Son Dakika
Prof. Dr. Nuri Köstüklü*
I-Giriş
Daha önceki yayınlarımızda Yalvaç’ta Ortaöğretimin tarihçesi hakkında ayrıntılı bilgiler vermiş idik[1]. Yalvaç’ın eğitim ve kültür tarihi üzerine devam eden araştırmalarımızda günden güne yeni bilgi ve belgelere ulaşıyoruz. Bu belgelerden birisi Mıntıka Maarif Emini tarafından hazırlanan ve Maarif Vekâleti’ne (Milli Eğitim Bakanlığı’na) arz edilen “Yalvaç Orta Mektep Talebesinin Sıhhi ve İctimai Vaziyetine Ait” 5 Mart 1928 tarihli rapordur[2]. 1928- 1929 Öğretim yılı öğrenci profili hakkında bize ayrıntılı veriler sunan ve sayfalarca süren bir cetvel halinde hazırlanmış olan söz konuşu rapordan, Yalvaç Ortaokulu (İdadisi) hakkında yeni bazı bilgiler elde ederken, aynı zamanda Yalvaç ve yöresinin sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik durumu hakkında da bazı verilere ulaşmamız mümkün olmaktadır.
Bilindiği üzere, bir Cumhuriyet kurumu olarak 22 Mart 1926 tarih ve 789 numaralı Maarif Teşkilatına Dair Kanun’un 20. maddesi ile Maarif Eminliği Teşkilatı kurulmuş ve ülke bir veya birkaç vilayetten oluşan ve maarif eminlerince idare edilecek olan mıntıkalara ayrılmış idi. Bu mıntıkalardan birisi de Merkezi Antalya’da bulunan Antalya, Isparta ve Burdur’u içine alan Maarif Eminliği idi. Yalvaç da buraya bağlı idi.
Maarif eminleri geniş yetkilerle donatılmış olup öncelikle eğitimle ilgili kanun, tüzük, yönetmelik ve emirleri uygulamak, eğitimin yeni yöntemlerle ve Cumhuriyet ilkelerine, millî kültür ve demokrasi düşüncesine uygun olmasını sağlamak, yılda en az bir defa mıntıkasını teftiş etmek ve bölgesiyle ilgili eğitim haritası hazırlamak, öğrenci sayısı hakkında istatistik çıkarmak, bölgesinin coğrafî, ekonomik, kültürel ve sağlık yapısı hakkında bilgi toplamak ve Maarif Vekâleti’ne rapor vermek gibi görevleri vardı[3].
İşte bu yetkiler dâhilinde 1927- 1928 Öğretim yılında Yalvaç Ortaokulu, Antalya Maarif Emini tarafından denetlenmiş ve ayrıntılı bir rapor hazırlanmıştır. Ayrıntılı çizelge şeklinde hazırlanan raporda öğrencinin; Adı, hangi ilkokuldan geldiği, memleketi, buluğa erdiği yaşa varıncaya kadar ve geçirdiği hastalıklar vb. sağlık durumu, annesinin babasının sağ olup olmadığı, kardeş sayısı -ailesinin nüfusu, ailesinin ekonomik durumu, kaç odalı evde kaldıkları, şehirli mi, köylü mü? Olduğu, öğretmenlerinin öğrencinin karakteri hakkındaki kanaati, derslerdeki akademik başarı durumu, meslek olarak en fazla neye kabiliyetli ve hevesli olduğu vb. konularda öğrencinin ve dolayısıyla ailesinin değişik açılardan profilini ortaya koyan bilgiler bulunmaktadır. Bütün bu ölçümlerle dikkat edilirse Cumhuriyet Türkiyesi’nin eğitim ve öğretime, istatistiğe ne kadar önem verdiği görülmektedir. Atatürk dönemindeki hızlı kalkınmanın sırları arasında muhakkak ki eğitim ve öğretime verilen öneme özel bir yer ayırmak gerekiyor.
