları keyfimi artırmıştı.
Öğrencilerin uzun soluklu yorum, hatta olumsuz örnekler üzerinden eleştiri ve feryatlarını sabır ve dikkatle dinledim. Adeta içlerini dökmüş rahatlamışlardı. Ardından öğrencilere “Sonuç olarak anlaşılıyor ki hiçbiriniz kayırmacılığı doğru bulmuyorsunuz değil mi?” diye sordum. Eksiksiz olarak tüm sınıf “evet” cevabını verdi. İşte o anda ağzımdan ikinci bir soru çıkmıştı bile? “Gençler eğer sizin lehinize bir torpil-kayırmacılık yapılacak olsaydı tavrınız ne olurdu?
Örneğin işe alınmanız için size torpil-kayırmacılık yapılsaydı bunu kabul eder miydiniz? Yoksa yine etik bulmadığınız için red mi ederdiniz?” diye sordum. Sınıfta bir süre sessizlik olmuştu. Belki de çoğu öğrenci böyle bir soru beklemiyordu. Ya da hayatı, ekonomik koşul ve zorlukları, ilke ve değerleri herşeyi yeni baştan sorgulayıp hepsini kendi akıl ve vicdan keselerinde tartıyorlardı. Bu sessizliğe ikinci bir cümleyle kapı araladım.
Öğrencilere “Arkadaşlar bu soruma açık yüreklilikle ve tüm samimiyetinizle cevap vereceğinize inanıyorum. Kayırmacılık lehime de olsa kabul etmezdim diyenler lütfen el kaldırsın!” dedim. Belli bir suskunluğun ardından, el kaldıranlar bir elin parmakları bile etmiyordu.
Hak, adalet, vicdan gibi sözcüklerin yerini derin bir sessizlik almıştı. Bu kadar ateşli söylem ve savunuculuk sonrası kalkan el sayısı beni de tam anlamıyla hayal kırıklığına uğratmıştı. Şaşkınlık ve hayal kırıklığını biraz üzerimden attıktan sonra öğrencilere yeni sorular yönelttim. “Arkadaşlar hepiniz kayırmacılığın doğru ve etik olmadığını biraz önce hep birlikte dakikalarca anlattınız. Eleştirdiniz ve sitem ettiniz. Şimdi lehime olursa neredeyse tamamınız ben de kabul ederdim diyorsunuz? Bu tuhaf değil mi, çelişki değil mi?” diye sordum.
Öğrencilerin verdiği cevap, ileri sürdükleri gerekçeler de ilginçti. “Hocam herkes torpil arıyorsa başka çareniz kalmaz”, “Hocam torpilsiz giremeyecekseniz, siz de ararsınız”, “Hocam herkes torpil arıyorsa, sizin dürüstlüğünüz saflık olur” gibi cevapları sıraladılar.
Ben de kendilerine şu soruları sıraladım.
Biz başkaları kadar mı dürüst olmak zorundayız?
Başkalarının olumsuz eylemleri, bizim de o tür davranışlar göstermemiz için yeter neden midir? Olumsuzluklardan şikayet etme hakkımız, kendi çıkarımıza kadar mı sürmektedir?
Kendi çıkarımıza olduğunda sessiz kalıyorsak, başkalarından, toplumdan nasıl ve niçin şikayetçi olabiliriz? Bizim dürüstlüğümüz menfaat dürüstlüğü mü?
Yoksa erdem dürüstlülüğü mü?
Hangisi?
Etiketler: Özyalvaç » Prof.Dr. Hulusi DoğanYorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler