logo

reklam

Eğitimde Özelleşme ve Çöküş

Eğitim bir ülkede bireysel ve toplumsal gelişmeyi isteyenler için en önemli hareket noktasıdır. Eğitim bireyleri ve toplumları geleceğe hazırlar. Gelişmiş ülkeleri geri kalmış ülkelerden ayıran en önemli fark eğitimdir. Eğitimli bir toplum ekonominin ve toplumsal yaşamın her alanında başarılar elde eden ve geleceğe yönelik akıllı politikalar geliştiren toplumlardır. Eğitimli bireyler toplumsal sorumluluklarını yerine getirmede, çalıştıkları alanlarda ülke ekonomisine ve sosyal yaşamına en çok katkı veren insanlardır.

Eğitim her aşaması ile gelişmiş ülkelerin üzerinde önemle durdukları, özgür fikirsel gelişme ve yaratıcı düşünceye yönelik programlarla bireylerin önünün açmaya çalıştıkları en önemli devlet politikalardandır. Bu nedenle eğitim politikaları üzerinde ciddiyetle durulmakla, bireyler ve eğitim kurumları desteklenmektedir. Özellikle temel eğitim aşamasında eğitim ticari bir alandan olarak görülmekten çok, her türlü vergiden muaf ve maddi olarak desteklenen, öğrenciler dışında öğretmenlere yönelik politikalar özel önem verilen alanlardandır.

Dünyanın birçok ülkesinde temel eğitim kamu kuruluşlarınca yönetilmekte ve desteklenmektedir. Bazı ülkelerde ise kooperatifler bu alanda etkin olarak hizmet etmekte, özel sektör yaklaşımı ile değil kamu menfaatlerine yönelik uygulamalar ile eğitim alanında toplumsal kalkınmaya katkı vermektedirler. Özellikle temel eğitim aşamasında bireylerin eşit eğitim avantajlarından yararlanması sağlanmaktadır. Sınıfsal bir farklılıktan çok her bireyin eğitim hakkını eşit kullanması ile ilgili kolaylıklar gösterilmektedir. Yüksek öğretime hazırlık aşamasında eğitim kalitesi ile fırsat eşitliğine dikkat edilmektedir.

Gelişmiş bazı ülkelerde kilise ve benzeri yapıların kontrolü altındaki özel statülü okullarda dini bir eğitim veriliyor gibi görünse de gerçekte temel eğitim aşamasında bireylerin özgür düşünce gelişimini etkileyen programlardan uzak durulmaktadır. Diğer okullar ile benzer programlar uygulanmakta ve çocukların eğitiminde geliştiren bir yaklaşım sergilenmektedir. Özetle yüksek öğretime kadar olan aşamada özel sektör yaklaşımı ile sadece kar amacıyla bir eğitim politikası izlenmemektedir. Sosyal politikalar ve eğitim rekabetçi bir ticari alan olarak görülmemektedir.

Seksenli yıllardan sonra ülkemizde özelleştirme politikalarından en çok yara alan alanlardan biride hiç şüphesiz eğitim olmuştur. Kreş, ana okulu, ilk, orta ve lise ve de üniversiteler olmak üzere tüm alanları özel sektöre açtık. Sanki ülkemizdeki tüm eğitim sorunlarını çözmüş gibi öğrencisinden öğretmenine kadar zaman içinde acımasız rekabet içine soktuğumuz eğitim ticaretinin dişlileri arasında geleceğimizi parçalatmaya başladık. Kreşlerden üniversitelere kadar okullarda kalitenin ve başarı düzeyinin artmasını beklerken, kendimizi dünyanın en kötü eğitim koşullarının olduğu ülkelerden biri haline dönüştürdük.

Bir anda devlet okulları ikinci plana atılırken, cemaatlere fırsatlar tanındı, sermaye grupları bu alanı bir rant alanına dönüştürme hesabını yapmaya başladılar. Ülkenin değerlerine zarar veren, toplumda parçalanmaya yol açacan gelişmelere göz yumduk. Sayıları hızla artan yüksek okul ve üniversitelerde dil bilmeyen, bilimsel başarısı olmayan rektörler ve akademisyenler yer alamaya başladılar. Öğretmenlerimiz sermaye çevrelerinin acımasız rekabetleri içinde maaşlarını bile alamaz hale düşürüldü. Ekonomik neden ileri sürdülürülerek kapanan okulların bedelini veliler ödemeye başladı.

Bugün eğitimde kaliteye ve eşitliğe ihtiyaç vardır. Eğitimde özelleştirme politikalarının sonuçlar iyi okunmalıdır. Eğitimde dünya gerçekleri ve çağımızın gelişmeleri dikkate alınarak politikalar gözden geçirilmelidir. Ülkemizin de içinde yer aldığı müslüman ülkelerden bütün göçlerin neden batı dünyasına olduğu gerçeğinin altında yatan nedenler iyi görülmelidir. Dünyanın sosyal medya ile saniye saniye izlendiği, bilgilendirildiği çağımızda zorlama ve tek yanlı bir eğitim politikası ile tek tip insan yetiştirmenin mümkün olmadığı, gelişmiş ülkelerde bizdeki gibi bir eğitimde özelleştirme olmadığı gerçeği unutulmamalıdır. Geleceğin dünyasının lider ülkelerini ve toplumlarını bağımsız düşünen, sorgulayan, değerlendiren, bilgili, vicdani değerleri yüksek ve çözüm üreten insanların oluşturacağı bilinmelidir.

Sonuçta olan çocuklarımıza ve gençlerimize ve ülkemizin geleceğine oldu. Birkaç olumlu örnek dışında genelde eğitimde özelleştirme ülkeye zarar verdi. Kalitesiz eğitim ile diplomalı vasıfsız ve yetersiz insan sayımız arttı. Eğitim kalitesini hiçe sayan kesimlerde torpili olanlar iş buldu. Bu defa bunun zararını kurum ve kuruluşlar görmeye başladı. Eğitimdeki çöküş kendini göstermeye başladı. Yıllardan beri eğitimde özelleştirmeyi savunanların tezi battı. Gerçekleri görelim. Eğitimde dünya neler yapıyor bilelim. Eğitimde özelleştirme ile sorunları çözer diye aldatmaktan vazgeçelim. Geçmiş deneyimlerimizi dikkate alarak Eğitimde geleceğe yönelik akıllı politikalar üretelim.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.