Söz konusu rapordaki verilerin analizine geçmeden önce Yalvaç Ortaokulu’nun tarihçesi hakkında kısa bir hatırlatma yapmak faydalı olacaktır. Yalvaç Merkez İlk Mektebi, 1922- 1923 öğretim yılında “İdadi” (Orta Mektep) haline dönüştürülüyor. İstiklal Savaşı’nın o hararetli günlerinde Yunan Ordusu’nun Afyonkarahisar ve Çay’a girdiği ve top seslerinin Yalvaç’tan duyulduğu günlerde, vatansever Yalvaç halkı bir taraftan milli teşkilatlanmasını yapıp cepheye lojistik destek verip gönüllü milis kuvvetler gönderir iken bir taraftan da kendi imkânlarıyla şimdi maalesef yıkılmış olan İdadi binasını yapıyordu. Isparta Milletvekili Hüseyin Hüsnü (Özdamar) büyük ölçüde yapılıp henüz tamamlanamayan bina için Maarif Vekaletine yazdığı 28 Mayıs 1925 tarihli dilekçesinde; Orta Mektebin “Yalvaç halkının ciddi rehberliği, fedakârlığı ve büyük yardımlarıyla vücuda getirildiğini bunun yanında 5-6 sene zarfında Yalvaçlıların müteaddit irfan ocaklarına 100.000 liradan fazla yardım yaptığını” belirttikten sonra, ikinci katının tamamlanabilmesi için Bakanlıktan 2500 lira kadar tahsisat talep ettiğini biliyoruz[4]. Bu okul yatılı hale getirilmeli idi. Çünkü aynı günlerde Okul Müdürü’nün ilgili makamlara yazdığı mütalaadan da anlaşıldığı üzere Yalvaç Ortaokulu, Yalvaç’ın yanı sıra Şarkikaraağaç, Uluborlu, Senirkent, Afşar, Bolvadin ve bu bölgelere yakın diğer yerlerin çocuklarına kapılarını açmış idi. Dolayısıyla yatılı hale getirilmesi için gereken yapılmalı idi[5].
Öğrenci sayısı da yıldan yıla artıyordu. 1926- 1927 öğretim yılında 1.sınıfta 30, 2. Sınıfta 25, 3. Sınıfta 10 öğrenci vardı. 1927- 1928 Yalvaç Ortaokulu muhtelit (karma) haline getiriliyor. Bu yıl öğrenci sayısında da ciddi artış oluyor. İçinde kız çocuklarının da olduğu 1.sınıf 75, 2. Sınıf 25, 3. Sınıf 13 öğrenci ile toplam 113 öğrenci sayısına ulaşıyor.
1928- 1929 öğretim yılında da okul yatılı hale getiriliyor. Bu yıl öğretmen kadrosunda da bazı değişiklikler olmuştur. Kadro şöyle idi; Müdür ve Tabiiyye öğretmeni: Ahmet Tevfik Bey, Müdür Yard. Ve Riyaziye (Matematik) öğretmeni Musa Kazım Bey, Resim öğretmeni Remzi Nihat Bey, Askeri tedrisat öğretmeni Bnb. Seyfi Bey, Türkçe öğretmeni Hüseyin Remzi Bey ve Sabahat Hanım, Tarih- Coğrafya öğretmeni Rıfat Bey, Fransızca öğretmeni Süleyman Ayaz Bey, Doktor Şehabeddin Bey. Öğretmenlerin maaşı kıdemine göre 28,75 kuruş ile 33.50 kuruş arasında değişiyordu[6].
Şimdi, bu genel bilgilerden sonra değişik açılardan öğrenci durumuna bakmak istiyoruz.
II- 1927-1928 Öğretim Yılı Yalvaç Ortaokulu Öğrenci Profiline Dair Bazı Tespitler
Yukarıda bahsedilen Maarif Emini’nin raporunda 3 sınıfta toplam 108 öğrencinin adı geçmektedir. Ancak, bu öğrencilerden 9’u değişik sebeplerle sonradan okuldan ayrılmış olup bunlar hakkında detaylı bilgiye yer verilmemiştir.
Okul, muhtelit yani karma haline getirildiği 1927- 1928 öğretim yılında; İffet, Halise, Yaşar, Hatice, Hadiye, Sıdıka adında 7 kız öğrenci bulunuyordu. Bu kız öğrenciler Yalvaç merkezden olup, 4’ü Alemdar Mustafa Paşa, 2’si Gazi Mustafa Kemal Paşa ilkokulu ile 1 öğrenci de Yalvaç Ortaokulu ilk kısmından gelmiş idiler.
