logo

reklam
11 Eylül 2019

Özgül: Yeni 15 Temmuzlar yaşamamak için demokrasi ve eğitim

Yalvaç Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birliği Günü Anma Etkinlikleri çerçevesinde öğretmen ve okul yöneticilerine yönelik olarak “Demokrasilerde Katılım, Hak ve Sorumluluk” konulu bir konferans programı gerçekleştirildi.

Yalvaç Öğretmenevi Toplantı Salonu’nda saat 15.30’da başlayan konferansta ISUBÜ Yalvaç MYO Öğretim Üyesi Dr.Öğr.Üyesi Bülent Özgül bir konuşma yaptı.

15 Temmuz 2016’da Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kötü girişiminin yaşandığını belirten Özgül, “Türkiye’de pek çok askeri darbe ve darbe girişimi yaşanmıştır. Ancak, bu darbe girişiminin niteliği, diğerlerinden çok farklı ve hepimizin ders alması gereken özellikler içermektedir. Milli Eğitim Bakanlığı’mız da bu darbe girişiminde bulunan hain örgüte zemin hazırlayan hususlara dikkat çekmek amacıyla çeşitli etkinlikler gerçekleştirmektedir. Bu etkinlikler kapsamında Demokrasilerde Katılım, Hak ve Sorumluluk başlığının seçilmesi çok isabetli bir tercih olmuştur. Zira, 15 Temmuz’u sadece başarısız bir darbe girişimi olarak değerlendirirsek yanılırız. Toplumsal boyutta ve eğitim hayatındaki bazı eksikliklerimizi anlamak bakımından bu tür etkinlikler yapılması büyük önem taşımaktadır.” dedi.

Yönetim ve demokrasi sürecinin tarihi gelişimini anlatan Özgül, demokratik hayatta katılımcılığın geliştirilmesi bakımından eğitimin taşıdığı önemi vurgulayarak, “Demokrasinin iletişim aracı eğitimdir. Eğitimciler olarak hepimize çok büyük sorumluluklar düşmektedir. Çocuklarımızın demokrasi bilincinin geliştirilmesi, sınıftan başlayarak sosyal hayatta katılımcı bireyler olarak yetiştirilmesiyle mümkün olacaktır. Bunun için en büyük sorumluluk eğitim yöneticileri ve öğretmenlerimizdedir. Gerek okullarımızın yönetiminde gerekse öğrencilerimizle sınıf ortamında demokratik katılımcılığa dayalı bir yöntem izlemeli, çocuklarımızın ve gençlerimizin kendi iradeleriyle hareket edecek özgüven ve iletişim becerisine ulaşmalarına yatırım yapmalıyız. Bilgi aktarmaya dayalı öğretim yöntemini, değer ve davranış kazandıracak eğitim modeliyle desteklemeliyiz. Sadece bilgi aktarmaya odaklanıp, öğrencilerimizi konuşturmazsak, katılımlarını ve katılımcılık yönlerini geliştirmezsek tabiiyetçi bir kültürün oluşmasına zemin hazırlarız. Demokrasi, katılımcı kültür ortamında gelişir ve kökleşir. Katılımcı bir ortamda yetişip kendi ayakları üzerinde duramayan insanlar da sosyal hayatta çareyi başka yol ve mecralarda arayabilmektedirler. Buna müsaade etmemeliyiz. Önce ailede, sonra okulda ve toplumda gençlerimizi konuşturmalı, dinlemeli, değer verdiğimizi göstermeliyiz.” dedi.

Demokrasinin sadece katılımla ayakta kalmasının mümkün olmadığına işaret eden Özgül, konuşmasının devamında hak ve sorumluluk kavramlarından bahsetti. Özgül şunları söyledi: “Demokrasi sadece özgürlükler rejimi değildir. Bireylerin haklarının bilincinde olması ve sorumluluklar çerçevesinde hareket etmesi gereken bir yönetim anlayışıdır. Gençlerimizin bu konuda da yeterince iyi yetiştirilemediği üzülerek kabul ettiğimiz bir gerçeğimizdir. Anayasal olarak sahip olduğumuz haklar lütuf değildir, onlara sahip çıkmamız gerekir, gençlerimiz bu haklara savunmalıdır. Hakkını başka yerlerde, başka yollarda arama yoluna gitmemelidir. Bizzat bu devletin, milletin bir parçası olmaktan kaynaklanan haklarımıza sahip çıkmasını öğrenmeli, bilmeli, uygulamalıdır. Bunları iyi anlatmamız gerekir, başka yerlerden medet ummamaları gerektiğini anlatmamız, göstermemiz gerekir. Bir toplumdaki demokratik hayatın sürdürülebilmesi bakımından sorumlulukların da bilinmesi ve yerine getirilmesi en az diğerleri kadar önemlidir. Sorumluluk almak, bunun gereğini yerine getirmek, içinde yaşadığımız topluma ve hizmet aldığımız devletimize karşı bir yükümlülüğümüzdür. Bunun bilincinin oluşması bakımından yine eğitim kurumları büyük önem taşıyan yapılardır.” dedi.

Konuşmanın son kısmında, demokrasi bilincinin geliştirilmesi bakımından iletişimin önemine vurgu yapan Özgül, “Demokratik bir hayat istiyorsak, buna önce kendimizden, ailemizden başlamamız gerekiyor. Çalıştığımız kurumlarda, yönettiğimiz insanlarda bunu uygulamamız gerekiyor. Bunun için iletişimde temel gaye, karşımızdaki insanlarımızın ne bildiklerini, duyduklarını, hissettiklerini iyi anlamaktır. Bugün eğitimde ve iletişimde en büyük sorunumuz yeterince dinlememektir. Çocuklarımızın daha çok konuşması, daha çok üretmesi, kendilerine daha çok güvenmesi, onlara aktaracağımız teorik bilgilerden çok daha büyük önem taşımaktadır. Kendine güvenmeyen, iradesine sahip olmayan, hakkını aramaktan aciz, sorgulamaktan uzak gençlerle toplumsal olarak çok problem yaşarız. Örneklerini somut olarak gördük, koca koca profesörlerin, generallerin, amirallerin, işadamlarının vesairenin aklını nasıl kiraya verdiğini, işinde iyi olmanın, iyi vatandaş, iyi insan olmayı garanti etmediğini ne yazık ki acı bir tecrübeyle yaşadık. Yeni 15 Temmuzları yaşamamanın tek yolu demokrasimize ve eğitimimize yatırım yapmaktır. Bunun için de biz eğitimcilere büyük görev düşmektedir. Bizim hedefimiz hain ve aklını kiraya veren Semih Terziler yetiştirmeyen; öleceğini bile bile gözünü kırpmadan canını ortaya koyarak bizim bugün buralarda rahatça konuşmamızı sağlayan ve kendi iradesiyle canı pahasına devletinin yanında duran Ömer Halisdemirler yaratmak olmalıdır. Burada vebal hepimizindir, inşallah bu yaşanan acı olaydan ders alarak, çocuklarımızı, gençlerimizi devletine, milletine, bayrağına ve ailesine bağlı insanlar olarak yetiştirmek hedefimiz olmalıdır.” dedi.

Etiketler: » » » » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.