logo

reklam

Kriz Zamanlarında Şeffaf Olmak!


admin
ozyalvac@hotmail.com

Öncelikle bir olay ya da gelişmenin kriz olarak nitelendirilebilmesi için bir dizi unsurları bünyesinde taşıyor olması gerekir. Bunlardan en önemlisi ortaya çıkan yeni durumun kurum, kuruluş ya da örgütlerin hedeflerini, işleyiş biçimlerini tehdit etmesi, hatta geleceğini tehlikeye atacak bir boyut içermesidir. Bu gibi durumlar acil karar alınmasını gerektirir ki bu da krizin bir diğer özelliğidir. Nitekim kriz zamanları örgüt ve kurumların uyum ve önleme sistemlerini yetersiz hale getirebilmekte, karar alıcılar üzerinde ciddi stres yaratabilmektedir. Bu da krizin gerilim ve stres yaratma özelliği olarak ifade edilmektedir. Özellikle acil karar alma hali yöneticileri derin bir endişe ve gerilim haline sokabilmektedir. Dolayısıyla kriz anlarında iki şeyin önemi çok daha artmaktadır. Bunlardan bir tanesi “panik” olmamak, bir diğeri olabildiğince “şeffaf” olmaktır.

Kriz anlarında yöneticilerin panik olmamaları, sakin ve soğukkanlı davranışlar sergilemeleri, en az kriz öncesi senaryoları kadar önemlidir. Olay ve gelişmeleri daha net görebilme, değerlendirme ve doğru kararlar alma olasılığını artırır. Aksi durumlar paniğin yönetilenlere, topluma bulaşması ve katlanarak artması demektir ki, bu da “kaos” anlamına gelir. Kaosun bedeli de krizin bedelinden her zaman daha ağırdır.

Yöneticilerin “panik” olmamaları kadar, “şeffaf” olmaları da kriz yönetiminde bir diğer vazgeçilmezdir. Kriz anlarında toplumda korku, endişe ve karamsarlık artabilmektedir. Bilinmezlik hali bireyleri doğal olarak gerebilmektedir. Toplum, “birşeylerin gizlendiği” yönündeki söylem ve dedikodulara daha açık hale gelmektedir. Endişe ve korku paniği tetikleyebilmekte, artan panik de korku ve endişeyi tekrar hızlandırarak toplumu kısır bir döngüye sokabilmektedir. İşte bu noktada kısır döngüyü kıracak olan etmen ise yönetimin “şeffaflık” politikasıdır. Aksi krizin derinleşmesi, kontrolden çıkarak kaosa sürüklenmesi anlamına gelir ki, bunu da hiçbir yönetim arzu etmez.

“Şeffaflık” topluma güven vermenin yanısıra yöneticilere krizi fırsata çevirme, doğru ve kalıcı çözümler bulma olanağı da verir. Önemli olan bu süreçte toplum ve paydaşlarla işbirliği içinde tüm öneri, görüş ve eleştirilere açık olabilmektir. “Şeffaflık” ve samimiyet kriz anlarında bile size en ağır eleştiriyi yapanı ortağınız, destekçiniz haline getirebilir. Uluslararası bir çevre örgütü olan Greenpeace, katalogların baskısında klorit maddesi kullandığı gerekçesiyle İsveç’li IKEA şirketini uzun müddet protesto etmiş ve yıpratmıştır. İlginç olan ise sonunda, IKEA ve Greenpeace’in kloritsiz kataloglar üretecek çözümü birlikte çalışarak bulmuş olmalarıdır. Kısacası başlangıçta kriz olan bir süreç, “şeffaflık” politikasıyla sonunda IKEA için bir fırsata dönüşmüştür.

Sonuç olarak insan sağlığını tehdit eden böylesi küresel bir salgında yöneticilerin “şeffaf” ve işbirliğine açık olmamaları düşünülemez. Sağlık Bakanımız Sayın Dr. Fahrettin KOCA’nın “salgınla mücadelede bilgiyi örtmek, salgının kendisi gibi tehlikeli bir eylemdir” ifadesini kullanmasında da bu gerçeği aramak gerekir.

Prof.Dr. Hulusi DOĞAN

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • BÜYÜK BAŞKOMUTAN, BÜYÜK TAARRUZ, BÜYÜK ZAFER…

    30 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İkinci Viyana kuşatmasından (1683) tam 238 yıl sonra ilk defa Sakarya Meydan Muharebesinde toprak kaybedilmemiş, 22 gün 22 gece (23 Ağustos-13 Eylül) süren “HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR. O SATIH BÜTÜN VATANDIR anlayışıyla gerçekleştirilen SAKARYA meydan savaşında kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman, Sakarya Nehrinin batısına püskürtülmüş ve bağımsızlık yolunda en önemli adım atılmıştır, düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra, 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kem...
  • SOKAKTAN MECLİSE BÖYLE NEREYE?..

    24 Ağustos 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    O gün sabah erken kalktım. Hava sakindi. Üç gündür dağdan esen sert ve şiddetli, aynı zamanda sıcak rüzgâr dinmişti. Denize gidebilirdim. Mayomu giydim ve yaklaşık 600 metre uzaklıktaki denize hızlı adımlarla kısa sürede ulaştım. Yaklaşık 1 saat deniz kenarında yürüyüş ve yüzmeden sonra biraz yorgun vaziyette dönüş yolunda, bahçesinde etrafı temizleyen 50-55 yaşlarında zaman zaman ayak üstü sohbet ettiğim Hakan’a rastladım. Kendisi mühendisti, zamanında İstanbul da şirketleri ve iyi bir hayatı olmuş, ancak hayatın acımasız yanlarını da yaşam...
  • Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi; Keneler ve Düşündürdükleri

    30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla havaların ısınması, yağmurların yağması ile birlikte, bahçe, tarla işleri ile birlikte KENE MEVSİMİNİNİN de başlaması, dolayısıyla Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ve insanlarda ölümlerin görülmesi söz konusu olabileceğinden, EMEKLİ DE olsam, sorumluluk bilinciyle yıllardır yaptığımız uyarıları, yapılması gerekenleri; YETKİLİLERE, ETKİLENENLERE bir kez daha hatırlatmak istedim.. Ülkemizde 2002 yılında Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ile gündeme oturan, popüler olan ve 7’den 70’e herkesin tanıdığı keneler, biz...
  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...