Genel olarak bütün öğrencilerin hangi ilkokuldan geldiğine baktığımızda aşağıdaki tablo (Tablo:1) ortaya çıkmaktadır;
Tablo:1- Yalvaç Orta Okulu öğrencilerinin geldiği ilkokullar
Bu tablodan da anlaşılacağı üzere; Yalvaç Ortaokulu’nun öğrencilerinin çoğunluğu Yalvaç merkezden Ortaokul’un ilk kısmı ile o zamanki adı Gazi Mustafa Kemal Paşa İlk Erkek Mektebi (şimdiki Gazipaşa İlkokulu) ve Alemdar Mustafa Paşa İlk Erkek Mektebi (şimdiki adı Alemdar İlkokulu) kaynaklıdır. Ama dikkat çekicidir; Alemdar Mustafa Paşa İlkokulu’ndan gelen öğrenci kadar (15 öğrenci) Senirkent Turan İlk Erkek Mektebinden öğrenci gelmiştir. Bunları, Şarkikaraağaç, Uluborlu, Konya, Örkenez, Emirdağ, Bolvadin okullarından gelen öğrenciler takip etmektedir. Bu tablo bize 1920’li yılların sonlarında Yalvaç Ortaokulu’nun bölgede önemli bir eğitim kurumu olduğunu gösteriyor.
Öğrencilerin sosyal durumunu anlamaya katkı sağlayacak olan “köylü” veya “kasabalı (şehirli)” durumları da ilgili rapora yansımıştır. Bu durum şöyle gözükmektedir (Tablo:2);
Tablo:2- Öğrencilerin “kasabalı” ve “köylü” durumu
Tablo:2 bize, öğrencilerin 2/3’ünden biraz fazlasının kasabalı yani şehir kökenli, 1/3’e yakın kısmının da köy kökenli olduğunu gösteriyor. Çok sayıda öğrencinin geldiği Senirkent, Haziran 1952’de ilçe olup söz konusu yıllarda Uluborlu’ya bağlı bir nahiye idi. 1927- 1928 öğretim yılında Yalvaç Orta Okulu’na Yalvaç köylerinden yalnızca Örkenez (Bağkonak) ve Körküler köylerinden gelen öğrenci vardı. Tabii ki sonraki yıllarda diğer köylerden gelen öğrenci sayısı artış göstermiş olabilir.
Öğrencilerin genel akademik başarı durumları da ilgili rapora yansımıştır. Burada değerlendirme; fena, zayıf, orta, iyi, çok iyi kavramları ile yapılmıştır (Tablo: 3). Bu tablodan öğrencilerin akademik seviyesini anlamak mümkün gözükmektedir.
Tablo:3- Öğrencilerin genel akademik başarı durumu
Bu tabloda (Tablo:3) ; değerlendirmeye alınan öğrencilerin 1/3’üne yakın kısmı “orta” olurken, “iyi” ve “çok iyi” olarak değerlendirilen öğrencilerin, “fena” ve “zayıf” öğrencilerden sayı veya oran olarak fazla olması, okuldaki akademik başarı düzeyinin “ortanın üstünde olduğu” göstermektedir.
Söz konusu raporda dikkatimizi çeken verilerden birisi, belki de en önemlisi; çocuğun istikbalini doğru bir şekilde belirlemesine katkı sağlayacak olan “en fazla yetenek ve heves gösterdiği alan” sütunudur. Bu sütunda, her bir öğrenci için öğretmenlerin kanaatleri ve tespitlerinin etkili olduğu ama öğrencinin de yetenek ve hevesini göz ardı etmeyen tespitler yer almaktadır (Tablo:4).
Tablo:4- Öğrencinin en azla yetenek ve heves gösterdiği alan
Burada en azla ilk beş meslek grubunu sırasıyla; Çiftçilik, ticaret, zanaat, öğretmenlik ve doktorluk oluşturmaktadır. Bu durum, bölgenin ekonomik durumuyla ilgili olabileceği gibi, Cumhuriyet Türkiyesi’nin ihtiyaç duyduğu alanlara yönlendirme şeklinde de yorumlanabilir. Gerçekten, Cumhuriyet’in ilk yıllarında henüz 10 yıllık bir savaştan çıkmış Türk toplumunun kalkınmasında tarım, ticaret, zanaat alanları, öğretmenlik, sağlık ve sanayi alanı çok önemli idi. Çünkü, tarım hariç diğer söz konusu alanlarda yakın zamana kadar gayr-i Müslimler etkili idi. Türkler genellikle tarım-hayvancılık ve askerlik alanında idiler.
Her biri bir veya iki kişi olan diğer mesleklere bakıldığında; dericilik, keçecilik, nalbantlık, dikiş (terzilik), marangozluk gibi bazı meslek tercihleri Yalvaç ve yöresinde ahilik teşkilatının izlerini hatırlatmaktadır. Öte yandan; güzel sanatlar, hukuk, spor, dil, sosyoloji, ilmi sahalar vb. kayıtların bulunması, o zamana kadar yeterince bu kavramlara alışık olmayan bölge çocuklarının, Cumhuriyet ile birlikte kazandığı değerler olarak yorumlamak hiç de abartı olmayacaktır.
İlgili raporda öğrenci ailelerinin sosyo- ekonomik durumları hakkında da önemli bazı ipuçları yakalamak mümkün gözükmektedir.
Öğrenci ailesinin kaç kişiden ibaret olduğuna bakıldığında (Tablo:5); en fazla yoğunlaşmanın 4-6 kişilik ailelerde olduğu görülüyor. 15 öğrencinin 6 kişilik, 14 öğrencinin 5, yine 14 öğrencinin 4 kişilik aile nüfusu vardır. Ama bunun yanında en az ve en çok aile nüfusuna sahip öğrencilere bakacak olursak; 7 öğrencinin 2 kişilik ve 1 öğrencinin de 20 kişilik ailesi olduğu görülmüştür. Alemdar Mustafa Paşa İlkokulu’ndan gelen köy kökenli öğrenci Ali’nin ailesi 20 kişi olup ailenin maddi durumu da iyidir. Grafik:5’in bize verdiği mesaj, Yalvaç Ortaokulu öğrencilerinin daha ziyade 4-6 kişilik ailelere sahip olduğu, bir başka ifade ile klasik Türk aile tipini yansıttığını söyleyebiliriz.
Tablo:5- Öğrenci ailesinin nüfusu (yatay rakamlar ailedeki kişi sayısını, dikey rakamlar aile sayısını göstermektedir)
Öğrenci ailelerinin ekonomik durumlarını anlama bakımından ilgili raporun; “oturduğu evin oda sayısı” ve “ailesinin serveti” sütunlarındaki bilgiler de bize önemli veriler sunmaktadır. Tablo:6’da en fazla gözlenme sırasına göre; 3 odalı (26 aile), 4 odalı (20 aile), 2 odalı (14 aile), 5 odalı (11 aile) vardır. Ama bunun yanı sıra; 6 aile 1 odalı evde yaşarken, Senirkent Turan İlkokulu’ndan gelen köy kökenli Tevfik’in ailesi 25 odalı, yine Senirkent Turan İlkokulu’ndan gelen köy kökenli Fahri’nin ailesi 20 odalı evde oturmakta idiler. Oda sayısı çok olan ailelerin de ekonomik durumları “iyi” olarak kaydedilmiştir. Genel bir ifade ile söyleyecek olursak öğrencilerin büyük bölümü 3-5 odalı evde oturan aile çocuklarıdır. Zaten Tablo:7 de bu durumu teyit etmektedir.
Tablo:6- Öğrenci ailesinin oturduğu evin oda sayısı (yatay rakamlar, oda sayısını, dikey rakamlar öğrenci veya aile sayısını göstermektedir.
“Ailesinin serveti” sütununda, öğrenci ailelerinin servet durumu; “yok”, “orta” ve “iyi” şeklinde tasnif edilmiştir. Buna göre 46 öğrencinin ailesinin ekonomik durumu “orta” olarak belirtilirken, 38 öğrenci ailesinin serveti “yok” yani “fakir”, 16 öğrencinin ailesi ise bu katagoride “iyi” yani “zengin” olarak belirtilmiştir (Tablo:7). Bu verilerin anlamı; 1927- 1928 yıllarında Yalvaç Ortaokulu öğrencilerinin ancak %16’sı zengin aile çocukları iken, %46’sı orta halli ve %38’i fakir aile çocuklarıdır. Bu tablo bize o yıllarda Yalvaç ve civarının genelde orta halli ve fakir insanlardan oluştuğu kanaatine götürebilir.
Tablo:7- Öğrenci ailelerinin ekonomik durumu.
Bütün bu verilerin dışında, öğrencilerin sağlık durumuyla ilgili bazı verilerin de ilgili raporda yer aldığı görülmüştür. Göz, kulak sağlığı, göğüs genişliği, herhangi bir hastalığı olup olmadığı ve hatta buluğa erip ermediği ve erdiyse buluğ yaşına varıncaya kadar tespitler yapılmıştır. Öğrencilerin hemen tamamında bir hastalık kaydı yer almamaktadır. 100 öğrenci kaydında 23 öğrenci için “buluğa ermemiş” ifadesi bulunurken geri kalan öğrencilerin çoğunluğu 13- 15 yaş arasında buluğa erdiği kaydı vardır. Öğrencinin sağlık durumu ile ilgili kayıtların da bulunduğu bu raporlar Maarif Vekâleti’nin yanı sıra ilgili birimlerce Sıhhiye Vekâlet’ine de gönderilmiştir.
III- Sonuç
Buraya kadar elde edilen veriler, her şeyden önce Yalvaç’ın civar ilçe ve köyler için önemli bir eğitim ve kültür merkezi olduğunu gösteriyor. Bu durum tabii ki, Yalvaç halkının eğitim ve bilime verdiği önemle yakından ilgilidir. Nitekim ülke genelinde modern eğitim kurumlarının oluşmaya başladığı Meşrutiyet yıllarından itibaren Yalvaç’ta modern manada bir okullaşma sürecinin başladığını söyleyebiliriz. Yalvaç Ortaokulu da (ilk açılışta Yalvaç İdadisi olarak açılıyor) bu süreçte Isparta- Konya- Afyon üçgeninde göz ardı edilemeyecek bir eğitim kurumu olarak dikkat çekiyor.
Araştırmamıza temel kaynak olan ilgili Maarif Eminliği’nin raporundan elde edilen verilere göre Yalvaç Ortaokulu’nun karma haline getirildiği 1927- 1928 öğretim yılında (ve muhtemelen takip eden yıllarda) öğrencilerin 1/3’ünün kırsal kesimden geldiği, 2/3’ünün de Yalvaç ağırlıklı şehir merkezindeki ilkokullardan geldiği görülmüştür. Bu ilkokulların önde geleni, Orta Mektebin ilk kısmı ile, Yalvaç Gazipaşa ve Alemdar İlkokullarıdır. Senirkent Turan İlkokulundan da çok sayıda öğrenci geldiği anlaşılmaktadır. Bu öğrencilerin büyük çoğunluğu orta ve alt gelir grubuna sahip aile çocuklarıdır. Genel akademik başarı durumlarının ise orta ve ortanın üzerinde, bir başka ifade ile “başarılı” olarak değerlendirilenlerinin oranının, “başarısız” olarak değerlendirilenlere göre çok fazla olduğu tespit edilmiştir. Özellikle Tablo:4’teki yetenek veya meslek tercihlerinin, Cumhuriyet Türkiyesi’nin kalkınmasına ve değerlerinin inşasına yönelik olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bu dönemdeki uygulamalardan, Atatürk dönemi eğitim politikalarının, özellikle öğrenci yetenek ve tercihlerinin belirlenmesi ve pek çok açıdan öğrenci profillerinin tespitine yönelik eğitim anlayışı ve hassasiyetlerin, günümüz eğitim problemlerinin çözümüne de katkı yapacak nitelikte olduğu görülmüştür. Gazipaşa İlkokulu- Yalvaç Ortaokulu ve bunun devamı niteliğindeki Yalvaç Atatürk Lisesi’inden mezun olan bu satırların yazarı da öğrenim gördüğü yıllarda Yalvaç’taki eğitimin kalitesini unutmuş değildir.
Dipnotlar
* N. Erbakan Üniv., A. Keleşoğlu Eğitim Fak., Tarih Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı.
[1] Nuri Köstüklü, “Yalvaç’ta Ortaöğretimin Tarihçesi”, Yalvaç Tarihi Üzerine Araştırmalar (Tanzimat’tan Cumhuriyet’e), Yalvaç Belediyesi Kültür yay., Ankara 2010, 2. Baskı, Ankara 2023, s. 141- 165.
[2] Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi; Belge nu: 180-9-0-0.11.64.2
[3] Türk eğitim tarihinde önemli bir yeri olan Maarif Eminliği teşkilatı 29 Haziran 1931’de çıkarılan 1834 sayılı kanunla kaldırılmıştır.
[4] Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi; Belge nu: 180-9-0-0/ 94. 461. 12
[5] Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi; Belge nu: 180-9-0-0/ 95. 465. 2
[6] Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi; Belge nu: 180-9-0-0/ 177. 862. 1.
Etiketler: araştırma » Prof.Dr. Nuri Köstüklü » Yalvaç OrtaokuluYorum yapabilmek için Giriş yapın.
BENZER HABERLER